Nisa karşısındaki adamı yıllar sonra gördüğünde yine o geceye gitmişti.
Hayatını elinden alan geceye.
Adamın bileğindeki dövmeyi yine o geceki gibi yarım görüyordu. Ama bu sefer boynundaki dövme apaçık ortadaydı. Adamın içkisini yudumlarken keyifli bir gülümsemeyle kıvrılmış dudakları Nisa'nın sinirlerini bozmaya yetiyordu da artıyordu bile.
Genç kız tüm algılarını yan profilden gördüğü adama yöneltmiş olduğu halde Serdar'ın kesilen kahkahası ve elinde parçaladığı bardağı dikkatinden kaçmadı.
Kızın sertleşen yüz hatları ve sıkmaktan parçalanma evresine geçmek üzere olan dişleri ve her an adamın üstüne atlayacakmış gibi dikleşen oturuşu öfkesinin kontrol sınırını aştığının kanıtıydı. Aldığı her nefes içindeki közlerin harlı ateşe dönmesini sağlarken bembeyaz geçmiş sıkılı yumruğunun üstünde bir el hissetmesiyle hayal dünyasında bıçaklamaya doyamadığı dövmeli adamın üstünden çekti gözlerini.
Serdar bakışlarını kendisine çeviren kızda resmen açık arıyordu. Tamam, Merih'in kaçırıldığı geceden hatırladığı tek adam üç masa ötelerinde oturuyor olabilirdi ama bu Nisa'nın bu kadar gerilmesini yine de açıklamıyordu.
Nisa derin bir nefes daha aldıktan sonra hala elinde cam kırıkları olan Serdar'ın gözleri önünde tek elini salladıktan sonra bardağı kırdığı elini işaret etti. Serdar hala Nisa'nın gözlerine bakmakta direterek ve de resmen burnundan soluyarak;
"Neler oluyor!" diye kısık sesle gürledi. Masadaki bardaklar bile adamın sesindeki gerilimden dolayı kırılmanın eşiğinden dönmüşken Nisa'da tık yoktu. Hatta Serdar'ınkine benzer bir sesle;
"Asıl sana ne oluyor da kırdın bardağı!" dedi.
Yok, demedi.
Bağırdı.
"Ben sana ne olduğunu soruyorum Nisa!" derken Serdar bağırmamasına rağmen oldukça korkutucu gözüküyordu.
"Tanımadın mı adamı geri zekalı!" diye gürledi Nisa ama o gürlerken de bardaklar yine kırılmadılar.
Şimdi siz inanmazsınız ama Tahir sinirle elini masaya vurduğunda da kırılmadılar.
Ben o bardakların dayanıklılığına kafayı takmışken Serdar ve Nisa da el ele tutuşmuş ve hemen hemen aynı sinir katsayısına ulaşmış gözleriyle Tahir'e döndüklerinde dışarıdan ne kadar da saçma bir tablo çizdiklerinin farkında değillerdi. Tahir öfkeli bakışlarla ikisini de süzdükten sonra;
"Ne ayak!" diye hırlayıp son noktayı koydu. Serdar;
"Yıllardır aradığımız dövmeli adam burada." dediğinde şüpheli bir sesle araya girdi Nisa;
"Bunun da bir oyun olduğunu söyleyeceksen seni gebertirim Tahir!"
Genç kızın öfkesi sıcak bir rüzgar gibi yüzünü yaladığında Tahir de zıvanadan çıkmak üzereydi.
"O adamı senden sakladık çünkü açık verip vermeyeceğini görmek istedim! Öfkenle hata yapıp yapmayacağını test etmek istedim sadece Nisa!"
"Ve adam bize bilgi sağlayabilecekken öldü!"
Ortamdaki müzik her ne kadar Nisa'nın neredeyse fısıltıyla söylediklerinin duyulmasını engellese de Tahir kızın sesine sinen öfkenin her tınısını duymuştu. Tahir de öfkeliydi. Hatta öyle ki masanın kenarını tutan parmakları uyguladığı kuvvetten dolayı beyazlamıştı. Adamın sinirle sıktığı dişleri yakın zamanda güçlü bir baş ağrısı vaad etse de Akın'ın umursamaz sesiyle boğulmak üzere olduğu öfkesinden sıyrıldı. Nisa da Akın;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANIK KORUMA-ATEŞ HATTI SERİSİ 1
AksiMerih Soyder... Hırçın olduğu kadar ürkek bir ceylan... Yaralı olduğu kadar yara açmayı başarmış bir çocuk... 19'una basacak olmasının kaldırmaya çalıştığı yüke bir faydası olmuyordu şu an. O hiç olmadığı kadar savunmasız, hiç olmadığı kadar acizdi...