" Zaten tahmin ediyordum, aptal değilim ama bu kadarını beklemiyordum. Yani Elisa platonik falan diye düşünüyordum. Şaşırdım, hemde fazlasıyla " zaten o delici bakışlarının yerini Şaşkınlığa bırakmıştı. Ne demeliydim bilmiyorum, korkuyordum çünkü hâlâ. Cesaretimi toplayıp bana şans verecek mi yoksa bize karşı mı çıkacak soracaktım ki o konuştu " Bu söylediklerini sindirmem gerek Bella. Tamam kardeşimin mutluluğuna karşı çıkacak değilim ama bu anlattıklarından sonra ona iyi gelir misin bilmiyorum. " haklıydı , bu yaptıklarımdan sonra Elisa'ya iyi gelen biri olamazdım ama onun kalbi bana aitti, bunun bir anlamı olmalıydı. " Ben eminim, ona iyi gelecek kişi benim. Onu iyi edecek kişi benim bunu biliyorum çünkü bende onunla aynı durumdayım." , " Peki ya Amber ? Amber üzülürse Avery'de üzülür. Ne kardeşimi ne de karımı üzecek bir şey yapmayacaksın değil mi? " of tamamen aptallığım yüzünden Amber'i başıma sardım ve abisi yine haklı. " Merak etmeyin bay Walker ne kardesinizi ne de karınızı üzecek bir şey yapmayacağım. Ama sizden ricam, lütfen Elisa'nın yerini biliyorsanız bana söyleyin. Onunla konuşmam gerek " , " Hayır bilmiyorum, Elisa'nın kafasını toplamak icin kaçtığına eminim. Bu yüzden eminim ki bir süre buralarda olmaz." O bir süre baa ömür gibi geçer. Bir saniye bile ayrı kalamam ondan diyemedim tabiki. Ayağa kalkarken " Peki ama eğer öğreni..." , " Öğrenirsem sana haber veririm " diyerek sözümü kesti. Evin kapısına kadar beni geçirdi. El sıkışıp tam kapıdan çıkacakken biraz korkmama neden olacak " Eger bu yaptığını David ya da bir başkası kardeşime yapsaydı sağ kalması mucize olurdu. Bayan olduğun için Tanrıya şükretmelisin Bella " dediğinde tüylerim diken diken olmuştu.. Eve gidince ısrarla arayan Amber'in telefonunu açtım. Onu iyi olduğuma dair ikna edip yogun olduğumu falan zırvaladım. Eminim ki soğuk davranışım onu etkilemişti, ama umrumda bile değildi. Elisa'yı kaç yüz kere aradım bilmiyorum ama tabiki ulaşamadım. Neredeydi bu kız? Benden kaçıyor biliyorum ama artık kavusmamız gerekiyor! Artık tekrar biz olmamız gerekiyor. Dünya umrumda değil gerekirse kaçar gideriz buralardan. Istemezse de kaçırırım bilmiyorum. . Ertesi gün kalkıp işe gitmek zorunda olduğum için yola koyuldum. Kaçış planımı uygulamak için para gerekiyor, bu yüzden işten kovulmamalıyım. Hem belki bir şeyler olur bir şeyler bulurum, ne bileyim bir umut işte diyerek gittim işe. Öğlene kadar çalıştım, Elisa'yı aramayı da ihmal etmedim tabiki o telefonu açtığı bir anı yakalayacaktım. Öğle yemeğinde bilmediğim bir yere gittim çünkü gittiğim yerlere hep Amber'la gidiyorduk, onunla karşılaşmak istemiyordum. Asıl olan şey yemekten sonra oldu zaten, iyiki işe gitmemişim dedim kendi kendime; Öğle yemeğinden sonra çalışmaya devam ederken yanlışlık olan bir dosyayı müdür Felix'e göstermem gerektiği için odasına gittim. Felix müdür olsa da benim yakın bir arkadaşımdı. Kapıyı çalıp " Gel " sesinden sonra içeri girdiğimde bir hayli şaşırmıştım. Felix'in tam karşısında oturan Mike ise benim iki katım şaşırmıştı eminim ki. Beni düğünde görmemişti, öldüğümü zanneden kişilerden biriydi de ayrıca ama şaşırdığına göre kimse ona bir şey söylememişti anlaşılan. Felix " Hoşgeldin Bella bir sorun mu var? " derken Mike'yle bana anlamamış şekilde bakıyordu. Ben ise gözlerimi Mike'den çekip konuştum " Ah evet Felix, şu dosya da bir karışıklık var ve ben çözemiyorum bi baksan iyi olacak " derken dosyayı uzattım " Sen? Karışıklığı çözemedin? Ah o zaman kesinlikle büyük bir karışıklık vardır. Ha bu arada Mike Bella bizim en iyi çalışanlarımızdan biridir ve yerimi alabilecek tek kişidir. Bella bu da Mike çocukluk arkadaşım. " Mike şaşkınlığını atıp benimle selamlaştı. Felix dosyaya göz attıktan sonra sıkıntının çözümünü buldu, o bana çözümü anlatırken Mike'nin bakışlarının bende olduğunu hissedebiliyordum. Dosyayı alıp her ikisine de iyi günler dileyerek odadan çıkmıştım. Kendi odama gittikten yaklaşık on dakika sonra kapım tıklatıldı. Mike olduğuna emindim ve öyleydi de. Oturduğum yerden kalkıp yanına doğru gittim, bana hayaletmişim gibi bakması beni her ne kadar rahatsız etse de haklıydı. " Hoşgeldin Mike " derken gülümseye çalışmıştım. " Aklımı kaçırmıyorum değil mi? Ya da rüya falanda değil. Sen Bella'sın değil mi? " bu tepkiyi veren kaçıncı kişi sayamadım " E-Evet yani hayır aklını falan kaçırmıyorsun ben yaşıyorum. " , " Nerelerdeydin o zaman? Sen yokken Elisa resmen aklını kaçırdı peki neredeydin Bella ? " derken çok heycanlıydı. Olanları özet geçtim ve Amber'lı kısımları tabiki anlatmadım Mike'nin bu kadar bilmesi yeterdi. Ve tabi Mike'de yerini bilmiyordu ama kafamı karıştıracak bir şey söyledi " David'inde ortalarda gözükmediğini biliyor musun ? " ne demek David ortalarda yok. Elisa hayır sevgilim hayır bi saçmalık yapmış olamazsın. " Nasıl yani? " , " Yanisi şu ki Bella ben onların birlikte bir yerlere gittikleri düşüncesindeyim ve eğer istersen sana yardım edebilirim. Yani Elisa'yı bulman için " , " Neden bana yardım edesin ki? Yani çıkarın ne? " pat diye çıkarın ne diye sormam hafiften utandırsa da Mike'nin pek umrunda olmadı " Aslında tam olarak çıkar sayılmaz. Yani David kötü biri ve anlattıklarına göre de Elisa sana kızgın olmalı, ben arkadaşımın bir hata yapmasını istemiyorum Bella. Bu yüzden bir an önce Elisa'yı bulmalıyız. " derken samimiydi. O zaten David'i sevmezdi çıkarı bu olabilirdi en fazla. Mike'nin teklifini kabul ettim. İşleri ona bırakmamı istedi ve numaralarımızı aldıktan sonra gitti. Hayat ne tuhaftı, yıllar önce sevgilimi öpüp bizi ayırıyordu şimdi ise bizi bir araya getirmek için çabalıyordu ama Mike iyi biriydi yani en azından David'dense Mike'yi tercih ederdim... Ertesi gün yine öğle yemeğinden sonra telefonum çaldı. Arayan Mike'ydi ve fazlasıyla heycanlıydı " Bella Elisa'yı buldum! " , " Ne ciddi misin? Neredeymis Mike bana hemen adresi ver" elim ayağıma dolanmıstı resmen " Tamam sakin ol konum attım bile ama bir sorun var " sorun olmasa şaşardım zaten " Nedir o sorun ? " , " Elisa şu an bir dağ evinde. Evin iki anahtarı var, biri Elisa'da ki Elisa zaten orada, diğeri Chris'te. Yani ya Chris'ten anahtarı alırsın ya da saatlerce yol gidip Elisa'nın insafına kalırsın " Elisa'nın inadı tutarsa beni iceri almaz Mike haklı. Bir dakika saatlerce yol mu dedi o ? " Haklısın Mike. Ben Christopher'ı arasam iyi olacak. Is yerinden izin alır almaz da yola çıkarım. Her şey için teşekkür ederim " , " Ah aslına bakarsan is yerinden iznini az önce hallettim, bu arada David konusunda yanlış düşünmüşüm çünkü David İtalya'ya bir iş için gitmiş ve Chris konusunda kolay gelsin. " iznimi bile ayarlamıştı ah Mike kesinlikle çok çok iyi biri. David'le değil Elisa ah biliyordum onun öyle bir aptallık yapmayacağını biliyordum zaten. Tekrar teşekkür ettikten sonra telefonu kapattık. Korkarakta olsa Chris'i aradım. Elisa'nın onlara ait bir dağ evinde olduğunu bulduğumu söyledim önce biraz şaşırdı söylediğine göre Elisa oraya en son yedi yaşında gitmişti çünkü. Derin bir nefes alıp düşündükten sonra anahtarı bir çalışanıyla is yerime göndereceğini söyledi. Aslında evlerine gidip alabilirdim ama Amber tehlikesini oda bende göze alamazdık. Anahtarı alıp yola koyulduğumda saat 15.20 ydi ve yaklaşık 6 saatlik bir yolum vardı. Yola çıktığım da Mike'ye mesaj attım, öyle rica etmişti çünkü. Saatlerce yol gitmek beni yoracaktı tamam ama sonundaki ödül her şeye değerdi. Yinede içimde tuhaf bir his vardı, Elisa beni görünce ne yapacaktı? Ya da beni isteyecek miydi gibi düşünceler korkularımı harekete geçiriyordu. Sadece bir kere yemek yemek için durmustum ve fazlasıyla hızlı kullanmıştım arabayı ve sonunda yıl gibi geçen saatlerin ardından adresteki yere gelmiştim. Issız bir yerde gösterişli bir ev vardı burada. Karanlık olmasi beni ürkütüyordu ama evin içi gayet güvenli gibi görünüyordu. Arabayı park edip çantamıda alıp indim. Hava fazlasıyla soğuktu ve benim anahtarı bulmam fazlasıyla zaman aldı. Sonunda kapıyı yavaşça açıp içeri girdim. Alt kat baya geniş bir salonla başlıyordu ve şömine çıtırtıları geliyordu. Yerdeki bitmiş içki şişeleri dikkatimi çekti. Bu sırada salonun tam ortasından yukarı çıkan merdivenlerde bir çift ayak gördüm. Aşağı doğru elinde şarap şişesiyle Elisa iniyordu. Beni görünce korkup irkilse de hiç istifini bozmadan mutfağa doğru ilerledi ve bitmiş şişeyi bırakıp başka bir şişe aldı. Bu hali içimi paramparça ediyordu çünkü bunun suçlusu bendim. Tekrar merdivenlere doğru ilerleyip çıkmaya başladı hafif sallanarak ilerlerken bende hızlaca arkasından gittim. Yukarı katta ki ilk kapıdan içeri girdi tabi bende arkasından. O yatağın kenarına otururken bende seslendim " Elisa " cevap vermedi ama. " E-Elisa lütfen benimle konuşur musun? " dediğimde kafasını kaldırdı gözlerimin içine derin derin baktı. Yine cevap vermedi, ben ise dayanamayıp yanına oturdum. Bu sefer fısıltıyla " Elisa " dedim. Cevap bekliyordum ama hiç beklemediğim bir şey yapıp beni cimcikledi, acıyla inlediğimi duyunca şaşırdı " Sen gerçeksin " dedi. Kıza bu sefer aklını kaçırttım galiba " E-evet gerçeğim. Neden böyle düşündün ki ? " , " Eskiden de çok içerdim ben. Yani sen ölünce. Hep yanıma gelirdin benimle konuşurdun " dediğinde gözünden bir damla yaş süzüldü. Süzülen yaşı sildim " Hayır Elisa ben ölmedim. Bak burdayım ve gerçeğim. Artık hep seninleyim Elisa " dedigimi duyunca acılı bir ifadeyle gülümsedi. Sağ elini yanağıma koyup hafifçe okşadı, sonra baş parmağını dudaklarımda gezdirdi. Gözlerimi kapattım istemsizce. Dolaşan parmaklarının yerini yumuşak dudakları aldığında kalbim duracaktı sanki. Narin yavaşça öperken bir anda hızlanmaya başladı. Dudağımı ısırıp canımı fazlasıyla yaktığında geri çekildim. Niyetini anlamıştım " Elisa dur, dur sarhoşsun. " dediğimde daha önce hiç görmediğim kadar tehlikeli bir şekilde gülümsedi " Tabiki sarhoşum. Sence sarhoş olmasam beni bu hâle getiren birini ister miyim ?... "
Umarım bölüm hoşunuza gitmiştir. Beğendiyseniz o küçük yıldıza basmaya lütfen üşenmeyin :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onunla aşk başka ( girlxgirl )
Teen FictionBen - Elisa Walker - ve siz benim Dünyama hoşgeldiniz