1 Hafta Sonra
Kuzey: Saat kaçta uçağın, diye sordu kahvaltı masasında Şahin'e.
Şahin: 11 de, daha iki saatim var, derken Dilek çaylarını tazeliyordu. Nurefşan hanım haberi alır almaz apar topar yollamıştı Dilek'i Moskova'ya.
Kuzey: Teşekkürler Dilek. Nazlı'nın portakal suyunu da getir istersen, inmek üzeredir.
Dilek: Peki Kuzey Bey, dediğinde aynı zamanda Nazlı'nın sesiyle o yöne döndüler.
Nazlı: Ya bu sabah bende çay içmek istiyorum, diyerek masaya yaklaştı: Günaydın, diyerek oturdu.
Dilek: Çay getireyim o zaman, derken Kuzey'in sesiyle durdu Dilek.
Kuzey: Hayır portakal suyu içecek, dediğinde Şahin tabağından gözlerini ayırmasa da gülmemek için zor tutuyordu kendisini. Abisinin bir haftadır Nazlı'yı nasıl bunalttığını kendisi de fark ediyordu. Nazlı sesini çıkarmasa da bu olay artık hissedilir bir hal almıştı. Dilek yutkundu: Tamam, portakal suyu sıkarım, dediğinde Nazlı gözlerini Kuzey'in gözlerine dikip gülümseyerek:
Nazlı: Çay Dilek...
Kuzey: Portakal suyu... Hayatım, C vitamini senin için gerekli, hem çay kahvaltı da senin için zararlı biliyorsun.
Nazlı: Biliyorum ve sadece bir sabah canımın istediğini yapmak istiyorum hayatım, derken son kelimenin üzerine kasıtlı basarak konuştu. Sonra Dilek'e çevirdi bakışlarını. Kızcağız ikisinin arasında kalmış, şaşkın bakıyordu kahvaltı sofrasına. Nazlı'nın sözleriyle toparlandı: Açık olsun Dilek...
Şahin: Artık dayanamayacağım, diyerek kahkahalarla gülmeye başladı. Kuzey tabağının yanında duran peçeteyi fırlattı kardeşine. Şahin daha çok kahkaha atmaya başladı. Artık Nazlı da gülüyordu.
Kuzey: Bak gülmeyin çok kötü olacak, dediğinde Şahin eliyle ağzına fermuar işareti yaptı Nazlı'ya bakarak. Bu ikisinin de daha çok gülmesine sebep oldu.
Şahin: Tamam sustuk, dedi kendini toparlayarak.
Kuzey: Ne yani, yanlış bir şey mi yaptım. Çay zararlı, değil mi?
Şahin: Zararlı elbet, derken kendisini zor tutuyordu.
Nazlı: Canım, biraz abarttın sanki bu hamilelik olayını. Bir haftadır ne yesem senin denetiminden geçer oldu. Hangi odaya gitsem sordun, evde hareket ederken kendimi odalar arası gümrükten geçer gibi hissediyorum. Cam esiyor mu, kapı açık cereyan mı yaptı? Kıyafetlerime bile karışır oldun. O ince, bu dar...
Şahin: Nazlı, ben ne zaman patlayacaksın diye merak ediyordum. Bir hafta dayanabildin.
Kuzey: O zaman nasıl isterseniz öyle yapın küçük hanım, diyerek yerinden kalktı. Şahin'e döndü: Şirkete gelip öyle mi havaalanına gideceksin.
Şahin: Hayır abi, direk gideceğim, derken biraz önce kahkahalar atan yüzü birden donuklaştı. Gitmek istemiyordu ama mecburdu. Abisi dönemediğine göre oradaki işleri çekip çevirmek ona düşerdi. Nazlı bu durumda birkaç ay daha burada kalmak zorundaydı. İçini çekti Şahin...
Kuzey: Heyyy... Sakin ol, bitti artık her şey, birkaç ay sonra dava da bittiğinde tamamen özgür olacaksın.
Şahin: Bitmiş olacaktı... Neden uzatıyor anlamıyorum.
Kuzey: Bırak, onun istediği gibi olsun. Sonuçta her şey düzelecek güven bana, derken elini omzuna koydu.
Şahin: Şeyma'yı özledim, derken yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI AŞK...
RomanceADI AŞK... "Çok uzun yıllar önce iki kır çiçeği birbirlerine aşık olurlar, her bahar diğer çiçekler gibi onlar da açıp güneşe merhaba derler. Fakat bir bahar başlangıcı bu çiçeklerden biri diğerine; "Biz diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım kı...