Hiç şaşırmadan öpücüğüme karşılık vermeye başladı. Narin ve yavaşça öpüşürken benim kollarım onun boynunda yerini alırken onun elleri de belimde yerimi almıştı. O an ne Amber ne benden ettiği şüphe ne de aradan geçen yıllar vardı aklımda. Sadece Bella vardı, sadece benim sönmeyen aşkım vardı, sadece öpücüğün verdiği zevk vardı. Uzun sürmeyecekti biliyorum, ama o kadar özlemişim ki, dudaklarımı ondan hiç ayırmak istemedim hatta yapıştırmak istedim. Ama kendime gelmem gerekiyordu, gerçek dünyaya dönmem lazımdı. Istemeyerekte olsa birbirine kenetlenmiş dudaklarımızı ayırdım, alınlarımızı birbirine yasladık ama ellerimizi çekmedik. Bir şey söylemeye cesaret ararken Bella sanki benden onay istercesine ama aynı zamanda öyle olmasın dilercesine sessizce konuştu. " Ha-hataydı dimi ? " öyle olmadığını ikimizde bilsekte öyle demeliydik. " Hataydı. Ben seni terk ettim sonuçta dimi? Kendime engel olamadım afedersin. " diye fısıldadım ama kimi kandırıyordum ki? Engel olamadım değil olmak istemedim ki. Hızla alnini alnımdan çekince gözlerimi açıp ellerimi boynundan çektim. Bella'nın sol gözünden akan yaş içimi parçalasa da kendime engel olmalıydım. Hızla montunu giydi kapıdan tam çıkacakken yine bana döndü. " Bu, bu şey aramızda kalacak. " , " Ve bir daha asla yaşanmayacak " diye devamını getirdiğimde sağ gözünden de bir yaş aktı. Kafa sallayıp beni onayladı ve hızla evden çıktı. Olduğum yerde dondum kaldım sanki, dudaklarımda onun ıslaklığı vardı hâlâ. Pişman mıydım? Kalbim bana bin bir teşekkür ederken aklım küfrediyordu, çünkü ben kendime farkında olmadan daha çok acı vermiştim... Odama çıkıp defteri elime aldım, Bella'ya belkide son kez bir şeyler yazacaktım. Sonra defteri yaksa mıydım? Ağlayarak yazdım her satırı, ağlamaktan da sıkıldım ben mutlu olmak istiyorum artık. Hak etmiyor muyum? David'in beni aldattığını öğrendiğim güne kadar her şey güzeldi, öğrenince bir daha mutlu olamam sanıyorken Bella çıktı karşıma. Hayatımda belki de hiç olmadığım kadar mutluydum onunlayken. Sonra onuda kaybettim, Bella'dan sonra bi daha da mutluluğu yakalayamadım zaten... Evde ki herkes toplanınca yemeğe geçtik. Hepsi bu kadar mutluyken somurtamazdım, hele ki yarın büyük günken, oynamayı öğrendim zaten artık mutlu rolü yapmak zor olmadı. Güzel bir yemeğinardından herkes erkenden odasına çekildi, yarın erken kalkilacakti sonuçta. Ruhumda bedenim de o kadar yorgundu ki uykuya direnmedim bile. Sabah yedi de Amber'ın dürtüklemesi ve Bella'nın yatakta zıplaması sonucunda uyandım. Yatağımda zıplayan Bella'yı yakalayıp yatağa yatırdım ve gıdıklamaya başladım. Ben onu gıdıklarken Bella " Amber kurtar benii " çığlıkları arasında gülüyordu. Amber'da " Bırak yeğenimi " deyip beni gıdıklamaya başlayınca " Bu savaş demektir biliyosun dimi? " deyip Amber'a saldırdım. Üçümüzün kahkahaları odayı doldururken kapıda abim belirdi " Hanımlar bu enerji nereden geliyor bilmiyorum ancak lütfen akşama saklayın. Şimdi herkes doğru kahvaltıya " Bella babasının yanına kaçarcasına giderken Amber'da elini alnina götürüp asker selamı vererek " Peki Komutanım " dedi. Abim ve Bella giderken biz hâlâ yatağımda yatıyorduk. Tam gözlerimi kapatıp tekrar uykuya dalacağım sırada Amber'in dürtüklemesiyle tekrar gözlerimi açtım. " Elisa kalk yoksa gıdıklarım ve altına işesen bile devam ederim." , " Gücünün bana yetebileceğine gerçekten inanıyor musun Amber? " derken gözlerimi kıstım. Oda aynı ifadeyi alınca tam birbirimize saldıracakken bu Avery kapıdaydı. Ikimizi dr uyardıktan sonra gidince üstümü değişmek için kıyafetlerimin olduğu bölmeye geçtim. Amber hâlâ odadaydı " Tekrar uykuya dalmayacağın ne malum?" Diyerek kalmıştı... Kahvaltıdan sonra herkesi dünkü telaşın iki katı fazla telaş sardı. Bu sefer bende aynı telaşa ortak oldum. Kıyafetleri şoförle amcamların burada bulunan evine çoktan yollamistik. Emily orada hazırlandığı için bizde o eve gittik. Zaten düğün de oranın muhteşem bahçesinde olacaktı. Emily'nin gelinliğini ilk kez görüyordum ve gerçekten muhteşemdi. Bende gelinlik giyebilecek miyim diye geçirdim içimden. Bu sırada da eve biri gelmişti. Leo ya da George'dur diye düşündük hatta George ise iceri almayacaktık Emily tüm hazırlıkları bitmeden kendini görmesini istemiyordu. Ama gelen ne Leo ne de George'ydi. Kapıdan kafasını uzattığında Mike ile göz göze geldik. Onu bile özlemişim diye geçiriyordum içimden. Sophia'ya sarılıp Emily hazırlandığı için ona yanaşamadığın benim yanıma geldi. David'in elini sıkmamın aksine Mike'ye sarılmıştı ve içimden gelmişti. Amber ve Mike birbirine baktığında aralarında garip bir elektrik hissettim. Ve Mike'nin gözlerinde etkilenme - Şansına küs Mike o Bella'yı seviyor - onları tanıştırdıktan sonra benimde saçlarımın ve makyajımın yapılması için koltuğa geçtim. Mike'de gitmişti. Saat yaklaştıkça Emily'den çok biz heycanlanıyorduk. Özellikle Sophia, Emily'e imrenir gibi bakıyordu ve haklıydı da... Bir ara Amber'la Emily'nin konuştuğunu gördüm. Amber'in hoşlandığı kız hakkında konuşuyorlardı ve Amber onu anlatırken gözleri parlıyordu. Ah Emily anlattığı kızın kim olduğunu bilsen yine böyle dinler miydin? Hayır bugünü hiç bir şey bozamaz ! Bella bile. Emily tamamıyla hazırlandığında George'da geldi. Emily'e büyülenmiş gibi bakıyordu hatta " Düğünü boş verip hemen balayına mı geçsek? " teklifini bile sunmuştu. Mike ve Leo'da içeri geldiklerinde Leo hemen Sophia'nın yanına geçti. Üçüde çok yakışıklı olmuşlardı ve hepsi olgunlaşmış birer iş adamı olmuş derken bebek yüzü 27 yaşını bitirmesine yaklaşmasına rağmen hâlâ geçmemiş olan David içeri girdi. Damadın bile yakışıklılığını gölge de bırakacak yakışıklılıktaydı hatta George bunu Şakayla karışık dile getirmişti. David kibarca gülümserken gözleri Mike'yle buluşunca gülümsemesi kayboldu. Ikiside bakışlarını birbirine diktiklerinde resmen odada soğuk rüzgârlar esmeye başlamıştı. Ve bunun nedeni bendim, yıllar önce ikisininde bana aşık olmasıydı. Ama adı üstünde yıllar önceydi David'in bir çocuğu vardı, Mike'nin yıllardır ne yaptığından haberim yok bir ara bir kızla birlikte olduğunu duymuştum bizim kızlardan o kadar. Soğuk rüzgârlar amcamın içeri girmesiyle dağıldı. George aşağıya inmişti ve artık vakit gelmişti. Sophia'da Leo'yla aşağı inmişti. Mike Amber'a birlikte inip inemeyeceklerini sordu, Amber kabul edip koluna girdiğinde banada David kalmıştı. Bende David'in koluna gülümseyerek girdim, arkamızdan da amcamın koluna girmiş Emily. Aşağı indiğimizde Emily alkışlar eşliğinde amcamın kolundan çıkıp George'nin koluna girdi... Nikah kıyılmış ve herkes eğlenmeye başlamıştı bile. Biricik kuzenim o kadar mutluydu ki onun mutluluğu bana bile yansıyordu. Gözlerim Amber ve Bella'yı görünce onlara doğru kilitlendi. Bella beni fark etmişti ve yanımda bulunan David'i. Onu baştanaşağı süzüp ne kadar güzel olduğunu tekrar içimden geçirdim. Onunda beni süzdüğünü hissedebiliyordum. David'de Bella'yı fark ettiğinde birbirlerine kafalarıyla selam verdiler. David bana şaşkınlıkla sordu " Sevgilisi Amber olamaz. Değil mi? " , " Kesinlikle Amber " diyerek onu onayladım. Tek tesellim Bella'nın kimseye yaklaşmayıp köşede kendini saklarcasına oturmasıydı. Gece boyu onu umursamamaya çalıştım. Yanına da gitmedim, gecenin tadını çıkarmak hakkımdı ve öyle de yaptım. Düğün yavaş yavaş sonlanırken bahçede bulunan merdivenlerden çıkmaya başladım. Merdivenlerin sonuna geldiğimde Bella ve Emily'nin karşı karşıya olduğunu gördüm. İşte başlıyorduk...
Beğendiyseniz o küçük yıldıza basmaya lütfen üşenmeyin :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onunla aşk başka ( girlxgirl )
Teen FictionBen - Elisa Walker - ve siz benim Dünyama hoşgeldiniz