Çiçek Şeyma ile birlikte mutfağa gittiğinde Şahin arkasından öylece bakakaldı. Sanki elinin değdiği her şey bir bir kırılıyordu. Abisinin söylediklerini hatırladı. Annesinin... Herkes kendisini toparlaması gerektiğini söylüyorsa onunda şu an yapması gereken şey buydu. Bunun için de ilk önce en son kırdığı yerden başlamalıydı. Çiçek'in gönlünü almak istiyordu. Tekrar dostluğunu kazanmak, onunla dertleşebilmek istiyordu.
Sonra birden Hümeyra'yı düşündü. Hiç dost olmamışlardı Hümeyra'yla. İlk tanıştıkları anı hatırladı. Güzelliğini, herkesin içinde fark edilen asilliğini, giydikleriyle her zaman fark yaratmasını... Fakülte de herkesin ilgi ile baktığı bir kızdı Hümeyra ve kendisi de onun büyüsüne kapılıp gitmişti. Her şey öyle hızlı olmuştu ki kendisini bir anda okulun en güzel kızı ile nişanlanmış bulmuştu. Sonra okul bitmiş, askerlik dönüşü de hemen evlenmişlerdi. İki ailenin maddi durumları da iyi olunca her şey bir gövde gösterisine dönüşüvermiş, gazeteler günlerce Akadlıoğullarının küçük oğlunun düğünü ile meşgul olmuştu. Sonra birkaç ay sonra Hümeyra çalışmak istemeye başlamıştı. Ailesine hiç alışamamış, o düzene ayak uyduramamış, bu da aralarının yavaş yavaş gergin bir hal almasına sebep olmuştu. Şimdi düşünüyordu da geçen bunca zaman içerisinde hiçbir akşam iş dönüşü gülümseyerek bir kahve yapıp getirmemişti Hümeyra, hiç oturup "Bugün günün nasıl geçti?" ya da "Neden gerginsin?" diye sormamıştı. Hiç dertleşmemişti Hümeyra'yla, hiç dost olmamıştı...
Yavaşça ayağa kalktı, mutfaktan gelen sesleri dinledi. Şeyma küçük kahkahalar atıyordu. Hayatında eksilen şeyleri düşündü Şahin... Şeyma mutluydu, seviyordu, seviliyordu... Evet, belki gerçek anne babasıyla büyümüyordu ama mutluydu, bunu görebiliyordu. Annesini ve babasını düşündü. Sabah kahvaltılarında acaba bugün kim kime laf söyleyecek diye gerilmiyorlardı. Abisi şirkette problem çıkmasın diye sürekli sinirle, bazı lafları içinde tutarak çalışmıyordu. Peki, ne eksikti hayatında... Dost? Hümeyra hiç dost olmamıştı. Sevgili? Şeyma doğduğundan beri birbirlerinden öyle uzaklaşmışlardı ki neredeyse karı koca olduklarını unutacaklardı. Aşk? Belki de o hiç yaşamadığı bir şeydi Şahin'in. Hiç abisi gibi hayatında ki her şeyden vazgeçecek kadar kendini kaybetmemiş, hiç baktığı gözlere dalıp odadaki bir sürü insanın varlığını hissetmez hale gelmemişti.
Kafası iyice karışmaya başlamıştı. Bugün cumartesiydi ve şirkette dün, yapması gereken her şeyi tamamlamıştı. Belki Şeyma ile geçirebilirdi bugünü. Hem böylece Çiçek'de dinlenebilirdi. Belki konuşabilirler, bazı şeyleri unutabilirlerdi. Tüm bunları düşünürken mutfaktan içeri giren Şeyma Çiçek'in kucağında elindeki havucu yeni çıkan dişleri ile kemiriyordu.
Çiçek: Siz gitmediniz mi?
Şahin: Bugün işe gitmeyeceğim.
Çiçek: Hasta mısınız, diye sorarken merakına yenik düştüğü için kızdı kendisine.
Şahin: İyiyim... Sadece bugünü kızıma ve... Şey... Yani bugünü sizlere ayırmak istedim. Epeydir Şeyma rahatsız olduğu için sende izin yapamadın. Belki birlikte bir şeyler yapabiliriz diye düşündüm...
Çiçek: Eğer iznimi kullanmamı istiyorsanız bunu yarın yapmak isterdim. Tabi sizin için de mahsuru yoksa.
Şahin: Eğer biriyle buluşacaksan Şeyma'ya bir gün bakabilirim, derken sesinde belli belirsiz bir sitem vardı. Kendi de anlayamıyordu neye kızdığını, sadece Çiçek'i hep bu aileyle birlikte düşünmek istiyordu. Başka ne sebebi olabilirdi ki?
Çiçek: Kimseyle buluşmayacağım. Ailem İstanbul'da değil biliyorsunuz. Sadece...
Şahin: Rahat ol lütfen...
Çiçek: Sadece çocukları görmeye uzun zamandır gidemedim de... Yani yarın onların yanına gitmek istiyorum.
Şahin: Birlikte gitsek... Hem Şeyma için de değişiklik olur...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI AŞK...
RomanceADI AŞK... "Çok uzun yıllar önce iki kır çiçeği birbirlerine aşık olurlar, her bahar diğer çiçekler gibi onlar da açıp güneşe merhaba derler. Fakat bir bahar başlangıcı bu çiçeklerden biri diğerine; "Biz diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım kı...