Yazdığınız her yorum, attığınız her oy çok değerli, hepsi için çok teşekkür ediyorum. Güzel yorumlarınızı, eleştirilerinizi, oylarınızı, desteğinizi esirgemeyin benden. Kalın sağlıcakla :)
Bu arada... Korhan Merih'i öldürmek istedi diye beni onun aklına girmekle suçlayan arkadaşlar; HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM ;) <3
***
"Temiz kesik olmuş Korhan, tebrik ederim. Karaciğerin tam üstünde durmuşsun. Şimdi Merih'in vücuduna 'Y' şekli bir çizik de atacağım. Otopsisi yapıldı hesabı." derken bir yandan masada ölü gibi yatan kızın yarasını kapatmak için dikiş atıyor, bir yandan da göz kırpıp hem Korhan'ı hem de kendisini tebrik ediyordu Akın.
Genç kızın vücuduna eğilip attığı dikişi kontrol ettikten sonra elini neştere uzatırken konuşmasına da kaldığı yerden devam etti;
"Dikişi elimden geldiğince az iz kalması için ayarlayacağım." Neşteri kızın bir omzundan bastırarak göğüs oluğuna doğru bir çizik attı.
"Bu arada şu bizim deli doktora da söyleyin karaciğere aldığı yara yüzünden öldüğünü yazsın." derken kızın diğer omzundan göğüs oluğuna bir çizik daha atmıştı. Elindeki neşteri ustalıkla kullanmakla beraber attığı kesikler otopsi yapılacak kadar derin olmasa da çok da yüzeysel değildi. Bu sefer de Y harfini tamamlamak adına kızın göbeğine doğru kesmeye başlayan Akın, aklına gelen düşünceyle kafasını ameliyat masasındaki Merih'den kaldırıp, Sabri'nin sırtına dikti gözlerini.
"Lan Sabri! Yüzünden ne hayır gördüm oğlum! Çek şu münasibini gözümün önünden de deyiver hele, cenazeyi ne yapacağız?"
"Nasıl yani?" derken Sabri ameliyat masasındaki yeğeninin çıplak ve solgun bedenini görmemek için arkadaşının gözlerine odaklanmıştı.
"Diyorum ki..." diye söze başlayan Akın'ın , Serdar'ın elinde kan torbasıyla gelmesi sebebiyle dikkati dağıldı ve Sabri'yle konuşmayı bırakıp genç adamın ne yaptığını izlemeye başladı.
Serdar kızın solgun rengi dolayısıyla damarı bulmakta zorlanmadan, büyük bir dikkatle iğneyi kolundaki damara batırdıktan sonra yine aynı dikkatle iğneyi sabitlemek için bant yapıştırdı. Kanın torbadan akışını da kontrol edince, dikkatle kendisini süzen arkadaşına döndü yüzünü.
"Ne var lan! Yine ne yumurtlayacaksın?" Akın, Serdar'ın çatık kaşlarına bakarken gülümsememek için kendini sıkmak zorunda kaldı. Muhtemelen az sonra dayak yiyecekti ama yine de kaşıntısını göz ardı etmemeye karar verip gayet ciddi bir ifadeyle yiyeceği dayağın temelini atmaya başladı.
"Bu kanı sen mi verdin?"
Saçmalamasını beklediği arkadaşının nispeten mantıklı sorusunu duyunca şaşkınlığını gizleme gereği duymadan;
"Evet, ne olmuş?" diye sordu Serdar.
Bu konuşmanın gideceği yön belliydi aslında. Kesinlikle Akın'ın bir yavşaklığı hoplatacaktı adamın sinirlerini ve de hoplamış sinirlerinin gazıyla mevta edecekti yıllardır birlikte operasyonlara katıldığı arkadaşını. Serdar her ne kadar çok sakinmiş gibi hareket etse de tüm ekip hissediyordu ondaki elektriği ki sırf bu yüzden ikilinin konuşmasına verdiler kendilerini. Akın da kendine edindiği görevi hakkıyla yerine getirmek adına bir sedyede yatan kıza bir de karşısında gergince dikilen adama baktı ve;
"Siz şimdi kan kardeşi mi oldunuz yani! E oğlum evlenemezsiniz o zaman siz. Merih dünya ahiret bacın artık senin!" dedi ve kaşınma merasimine son noktayı koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANIK KORUMA-ATEŞ HATTI SERİSİ 1
AçãoMerih Soyder... Hırçın olduğu kadar ürkek bir ceylan... Yaralı olduğu kadar yara açmayı başarmış bir çocuk... 19'una basacak olmasının kaldırmaya çalıştığı yüke bir faydası olmuyordu şu an. O hiç olmadığı kadar savunmasız, hiç olmadığı kadar acizdi...