Uçaktan indiklerinde üçünün de gözleri tanıdık bir yüz aradı. Kuzey elini cebine attı, cep telefonunu çıkartıp açtı, belki de bir gelişme oldu diye düşündü, telefon kapalı olduğu için ulaşamamış olabilirlerdi. Tam da o sırada Şahin'in sesini duyup o yana döndüler hep birlikte;
Şahin: Abi...
Kuzey: Şahin, evde bekleyecektin, derken iki kardeş birbirlerine sarıldılar.
Şahin: Duramadım evde, bakma bana öyle, sığamadım dört duvarın arasına, diyerek abisini bıraktı, yanı başında duran Hamza'nın eline uzandı; Beybaba, affet beni...
Hamza: Senin bir suçun yok evlat, bırak artık bu sözleri.
Şahin: O kadını aileme sokmakla işledim en büyük günahı ben. Eğer Şimal'e bir şey olursa, derken Nurefşan kesti sözünü,
Nurefşan: Kardeşine hiçbir şey olmayacak Şahin!
Şahin: Anne... Onu sana getireceğim anne, derken annesine sarıldı sımsıkı. İlk kez babasının yanında ağlıyordu Şahin. Kuzey onu bu ruh halinden kurtarmak istedi,
Kuzey: Son haberler ne Şahin?
Şahin: En son kamera görüntülerinden Hümeyra'yı tespit ettiler ama sadece havaalanı içinde, yani uçağa binmeden evvel, sanırım lavaboya gidip gelirken, dedi annesinden sıyrılıp kendisini toparlayarak. Art arda anlattı öğrendiklerini; Şimdi o görüntüden faydalanıp hangi uçağa bindiğini, nereye uçtuğunu tespit edecekler. Sonrası... Sonrasını bilemiyorum...
Kuzey: En azından henüz basına bir şey sızmadı. Bir de gazetecilerle uğraşmak istemiyorum.
Şahin: Büyükelçilik ve emniyet olabildiğince saklayacaklarını söylediler ama sabaha kadar duyulur benim tahminimce.
Kuzey: En azından sabaha kadar rahatça ararız. Tabi Şimal yokken ne kadar rahat olabilirsek, dediğinde iki kardeş ikisi de bakışlarını birbirlerinden kaçırdılar. İkisinin de içinde fırtınalar kopuyordu. Hamza karısının ayakta durmakta zorlandığını fark etti o an;
Hamza: Kuzey, hemen bir taksi ayarla annen eve gitsin, bizde şirkete geçelim.
Kuzey: Beybaba, müdahale etmek gibi olmasın ama bu kadının neler yapacağını kestiremiyoruz şu an, isterseniz biz şirkete geçelim siz annemle evde bulunun.
Hamza: Eğer sen öyle diyorsan öyle olsun oğlum. Nurefşan, haydi biz torunumun yanına gidelim, gençlerin ayağına dolanmazsak daha hızlı hareket ederler, diyerek birkaç adım attı öne doğru. Kuzey baktı uzunca, seslendi;
Kuzey: Beybaba!
Hamza: Efendim evlat, dedi usulca dönerek.
Kuzey: Teşekkür ederim.
Hamza: Ne için?
Kuzey: Hala sözüme itibar ettiğin için...
Hamza: Ben hepinize, her zaman güvendim. Siz benim evlatlarımsınız, gözüm arkada hiçbir zaman kalmadı, yine kalmayacak. Evde Şimal'i bekliyor olacağım, diyerek adım attı. Nurefşan eşinin ardından yürümeden önce Şahin'e doğru döndü, Kuzey'in bakışlarında, ellerine uzanıp tuttu az önce kollarında küçük bir çocuğun masumiyetinde ağlayan oğlunun;
Nurefşan: Sakın bana evlat acısı yaşatmayın, birbirinize mukayyet olun olur mu? Birinize kavuşmak için birinizi feda etmem gerekmesin, lütfen...
***
Kuzey annesi ile babasını yollar yollamaz, hemen telefonla Nazlı'yı aradı. Aklı karısında kalmıştı, çıkarken ki o sancı çok gözünü korkutmuştu. Telefon birkaç kez çalıp açılmayınca tedirgin oldu. Adnan Bey'i araması gerektiğini düşündü. İlk çalışında açıldı;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI AŞK...
RomanceADI AŞK... "Çok uzun yıllar önce iki kır çiçeği birbirlerine aşık olurlar, her bahar diğer çiçekler gibi onlar da açıp güneşe merhaba derler. Fakat bir bahar başlangıcı bu çiçeklerden biri diğerine; "Biz diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım kı...