Şimal: Sen ne kadar inatçısın canım abim benim. Ben kendimde gelebilirdim.
Kuzey: Çok konuşuyorsun Şimal. Buralarda bir işim vardı, bıraktım işte. İki saat sonra da alırım.
Şimal: Buyurun, dedi arabadan inerken. Bir de sen alacaksın öyle mi?
Kuzey: Şimal uzun ettin. Bir sıkıntın mı var, dediğinde Şimal toparladı kendisini.
Şimal: Yok abi, ben seni işinden alıkoyuyorum diye öyle söyledim.
Kuzey: Neyse uzatmayalım. Nazlı'ya ve annesine benden de selam söyle. Yarın sabah erken hazır olsun. Vehbi gelip alır, birlikte dönersiniz Şile'ye.
Şimal: Umarım babası fikrini değiştirmemiştir. Nazlı telefonda " Babam çok isteksiz kabul etti" demişti.
Kuzey: Problem olursa Adnan beyle tekrar konuşuruz. Haydi, ben gidiyorum. Görüşürüz, dediğinde Şimal'de arabanın kapısını kapadı. Kapıyı kapattığında içinden Adnan beyin bir problem çıkarmaması için dua ediyordu.
Hümeyra'nın sabah şirkete geldiğinden beri paylamadığı kimse kalmamıştı. Kuzey'in sabahleyin erkenden burada olması ve proje üzerinde konuşmaları gerekiyordu. Şimal'le evden ayrılıp gitmesini anlamadığı gibi işleri her neyse onun bugüne denk gelmiş olmasına inanamıyordu. Telefonuna uzandı. Sekreterini aradı,
Hümeyra: Kuzey bey geldi mi?
Sekreter: Hayır efendim.
Hümeyra: Kahretsin! Kahve söyle bana.
Sekreter: Az önce...
Hümeyra: Az önce getirdiğini biliyorum. Soğudu tekrar istiyorum. Bir sorun mu var?
Sekreter: Yok efendim, hemen getirtiyorum kahvenizi.
Hümeyra: Çabuk olsun, diyerek kapadı telefonu. Her şey tamamdı, bugün bu işe başlayabilirdi. Haftanın son günüydü ve bir hafta boyunca Kuzey sürekli Şimal ile birlikteydi. İşinden kafasını kaldırmayan adamı şirkette bulabilmek zordu. Bugün de bu işi halledemezlerse sorunu Hamza beye taşımayı kafasına koymuştu. Bunun için Şahin'i üzmeyi bile umursamıyordu. Tam o sırada kapısı tıklatıldı ve aynı anda açıldı;
Kuzey: Gelinimiz gerginmiş bu sabah. Kuşlar söyledi, dedi gülümseyerek.
Hümeyra: Kuşların hiç gagalarına sahip değiller abi. Gel lütfen. Bende seni bekliyordum.
Kuzey: Bensiz kahve içeceğini duydum. Kızı kapıdan geri çevirdim. Dedim "Git adam gibi iki Türk kahvesi yap, onu getir". Ne anlıyorsunuz şu neskafeden, onu da ben anlamıyorum.
Hümeyra: Okul alışkanlığı desek "Ben okul okumadım mı?" dersin.
Kuzey: Derim valla, diyerek arkasına yaslandı. Sonra devam etti; Bitirdin mi projeyi?
Hümeyra: İki gün oldu, dedi sitemkâr.
Kuzey: Olsun, bilerek beklettim. Özge hanımın kendisinle çalışmak için kanat çırptığımızı düşünmesini istemiyorum. Kendimizi ağırdan satalım.
Hümeyra: Patron sensin, nasıl istersen, diyerek arkasına yaslanıp, bacak bacak üstüne attı. Bu ailenin bu tür saygı kurallarına önem verdiğini bilirdi. Hamza beyin yanında elbet cesaret edemezdi ama Kuzey'in Şahin'i üzmemek adına sessiz kalacağını bilirdi. Konuşmasına devam etti; Bugünkü toplantıya gelecek misin?
Kuzey: Hayır...
Hümeyra: Hayret, neden?
Kuzey: Hümeyra, ben Akad Holding'in genel müdürüyüm. Benimle her isteyen her istediği zaman görüşemez. Özge hanım seninle bundan sonrasını çözebilir. Ben bu saatten sonra ancak o şirketin sahibiyle akşam yemeği yerim, dediğinde Hümeyra'nın yüzündeki değişim bariz görülebiliyordu. Aynı anda Şahin içeri girdi,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI AŞK...
RomanceADI AŞK... "Çok uzun yıllar önce iki kır çiçeği birbirlerine aşık olurlar, her bahar diğer çiçekler gibi onlar da açıp güneşe merhaba derler. Fakat bir bahar başlangıcı bu çiçeklerden biri diğerine; "Biz diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım kı...