Bora odasından çıktıktan sonra camdan şirketten çıkışını izledi, gözünden süzülen yaşlarla Şimal. Neden zorluyordu anlamıyordu. Hâlbuki bir yıl içinde hayata ikisi de daha hazır olacaktı. O okulunu daha rahat bitirecekti. Geceleri çalışıp bakmak zorunda kalacağı bir karısı olmayacaktı aklında. Böylece daha başarılı olacaktı okulunda. Kendisi de bu arada işinde iyi bir yer edinecek, ailesi evlenmesine izin vermese bile Bora ile kuracağı hayatta oda bir şeylerin ucundan tutabilecekti.
Gidişini izledikten sonra geri döndü, masasına yaklaştı, evraklarının üzerinde gezdirdi parmaklarını bilinçsizce. Sevgisinden şüphe etmesini anlayamıyordu. Vedalaşmadan gitmesini kabullenemiyor, kırgın olmasını istemiyordu. Gitmekte istemiyordu... Sıkışıp kalmış hissetti kendisini. Hızla kapadı dosyasını. "Kahretsin" dediği anda kapısı açıldı usulca:
Erhan: İyi misin?
Şimal: İyiyim... Kusura bakmayın, derken kızardığını hissetti.
Erhan: Canını sıkan neyse, yardımcı olabilirim.
Şimal: Teşekkürler... Yardım edebileceğiniz bir şey değil.
Erhan: O zaman bir gönül meselesi, derken göz göze geldiler. Erhan gülümseyerek devam etti: Çok iyi sır tutarım, diyerek göz kırptı ve devam etti: Bir kahve içerken anlatmak ister misin?
Şimal: Herhalde bu teklife hayır diyemeyeceğim. Zira şu an dertleşebileceğim kimsem yok...
***
"Uyandı mı?" dedi odasının kapısını aralayarak Nurefşan. Çiçek, Şeyma'nın üzerine giydirdiği şort tulumu iliklerken gülümseyerek cevap verdi:
Çiçek: Az önce.
Nurefşan: Babaannesinin biricik gülü nasılmış bakalım bu sabah, dediğinde Şeyma ellerini uzattı alması için. Nurefşan kucağına alıp kokladı. Sonra Çiçek'e bakıp gülümsedi: Çok teşekkürler Çiçek.
Çiçek: Teşekkür edecek bir şey yok Nurefşan anne. Severek yapıyorum.
Nurefşan: İşte bende onun için teşekkür ediyorum zaten, dediğinde Şeyma Çiçek'in kucağına geri gitmek istemişti.
Çiçek: Gel bakalım minik kuş. Özledin mi sen hemen beni? Babanda seni özlemiş.
Nurefşan: Şahin mi aradı, dedi birden sorgulu bir ifadeyle.
Çiçek: Sabah aradı, mama yemek için uyandığı saate denk gelsin istemiş ama yeni uyumuştu olmadı, derken sesinin titrediğini hissetti. Kendisini bir an Nurefşan anneye yakalanmış gibi hissetti, gözlerini kaçırdı, Şeyma ile ilgilenmeye başladı.
Nurefşan: Özledi... Çok özledi hem de ama eşek inadı tuttu işte.
Çiçek: Belki de sadece Şeyma'yı özlemediği için, belki de...
Nurefşan: Evet, belki de...
Çiçek: Hümeyra, dediğinde sesi titredi. Nurefşan ister istemez Çiçek ile konuşurken bazı şeyleri seziyor ama oğlunun eski karısına olan sevgisini ve aşkını bildiği için Çiçek'in duygularını anlamamazlığa geliyordu.
Nurefşan: Şahin kapattı o defteri. Geçen hafta boşanma işlemleri de tamamlandı. Artık onunla bir bağı kalmadı.
Çiçek: Resmi olarak kalmadı Nurefşan anne, ya kalbi, dediğinde Çiçek'in gözlerindeki ıslaklığı görmemezlikten geldi Nurefşan. Usulca kapıya doğru yürüdü. O sırada Şeyma'nın çıkardığı "Ba... ba... ba..." sesleriyle kapının önünde durdu. Kapıyı açtı, ardına dönmeden konuştu;
Nurefşan: Şahin'in şu an kalbinde sadece tek bir hanıma yer var Çiçek, oda Şeyma... Ötesi yok!
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI AŞK...
RomanceADI AŞK... "Çok uzun yıllar önce iki kır çiçeği birbirlerine aşık olurlar, her bahar diğer çiçekler gibi onlar da açıp güneşe merhaba derler. Fakat bir bahar başlangıcı bu çiçeklerden biri diğerine; "Biz diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım kı...