-35-

10.3K 550 45
                                    

Hava artık alacalanmaya başlamıştı. Nazlı camın önünde ellerini bağlamış Moskova'nın kızıla bürünen yüzüne bakıyordu bambaşka duygularla. Şehrin ışıkları yavaş yavaş yanıyor, şehrin parlaklığı bile Nazlı'nın gözlerinin ışıltısına yetişemiyordu. Yüzündeki tebessüme karışan belli belirsiz bir heyecan vardı. Bugün yaptığı çılgınlığa, buraya gelişine, Kuzey'e söylediklerine inanamıyordu. Kendine bile itiraf etmekten korktuğu gerçeği Kuzey'e bir çırpıda söyleyivermişti. Bu hiç tatmadığı, farklı bir duyguydu... İçinde bir sıcaklık vardı, üşümüyordu, üşümeyecekti de biliyordu...

Kuzey, Şahin'i arayıp Nazlı'nın iyi olduğunu haber verdikten sonra mutfakta içecek bir şeyler hazırlamıştı. Elinde bardaklarla mutfaktan girdiğinde Nazlı'yı camın önünde dikilirken buldu.

Batmaya hazırlanan güneşin kızıllığı Nazlı'nın saçlarında raks ediyordu sanki. Biran "Ya hayalse" diye düşündü Kuzey, içinin titrediğini hissetti. Onu bir daha kaybetmeyi göze alamazdı. Az önce yaşadığı gerçeğin elinden kayıp gitmesine asla izin vermeyecekti.

Ağır adımlarla ilerledi, günlerdir aynı cd çalıyordu, hiç değiştirmeden sadece çalıştırdı. Odaya hafifçe yayılan müziğin sesiyle irkildi Nazlı, sadece başını çevirdi Kuzey'e doğru, gülümsedi. Gel diyordu bakışları, hep gel, hep yanımda ol diyordu... Kalbi hızla çarpıyordu, bu çok farklıydı. Onun yakınında olmak, sevgiyle bakmak, sıcacık bakışlarla izlenmek... Göğsünde birleştirdiği kollarını daha sıkı sardı, bakışlarını tekrar gökyüzünün kızıllığına çevirdi. Kuzey yaklaştı, elindeki bardakları yanındaki sehpaya bıraktı. Nazlı'nın tam ardında dikildi, hiç dokunmadan kokusunu içine çekti saçlarının. Sonra sarıldı ardından, Nazlı başını göğsüne dayadı Kuzey'in. Kuzey usulca eğildi kulağına, " Şimdi her şey tamam, sen yokken, kokun yokken bir yanım eksikti" dedi fısıldayarak. Sonra sessizce müziğin sesinin doldurduğu odada gökyüzünün kızıllığını izlediler... Sanki ikisi de ilk kez nefes alırmışçasına sakin ve huzurlu müziğin ahengine kapılmışlardı... Fırtına dinmişti, her şey sakinleşmişti...

Gözlerin ipek yoludur ömrümün

Akasya yüklü kervanlar geçer

Gözlerin ipek yoludur ömrümün

Soluksuzum günlerdir gecelerim uzar

Gözlerin ipek yoludur ömrümün

Yalnızlıktan gelir yalnızlığa itilir

Gözlerin ipek yoludur ömrümün

Yalnızlıktan gelir yalnızlığa gidilir

Gözlerin ipek yoludur ömrümün

Akasya yüklü kervanlar geçer

Kuzey kollarıyla sımsıkı sardı Nazlı'yı... Yüzünü omuzlarıyla başının arasına gömdü, bu kokuyu iliklerine kadar içine çekmek için kalan ömrünü verebilirdi. Burada, bu an hayat dursun istedi bir an.

Nazlı: Kuzey...

Kuzey: Efendim, dedi yüzünü hiç kaldırmadan usulca.

Nazlı: Çok üzdüm değil mi?

Kuzey: Bitti artık, bak yanımdasın.

Nazlı: Affedebilecek misin beni, diyerek usulca başını döndürdü. Kuzey'le bir nefes kadar yakın, bakıyorlardı birbirlerine. Titreyen bir sesle bakışlarını yere indirerek devam etti: Yani, beni yeniden eskisi gibi sevebilecek misin?

Kuzey: Seni yeniden, yeniden, yeniden... Seni her gün yeniden biraz daha fazla sevdim ben zaten, diyerek çenesini tutup gözlerine bakmasını sağladı. Küçük bir öpücük kondurdu burnuna, öperse kırılacakmış gibi korkuyordu. Nazlı gülümseyerek çevirdi yeniden bakışlarını gökyüzüne, yaslandı yeniden Kuzey'e. Hiç bu kadar güvende hissetmiş miydi kendisini bilmiyordu. Tam o anda alacalanan havayı incecik bir ışık yardı, ardından kuvvetli bir gök gürültüsü ile irkildi Nazlı, biraz daha fazla sokuldu Kuzey'e.

ADI AŞK...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin