-NİSA-
Yuvamı bulmuşcasına sığındığım kollardan çıkmam gerektiğini biliyorum...
Ona da kendime de umut vermemem gerektiğini biliyorum...
Lanet olasıca kimliğimin ortaya çıkıp da bir tabur insanı peşime takmasına bir nefes var ve ben yine ***tir olup gideceğim onu da biliyorum!
Onun kaportası yeniden değişecek bir kadını sevmesini istemem haksızlık! Tamam, biliyorum!
Ama yapamıyorum.
O his, o sıcaklık, o koku beni böylesine sarhoş etmişken yapmam gereken hiçbir şeyi yapamıyorum.
Ölüyorum.
Bu huzuru kaybedeceğimi düşündüğüm an ölüyorum...
***
Genç kız yıllardır ilk defa böylesine bir huzuru yaşadı. Adam hasretini çektiği kızı kollarıyla sarıp sarmalarken onun içinde kopan fırtınalardan da haberdardı. Kız her an kaçacakmış gibi tetikteydi ve Serdar bunu anlamlandırmakta oldukça zorlanıyordu.
Oysa ki kızın gözlerinde aşkı gördüğüne emindi.
Kendi sevgisinden ne kadar eminse kızın sevgisinden de o kadar emindi Serdar. Ve kızı bu kadar iyi tanıyan adam onun aklından geçenlere engel olamayacağını da biliyordu. Bunun farkındalığıyla kızı biraz daha sarmalayan adam fısıldadı sevdiğine;
"Yine o aklından neler geçirdiğini bilmiyorum ama vazgeçmeyeceğini biliyorum be kahve gözlüm. Kabul. Sen ne dersen kabul. Yeter ki biraz daha kokuna doyayım." dedi ve derin bir nefes çekti içine kızın saçları arasından.
~~~
Masada az önce yapılan sorgu konuşulurken Berk de bilgisayar başında o sorgunun görüntülerinden önemli olan kısımları ayıklıyordu. Sonunda ekranda görüntüler oynamaya başladığında Serdar da kızı göz hapsinde tutmaktan vazgeçip dikkatini ekrana verdi.
"Bunların haricinde bir de ufak bir sevkiyat meselesi var." dedi Cevdet. Yaklaşık bir buçuk saattir onun zırvalıklarını dinleyen genç kız hiç bir duygu kırıntısı göstermeden öylece adamı dinliyordu. Arada sırada konuyu eşelemesi dışında Cevdet'e hiçbir ip ucu vermemiş olması takdire şayan bir hareket olsa da sorgunun bir an önce bitmesi gerektiğini düşünen Tahir de kulaklık vasıtasıyla Nisa'yı sıkıştırıp durmuştu. Cevdet başını öne eğmişken Nisa'nın kameraya attığı sinirli bakışlar bu sahnede de vardı ve Nisa yeni hatırlamış gibi cebinden çakısını çıkarıp Tahir'in başına fırlattı. Kapalı olan çakı adamın canını acıtmaktan ve de Nisa'ya pis bakışlar atmasını sağlamaktan başka bir işe yaramadı. Ah, bir de genç kızın acayip derecede rahatlamasını sağlamaktan başka bir işe yaramadı. Tüm bunlar olurken kayıttaki Nisa yırtıcı kuş zarafetiyle avına, yani Cevdet'e yaklaşıp buz gibi bir sesle;
"Ne sevkiyatıymış o?" diye sordu. Yerinde huzursuzca kıpırdanan Cevdet kabağın tam da bu noktada başında patlayacağını anlamışa benziyordu. Sesindeki tedirginliği gizleyemeyen adam,
"Bomba. Tesiri düşük bombalar sevk ediliyor bir çok ülkeye." dediğinde Nisa da Cevdet'in dibine kadar gelmişti. Cevdet'e tepeden bakmaya devam eden Nisa artık sadece Cevdet'e değil, onları izleyen ekibe de korkutucu gelmeye başlamıştı. Kızın koyulaşan gözleri pek hayra alamet şeyler söylemiyordu. En azından Cevdet için.
"Ne zamandan beri?" Kızın hırlamaya benzer sesine karşın Cevdet'in sesi kedi miyavlaması gibi çıktı.
"Tam olarak bilmiyorum. Ama on yıl falan olmuştur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANIK KORUMA-ATEŞ HATTI SERİSİ 1
ActionMerih Soyder... Hırçın olduğu kadar ürkek bir ceylan... Yaralı olduğu kadar yara açmayı başarmış bir çocuk... 19'una basacak olmasının kaldırmaya çalıştığı yüke bir faydası olmuyordu şu an. O hiç olmadığı kadar savunmasız, hiç olmadığı kadar acizdi...