''Günaydın.''
Çiçek'in sesini duyduğunda irkildi Şahin. Çiçek Şeyma'nın odasına açılan kapıda duruyordu. Gözlerinden kaçırdı bakışlarını. Başıyla günaydınına karşılık verdi sessizce.
Çiçek: Şeyma uyudu da onu yatırdım yatağına. Bir kahve ister misiniz?
Şahin sizli kurulan bu cümleden hoşlanmadığını hissetti.
Şahin: Yok, dedi zoraki. ''Bir duş alacağım.'' dedi ve elindeki tokayı daha da sıkarak, hızlı adımlarla diğer kapıdan çıktı odadan.
Nasıl duş aldığını, evden nasıl çıktığını bilmiyordu. Kendine geldiğinde ofisindeydi. Başının ağrısına engel olmak için, asistanından bir kahve ve ilaç istedi. Kendini işe vermeye çalıştı ama yapamıyordu. Dün geceden öyle eksik parçalar vardı ki zihninde. Toparlayamıyordu. Gerçekten kendini bu kadar kaybetmiş olabilir miydi? Bunu Çiçek'e yapmış olabilir miydi? Bu kadar mı hâkimiyetini kaybetmişti? Koltuğunda geriye doğru yaslandı. Bir cümle geldi oturdu beynine.
''Sen bu değilsin Şahin. Ne olur bunu Şeyma'ya yapma...''
Doğruldu koltuğunda şaşkınca. Ellerini masanın üzerinde birleştirdi. Evet, bu cümle ona aitti, Çiçek'e. Sonra çekmecesine takıldı gözü. Uzanıp yavaşça açtı. Arkası dönük koyduğu Hümeyra'nın fotoğrafının durduğu çerçeveyi aldı eline. Arkasına yaslanıp uzun uzun baktı.
''Değer mi?'' dedi kendi kendine.
''Senin için kendimi kaybetmeye değer mi? Sen ne verdin ki bana, benden kendimi alıyorsun.''
Çalan telefonun sesiyle sıyrıldı düşüncelerinden. Gözünün ucuyla cep telefonunun ekranına baktı. Arayan annesiydi. Elinden çerçeveyi bırakmadan yavaşça uzanıp açtı telefonu.
Şahin: Anne...
Nurefşan: Oğlum, nasılsın?
Şahin: İyiyim anne. Siz nasılsınız? Kuzey ve Nazlı nasıl, dediğine sesine yüklediği özlemi hissetti Nurefşan. Ama başka şeyler de vardı sanki.
Nurefşan: Hasret gideriyoruz oğlum. Bazen uzak kalmak iyi geliyor insana. Değerini anlıyorsun, dediğinde sessiz kaldı Şahin. Nurefşan derin bir nefes çekerek devam etti.''Her şey yolunda mı Şahin?''Şahin tedirgin oldu bir an.
Şahin: Yolunda tabi, dedi kekeleyerek.
Nurefşan: Çiçek ile konuştum biraz önce de. Şeyma çok iyiymiş. Nasıl özledim torunumu.
Şahin: Daha bir gün bile olmadı anne.
Nurefşan: İnsan yanındayken bile özler Şahin. Haydi, kapatmam lazım, Nazlı'ya bakmam lazım, kahvaltı saati oldu. Kendine ve Şeyma'ya iyi bak. Gözümü arka da bırakma.
Şahin: Sen merak etme anne, dedi kendinin bile zor duyduğu bir sesle. Ne için kimi kandırıyordu ki?
Nurefşan: Çiçek'i de üzme, diyerek kapattığında telefonu, Şahin'in beynine saplanan bıçak gittikçe eşeleniyordu.
Nurefşan telefonla konuştuktan sonra odadan çıkmak için kapıya doğru yaklaştı. Hamza'nın uyanık olduğunu, telefon konuşmasını dinlediğini Çiçek ile konuşurken fark etmişti aslında ama belli etmemişti. Tam kapıya uzandığında eşinin sesiyle durakladı,
Hamza: Şahin kötü değil mi?
Nurefşan: İyi olacak...
Hamza: Çok severek evlendi. Bana ilk söylerken ki heyecanı hala gözlerimin önünde. Ne yalan söyleyeyim o gece, yani Hümeyra'yı evimize tanıştırmak için getirdiği ilk gece yüreğime bir acı çöreklenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI AŞK...
RomanceADI AŞK... "Çok uzun yıllar önce iki kır çiçeği birbirlerine aşık olurlar, her bahar diğer çiçekler gibi onlar da açıp güneşe merhaba derler. Fakat bir bahar başlangıcı bu çiçeklerden biri diğerine; "Biz diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım kı...