Uyandığımda kolumda serumla hastanedeydim. Tek başıma oda da ne olduğunu hatırlamaya çalıştığımda gözlerim tekrar fal taşı gibi açıldı. Rüya olamazdı ama rüya değilse Bella'nın Amber'in yanında ne işi vardı? Ölmediğini biliyordum yani en azından umut ediyordum madem ölmedi neden bana gelmedi? Hafızasını mı kaybetti acaba, kesinlikle öyle olmalı ismini bile Isabel sanıyor. Olsun ben ona her şeyi hatırlatırım gerekirse tekrar yaşarız, o artık hayattaya gerisi mühim değil. Ama Amber'a nasıl açıklıycam bu durumu? Keşke Bella'yı ona anlatıp çizdiğim resmi gösterseydim ama bilemezdim ki... Amber odaya girdiğinde yanında Bella'yı aradım ama yoktu. Şimdilik bir şey hissetirmemeye çalışacaktım " Amber özür dilerim benim yüzümden görüşmen mahvoldu " , " Saçmalamayı keser misin lütfen? Neden bana aç olduğunu ya da kötü hissettiğini söylemedin ki iptal de ederdik " , " Sabah kimse beni uyandırmadığı için geç kalıp kahvaltı yapamadım. Bünyem alışık değil o yüzden oldu sanırım. Ne zaman çıkıcam ? " , " Serum bittiğinde çıkarız güzel de bir yemek yeriz. " , " Bella da gelecek mi? " , " Bella? Ha İsabel'den mi bahsediyorsun yok o işine gitmek zorunda kaldı. Ne o baş başa olmaktan şikayetçi misin yoksa? " tek kaşını kaldırıp Şakayla karışık söylemişti bunu. Hastaneden sonra yemeğe gittik. Sonra da eve, yine rutindi sadece bu kez minik Bella'yla vakit geçiremeden odama çıktım. Fazlasıyla yorgundum ama uyuyamiyordum. Aklım Bella'daydı ve tabi girdiğimiz çıkmaz sokakta. Beni hatırlamıyorsa kendimi nasıl hatırlacaktım? Hatırlayıp da beni bulmaması gibi bir durum olamazdı. Biz aşıktık, o ailesine rağmen kaza gecesi bile benimle geldi ama ne olduğunu çözemiyordum. Ama her ne olduysa veya her kim olduysa bunun bedelini ödemeliydi. Bella'yı düşündükçe içim içime sığmıyordu, tekrar yanımda olması birlikte olacağımız hayalleri her şey çok güzel. Ama artık Amber var, biri zor zamanlarımda yanımda olan en yakın arkadaşım diğeri ise aşık olduğum kadın - Benim kadınım - hangisini seçmeliydim, ya da Bella hangimizi seçer? Her şeyi hatırladığı gün ya beni seçmezse ? Hayır Elisa hayır sus, ne senin ne Bella'nın ne de Amber'ın canı yanmadan çözeceksin bu işi sadece sabret... Bu sefer tam vaktinde uyandım hatta biraz erken bile diyebiliriz. Aşağı kahvaltıya indiğimde herkes masadaydı. Zaten birbirimizi adam akıllı görebildiğimiz tek yer kahvaltı masası. Dünün acısını çıkartırcasına yerken Avery'nin sözüyle yumurta boğazımda kaldı " Eee Emily'nin düğününde ne giyiyorsunuz bakalım? " nasıl unutabilirdim Emily'nin düğünü cumartesi günüydü. Buraya taşındığımda kopmamıştık zaten kopamazdık o benim kuzenim, kardeşim. Ama Bella'yla kafam o kadar meşguldüki aklımdan çıkıvermişti. Amber bana alışverişe çıkmalıyız bakışları atıyordu, evet konuşmadan gözlerimizle de anlaşabiliyorduk. Amber'i gerçekten çok seviyorum ve birazdan onun arkasından iş çevirecek olmam kalbimi sızlatıyor; Dün Amber'la yemekteyken tuvalete gittiğinde telefonundan Bella'nın numarasını aldım ve rehberime ekledim. Tabiki değişmişti numarasi ne bekliyodum... Şirkete geçtiğimde sağ kolum aynı zamanda biraz bana abayı yakmış Casper'dan numara hakkında ne bulursa bana getirmesini istedim. Casper bazen bana fazla sulansa da çok işime yaradığı da bir gerçek, abimin arkadaşının kardeşi ve cezalı o yüzden benim şimdilik sağ kolum. O araştırma yapmak için odadan çıktığında bende önümde incelenmesi gereken dosya yığınıyla ilgilenmeye başladım. Her ne kadar aklım Bella'da olsada işlerimi aksatmamam lazımdı. . Öğle yemeğinden sonra Casper araştırma sonucunu masama bırakıp çıktı. Numara Isabella Ross adına kayıtlıydı, ve önümde Bella'nın hayatı duruyordu. Baştan sona incelemedim sadece son 6 yılı merak ediyordum. Bella'nın defalarca mezarıyla ilgili yerleri araştırdım ama bulamamıştım, ölmeyen birinin mezarı olamazdı çünkü. Ama annesinin derdi neydi ? Neden bana öldüğünü söyledi? Her şeyi Bella'ya anlatmalıydım... Bella'nın geçmişini okudukça göz yaşlarıma engel olamıyordum, neredeyse tekerlekli sandalyeye mahkum kalıyormuş, ameliyatlar geçirmiş ve hiç birinde yanında olamadım. Ne kadar zordu kim bilir onun için, annesine lanetlerim bin kat artarken aklıma olmaması gereken sorular geliyordu ama hepsini hayır Bella öyle bir şey yapmaz diyerek geri çeviriyordum. Kötü şeylerin yanında iyilerde vardı elbette. Mesela okulu birincilikle bitirmiş, onun çok zeki olduğunu zaten biliyordum. Buradaki şirketler peşinde pervane olmuş, şu anda da her ne kadar rekabet içinde olduğumuz bir şirkette olsada çalıştığı pozisyon gayet iyi. Önümde şu an yaşadığı evin adresi var ama benim onun karşısına çıkacak cesaretim yok. Yani bir yanım bi an önce karşısına çıkıp boynuna atlamak istesede diğer yanım tepkilerinden korkuyor bu yüzden karşısına çıkma işini düğünden sonraya bile erteleyebilirim. Hem Amber'a da nasıl açıklayacağımı düşünecek fırsat bulurum... Dosyalar araştırmalar derken saatin nasıl geçtiğini anlamadan akşam üstü olmuştu bile. Fazlasıyla yorulduğumu hissedebiliyordum ve Amber'inde benden farkı yoktu eminimki. Minik Bella'yla da uzun zamandır vakit geciremediğimi fark ettim. Dosyalarımı toparlayıp son bir kaç incelemedende sonra Amber'a erken çıkmayı teklif etmek için odasına doğru gittim. Birbirimizden gizlimiz saklımız olmadığından toplantılar dışında kapıya vurmadan içeri geçerdik şimdide toplantısı olmadığı için kapıyı çalmadan açtım. Keşke açmasaydım ya da kapıyı çalsaydım da o anı görmeseydim. Kalbime kocaman bir hançer saplandı sanki, gözlerim ışık hızıyla doldu, nefes alamadım. Bella'nın öldüğünü öğrendiğinde bile böyle olmamıştım. Yani ölmesi daha az acıtmıştı canımı, keşke öldüğünü tekrar duysaydım ama Amber'la öpüştüğünü görmeseydim dedim içimden. . .
Çok çabuk final yapmak istemiyorum bu yüzden bazı bölümleri biraz kısa tutucam, anlayışınıza sığınıyorum :) Beğendiyseniz o küçük yıldıza basmaya lütfen üşenmeyin :) Olumlu veya olumsuz tüm yorumlar benim için çok değerli :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onunla aşk başka ( girlxgirl )
Teen FictionBen - Elisa Walker - ve siz benim Dünyama hoşgeldiniz