- Bella'nın ağzından -
Amber'ın elindeki silah patladığında hızlıca gözlerimi yumdum. Silahı sürekli sallasa da çoğu zaman bana doğru tutuyordu, beni vurmuş olabileceğini düşünüp acı hissedip hissetmediğime baktım. Hissetmiyordum yani beni vurmamıştı. Gözlerimi açar açmaz Elisa'nın dizlerinin üstüne düştüğünü gördüm ve Emily'nin çığlığını duydum. Hızla Elisa'nın önüne gelip eğildim. Karnını tutuyordu, yüzünde ise acı çektiğinin ifadesi vardı. Sonra kanı gördüm, karnından hızla akan kan. Nasıl olabilirdi bu? Neden ben dururken Elisa vurulabilirdi? Elisa yavas yavas gücünü kaybedip kollarıma yığıldı ama gözleri hâlâ açıktı. Emily hemen yanımıza gelmişti. Bir şeyler söylüyorlardı ama ben anlamıyordum, şoka girmiştim sanki tepki veremiyordum. Çoktan ağlamaya başlayıp herkese bağırmak yerine sessizce Elisa'nın kollarımda kan kaybetmesini izliyordum. Canım acıyordu aslında onun yerine benim vurulmam gerekirken anlam veremiyordum. Bi çeşit trans halindeyken Elisa'nın " Ka-kazaydı. Kazaydı diyeceksiniz ta-tamam mı ? " dediğini duydum. Son gücünü kullanarak söylemişti bunu. Sonra ise bilincini kaybedip bayıldı. Ben ise bunu bile algılayamayacak haldeydim. O cümleden sonra her şey uğultu gibi gelmeye başladı. Neyi nasıl yaptıklarını bilmiyorum. Tek bildiğim Elisa'nın yanında olduğum ve sağlık ekipleri gelene kadar yarasına bastırdığım. Ne ara hastaneye geldik Elisa'yı ne zaman kollarımdan aldılar Amber'a ne oldu bilmiyorum. Şoktan çıkmak istiyorum ama yapamıyorum. Kan var ellerimde, üstümde. Sevdiğim kadının kanı. Ağlamak istiyorum deli gibi ağlamak istiyorum ama yapamıyorum. Çok yorgun hissediyorum kendimi sanki günlerdir uyumamışım gibi. Elisa'yı istiyorum yanımda ona sarılıp uyumak. Hastaneye girip bizi ayırdıklarından beri Elisa'dan haberim yok. Aslında kimsenin haberi yok. Hızlıca ameliyata aldılar, doktorun ilk izlenimi ise çok kan kaybettiği tabi benim bundan çok sonra haberim oluyor. Ameliyathanenin önünde bi zaman sonra insanların durumuna bakmak aklıma geldi. Emily George'nin boynuna sığınmış ağlıyor, Christopher bitkin halde ne ara geldiğini anlamadığım David bir köşeye pısıp başını ellerinin arasına almış gözlerinde yaş var. Peki ben ? Ben niye tepki veremiyorum bu olanlara? Durumun farkındayım olay benim gözlerimin önünde oldu Elisa'yı kaybedebilirim. Ama ne ağlayabiliyorum ne tepki verebiliyorum. Oturduğum yerde sadece çevreyi izleyip aklımdan düşüncelerin geçmesine izin veriyorum. Nasıl bu hâle geldiğimiz geliyor sonra aklıma. Evde oturmuş Elisa'yı düşünüp kahvemi yudumlarken telefonuma mesaj gelmişti. Elisa'dan olduğunu düşününce yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Sonra mesajı açınca Amber'dan olduğunu gördüm yüzüm düşse de geciktirmeden okudum " Bize gelebilir misin? Son bir kez konuşmak istiyorum. En azından bunu hak ediyorum bence? " yazıyordu. " Peki, yarım saate oradayım " yazdım hızlıca. Hem Amber'in konuşma isteğini yerine getirirdim hemde sevgilimi görürdüm belki umuduyla. Ama hiç bir şey beklediğim gibi olmadı. Amber ilk olarak beni evde sakince eski Amber gibi karşıladı. Elisa'nın odasına gidelim dediğinde şaşırdım ama onu takip ederek gittim. Odaya girdiğimizde Elisa yoktu. Dışarı da olduğunu açıklaması uzun sürmedi. Yatağa oturdum, o ise kapiya yakin duruyordu. Durmadan gülümseyen suratı tuhaf bir hâl aldığında kaşlarım çatıldı. Bir anlığına arkasını dönüp bir şeyle uğraştı ve ardından silahla birlikte bana döndü. O an anladım Elisa'nın neden korktuğunu. Ama ben hazırdım, yani bana verebileceği hiçbir zarardan korkmuyordum. Elisa'nın odada olmaması işime geliyordu. Ama o düşüncelerimi al üst etti " Isabel, ahh pardon Isabella. Yeni oyuncağımı nasıl buldun ? " diyerek silahı göstermişti. " Isabella? " dedim sakinligimi koruyarak. " Hı hı Isabella ya da kısaca Bella. Sevgilin hangisini kullanıyor? Yani Elisa? " cevap vermek yerine derin bir nefes aldım önce her şeyi öğrendiğini kabullenmek zor geldi bir an. İnkar etmeliydim en başta " Amber ne saçmalıyorsun? Elindeki silah da neyin nesi? Seni değil başkasını seçtiğim için mi ? Peki Elisa saçmalığı da ne ? " , " Sandığın kadar aptal değilim Bella. Beni aylarca uyumuş olabilirsiniz. Hatta devam da edebilirdiniz. Ama aptal sevgilin günlüğünü ortalıkta bırakmış ne yapalım " silahla günlüğü gösterdiğinde Elisa'nın benim için tuttuğu günlük olduğunu anladım. Her şeyi biliyordu ve bence saklananın alemi yoktu. Yavaşça ayağa kalktım ve ne istediğini sordum. Kesin bir dille yaklaşmamamı belirtti ve benim hatta bizim bunu hak ettiğimizi intikamını alacağını falan zırvaladı. Her ne kadar Elisa'ya zarar vermemesini söylesemde şu an o lanet ameliyathane de ben değil Elisa yatıyor. Üşüyorum , hıçkırarak ağlamak istiyorum. Ama biliyorum hepsi benim suçum. Her şey benim başımın altından çıktı, Amber'ı hayatıma dahil ettiğim gün oldu tüm bu lanet şeyler. Bir kaç saat sonra Sophia Leo ve Elisa'nın amcası da geldi. Adının Casper olduğunu hatırladığım adam ve Mike da buradaydı. Hatta Mike ve David yan yanalardı. Acı insanı bir araya getiriyordu sanırım. Yanımda hissettiğim ağırlıkla sağıma döndüm, Christopher yanıma oturmuştu. Kızarmış gözleriyle bana bakması içimi daha da yaktı. O ise ellerimi tuttu, kurumuş kan olan ellerime baktı. Bedenimin içinde sıkıştığımı hissettim o an. " Söylemiştim, seni uyarmıştım " dedi titrek sesiyle. Ağzımı açtım bir şey söylemek isterken sesimi bulamadım. Seslice nefes alıp yutgundum. " Silahı temizlerken kaza olduğunu söyleyeceksiniz, sende Emily'de " bu sefer sesi kalındı ve emir veriyordu. Kafa salladım. " Yapma " ne dediğini anlamak için gözlerine baktım. " Sanki o ölmüş gibi davranma. Kendini kendi ölümüne hazırlıyormuş gibi davranma. Elisa iyileşecek Bella. Ve ben o iyileştiği zaman senin canına okiycam " gözlerinden yaşlar süzülürken söylemişti bunu. Öyle miydi? Öyle mi davranıyordum gerçekten? Yine ağzımı açtım, bu sefer konuşacaktım yani sanırım. Ama doktorun ameliyathaneden çıkışı buna engel oldu. Herkes doktoru görür görmez başına üşüştü. Bende gitmek istedim ama yapamadım, çivilenmiş gibi oturduğum yerden kalkamadım. " Karnındaki kurşunu çıkardık, ameliyatta gayet başarılıydı fakat hayati tehlike hâlâ devam ediyor " Doktorun sözlerine David atıldı " Hayati tehlikesi devam ediyorsa ameliyat nasıl başarılı geçebilir? " doktorun üstüne yürümüştü ama George onu tutmuştu. Doktor yutgundu " En azından kurşunu çıkardık. Yoğun bakım odasına alıcağız birazdan " , " Odaya geçince onu görebilir miyiz ? " diyen kişi Chris'ti. " Sadece çok çok yakın iki kişi " diyerek yanımızdan ayrıldı. Biraz sonra Elisa'nın yogun bakım odasına alındığını duyduk. Ameliyathanenin arkasındaki girişlerden götürmüşlerdi. Herkes hızlıca oraya doğru giderken bacaklarımı kımıldatamadığımı fark ettim. Benim yürümem gayret ve çaba ve isteğime bağlıydı yıllar önce. Şimdi sorun neydi istemiyor muydum yürümeyi? Önüme bir el uzatılmasıyla kafamı kaldırdım. Mike anlamamış gözlerle bana bakıyordu. Uzattığı elini tuttum, kalkarken biraz yalpalayınca Mike belimden tutup yürümeme yardım etti. Christopher haklı olabilir miydi? Vazgeçmiş olabilir miydim, ölümüme hazırlanıyor olabilir miydim? Bence evet çünkü bacaklarımdan başladım sanırım ilk olarak. Düşünceler içindeyken gelmiştik. Mike'nin belimi bırakıp beni bir cama yönlendirmesiyle fark ettim. Camlıydı yoğun bakım odası, Elisa'yı görebiliyorduk. Orada öyle o makineler içinde hareketsiz yatışını görebiliyorduk. Hemşire içeri girebileceğimizi söyleyince Christopher hazırlanmaya başladı. Sadece beş dakika demeyi de ihmal etmedi. Benim içeri girmek gibi bir çabam olmadı, ama Chris içerden çıkınca bana hazırlanmamı emretti. Anlamaz gözlerle ona baktım, " Elisa'nın seni ne kadar sevdiğini biliyoruz hepimiz. Onun elini tutman bile bir umut olabilir. Şimdi hızlı ol ve içeri gir " gülümsemeye çalışıp kafa salladım. Hazırlanıp ağır adımlarla odaya girdim. Saatlerdir yapmak isteyip yapamadığım şey Elisa'nın yanına adım atar atmaz olmaya başladı. Gözlerimdeki yaşlar benden bağımsız akmaya başladı. " Sevgilim " dedim fısıldayarak. Yanına oturdum ve elini tuttum. Onun sıcaklığını hissedince fark ettim, vazgecemezdim. Yaşamaktan vazgecemezdim onun ölümünü kabullenmeyi geçtim düşünemezdim bile. Daha sıkı kavradım elini. " Sevgilim özür dilerim, benim yerime burada senin yattığın için özür dilerim. Kızma hemen tamam, iyileşiceksin biliyorum. Sen iyileşir iyileşmez de evlenicez bayan Walker " gözlerimi sildim ama hâlâ ağlamaya devam ediyordum. Söylediğimi fark edip gülümsedim " Dünyanın en berbat evlenme teklifini sundum az önce dimi? " diğer elimi saçlarında gezdirdim. " İyileşiceksin sevgilim. Yıllar önce benim isteğimle yürüdüm ben. Şimdi de sen benimle olmak istediğin için iyileşiceksin " cümlemi bitirir bitirmez aynı sesleri çıkaran ve Elisa'nın kalp ritmini ölçen alet farklı bir ses cıkarmaya başladı. Kafamı kaldırıp alete baktım düzdü. Kalbi mi durmuştu? İçeri hemşirelerin ve doktorun girmesiyle hızla dışarı çıkartıldım. Herkes camın başına geçmiş içerde olanları acılı gözlerle izliyordu. Doktor Elisa'ya elektro şok veriyordu. Neydi bu şimdi? Benimle olmaktan bahsettigim an kalbinin atmaktan vazgeçmesi bir işaret miydi? Benden kaçmak mı istiyorsun Elisa? Ama olmaz, ölüm bile ayıramaz artık bizi sevgilim. Eğer sen yaşamaktan vazgeçersen, arkandan gelip gideceğin yerde bile rahat bırakmam seni....
Ben hep beğendiyseniz o küçük yıldıza basmaya lütfen üşenmeyin diyorum ama okunma sayısı yüksek olmasına rağmen voteler düşük. Beğenmediğinizi düşünüyorum gerçekten öyle mi?
Aslında bu bölümü final yapacaktım ama bir bölümcük daha uzatmak istedim :) final yaptığım gün ise yepyeni bir hikayeye başlamış olucam. Ha unutmadan, beğendiyseniz o küçük yıldıza basmaya lütfen üşenmeyin :) Olumlu veya olumsuz tüm yorumlar benim için çok değerli :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onunla aşk başka ( girlxgirl )
Fiksi RemajaBen - Elisa Walker - ve siz benim Dünyama hoşgeldiniz