"Hemen geliyorum abi." dedi biraz uzağında ona bakarak gitar çalan gence bakarak. Telefonu kulağından indirirken gözlerini ondan hiç ayırmadı Şimal.
Diyorlar ki bazen gözlerimden
Deliler doluşmuş bakıyor birer birer
Delilerden sen anlarsın, konuş onlarla
Nasıl muhtacım buna
Diyorsun ki bazen geceler boyu
Sayıklarmışım olanları birer birer
Düşlerden sen anlarsın, konuş onlarla
Nasıl muhtacım buna
Bir gece ansızın gel yine
Elinde mor çiçeklerle
Tazelikle gel yine
Bin bir güzel hikâyeyle
Bora gitarının teline son kez vurduğunda Şimal çantasına telefonunu iteleyerek sokmaya çalışıyordu. Zorlukla gözlerini ayırdı ondan. Geri adım atarak döndü ardını ve hızlı hızlı yürümeye başladı. Arkasından gelen "Şimal" sesi ile yerinde durdu, içini çekerek tekrar yürümeye başladı. Arkasından geldiğini biliyordu. Adımlarını yavaşlatmak istiyordu, yüzüne bakmak istiyordu, abisinin Nazlı ile yola inmelerinden korkuyor biraz daha hızlanıyordu ki omzuna değen el ile durdu. Ona doğru döndüğünde esen rüzgârla yüzünü kapamıştı saçları. Bora nefes nefese dikildi karşısına. Şimal'in yüzünden saçlarını çekmeye çalıştı ama rüzgâr geriden tekrar yüzüne savuruyordu saçlarını. Baktılar sessizce birbirlerine. Sadece ikisinin de hızlı nefes alış verişlerinin sesi vardı. Nefesini kontrol etmeye çalışmadan konuştu Bora; Dur rüzgârın kızı...
Kuzey: Geliyor Şimal...
Nazlı: Peki...
Kuzey: Beklerken bir şeyler içmek...
Nazlı: İstemiyorum, teşekkür ederim, diyerek susturdu. Duydukları çok rahatsız etmişti. Ne yapması gerektiğini bilemiyordu. Kalkıp gitmeli miydi? Yurttan çıkışını yapmıştı, eve de dönemezdi. Peki, bunları bilerek nasıl kalacaktı o evde? Kafası karışmıştı, sağlıklı düşünemiyordu. Hâlbuki tek isteği Şimal'in imkânlarından bir ay yararlanıp, rahat etmekti. Bu da nereden çıkmıştı şimdi?
Kuzey: Nazlı...
Nazlı: Efendim, dedi bakışlarını ona çevirmeden.
Kuzey: Seni tedirgin etmedim umarım, dediğinde Nazlı hiç cevap vermeden bakışlarını denize çevirdi. Kuzey acele etmiş olduğunun farkına varmıştı ama artık çok geçti. Bir anda her şeyi söylemişti ve bunun dönüşü yoktu. Kendisi de konuşmamalıydı belki. Şu an sessizce Şimal'i beklemek en iyisiydi. Aslında Şimal gelmeden kalkarlarsa onunla beraber sahile kadar yürüyebilirdi: Nazlı, istersen kalkalım. Şimal'le yolda karşılaşırız.
"Gitmeliyim" dedi Şimal başını önüne eğerek. Bora kolunu bıraktı usulca,
Bora: Günlerdir gelmedin. Bir daha hiç gelmeyeceksin sandım.
Şimal: Gelirim...
Bora: Ne zaman?
Şimal: İlk fırsatta, dedi geri adım atarak.
Bora: Ben burada bekleyeceğim seni Şimal. Her gün aynı saate burada elimde gitarım, dudaklarımda rüzgârın kızı, rüzgârın bana seni getirmesini bekleyeceğim.
Şimal: Gitmeliyim, dedi ağlamaklı, geri adım atarken ve aynı anda abisinin sesiyle ardına döndü:
Kuzey: Şimal!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI AŞK...
RomanceADI AŞK... "Çok uzun yıllar önce iki kır çiçeği birbirlerine aşık olurlar, her bahar diğer çiçekler gibi onlar da açıp güneşe merhaba derler. Fakat bir bahar başlangıcı bu çiçeklerden biri diğerine; "Biz diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım kı...