-44-

9K 510 39
                                    

Doktor odadan çıktığında Çiçek içeride Şeyma'nın yanında kalmıştı. Nurefşan hanım ve Şahin oturdukları yerden kalkıp hemen doktorun yanına geldiler.

Şahin: Şeyma nasıl doktor bey?

Doktor: Merak edilecek bir şeyi yok. Birkaç tahlil yaptık ama bence çok önemli bir şey değil. Hava değişikliği etkilemiş olabilir. Sakin olun Şahin Bey bebek o, elbet hastalanacak.

Nurefşan: Biz yine de tedbiri elden bırakmayalım da...

Doktor: O konuda haklısınız. Buraya getirmeniz iyi olmuş. Şimdi ateşini düşürdük, sabaha kadar misafir edeceğiz küçük hanımı.

Şahin: Tamam, kalırız. Önemli değil.

Doktor: Küçük hanımı dedim Şahin Bey, siz eve dönüp dinlenin lütfen. Yanında sadece annenin kalması yeterli, dediğinde Şahin sapsarı olmuştu. Nurefşan oğlunun yaşadığı şoku biliyordu,

Nurefşan: Çiçek Şeyma'nın bakıcısı doktor bey. Oğlum ve eşi ayrıldılar.

Doktor: Çok özür dilerim. Bilmiyordum...

Nurefşan: Önemli değil, üzülmeyin, derken Şahin biraz daha toparlanmıştı.

Şahin: Ben... Müsaadenizle yanına bir girip bakmak istiyorum. Anne sonra seni eve götürürüm, ben geri gelir burada beklerim, diyerek odaya girdi usulca. Çiçek yatağın başucuna oturmuştu. Çiçek'in işaret parmağını tutarak uyumuştu Şeyma. Sıkıca kavramıştı kendisine yapılacak olanların bilinmezliğinde, minik beyninde ki savunma içgüdüsüyle. Yavaşça geldi Şahin yanına, elini Çiçek'in omzuna koydu:

Şahin: Daha iyi değil mi?

Çiçek: Hı hı... Ateşi de düştü. Gidiyor muyuz?

Şahin: Hayır bu akşam buradasınız.

Çiçek: Siz, dedi bir an heyecanla.

Şahin: Ben annemi eve bırakıp geri döneceğim. Evden getirmemi istediğin bir şey var mı?

Çiçek: Nazlı hanımdan rica etseniz, birkaç parça eşya ile ona aldığım küçük ayıcığı yollayabilir mi?

Şahin: Ayıcık mı, dedi şaşkınlıkla.

Çiçek: Ayıcık... Çok seviyor, uyandığında hemen onu alıyor eline. Sabah uyandığında yanında olmayınca ağlamasını istemiyorum, derken bakışlarını Şeyma'ya çevirdi. Şahin'de baktı kızına. Dokunmaktan, uyandırmaktan korkuyordu. Gözleriyle sevdi sessizce.

Şahin: Keşke hiç ağlamaması için bir şey yapabilsem.

Çiçek: Keşke, dediğinde bakışları birbirleriyle buluştu. Şahin öğlen ki Moskova konusunu demek istediğini anladı, sessizce yeniden bakışlarını Şeyma'ya çevirdi. Sessizlik artık Çiçek ile Şahin arasında bir anlaşma biçimiydi. Sessizlikte anlatıyorlardı birbirlerine dertlerini, sessizce dinliyorlardı... Sessizliğin sesinde dinlendiriyorlardı ruhlarını.

***

Şahin Nurefşan hanımı eve getirdiğinde Hamza beyi, Bekir beyi, Şimal'i, Nazlı'yı ve Kuzey'i geniş salonda çay içerken buldular.

Nurefşan: Ay hepiniz mi uyumadınız? Aradım sizi hemen iyi diye, keşke uykusuz kalmasaydınız.

Hamza: Torunum hastanedeyken nasıl uyurum nurum. Uykum kaçtı benim ardımdan Bekir kalktı. Baktım Nazlı indi derken bir baktım hepsi burada. Bizde oturduk çay içiyoruz.

Nurefşan: Yarın hepiniz uyursunuz artık, derken koltuğa oturup ardına yaslandı.

Nazlı: Size de çay getirelim mi anne?

ADI AŞK...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin