Büyük Bella'da benim gibi şaşkın miniğe bakıyordu. Sonra kafasını kaldırıp bana baktı sözleriyle değil ama gözleriyle " Lütfen lütfen " diyordu sanki " Iıı tamam oda isterse olur " deyince ikisininde gözleri parladı. Benim odama geçtik. Meleğim ortamıza Bella soluna bende sağına geçtim. Saat ikiye geliyordu zaten miniğimde çok geçmeden uyudu. Bella ve ben ise yatak başlığına sırtımızı dayamış oturuyorduk. Birbirimize bakıyorduk ama hiç konuşmuyorduk. Bizim yerimize gözlerimiz bağırıyordu zaten. Derin bir nefes aldım, bir an hayal dünyasına dalıp Bella'yla evlendiğimizi hatta hızımı alamayıp miniğinde çocuğumuz olduğunu hayal ettim. Ne kadar güzel bir anne olurdu kim bilir, ben doğururdum o bakardı. Hayali bile güzel. Ama adı üstünde ' hayal ' işte. Sessizliği bozan Bella'nın telefonuna gelen mesaj oldu " Amber'dan, Yeğenin doğmuş " dedi mesaja baktıktan sonra. Ardından benim telefonuma da mesaj geldi. Amber banada haber veriyordu. Aslında o an çok tuhaf hissettim, yeğenimin doğduğunu Bella benden önce öğreniyordu, Amber'ın aklına Bella'dan sonra gelmek kötü hissettirmişti. " Biraz hava alıcam " diyerek kalktım, büyük salonun büyük balkonuna gittim. Hava soğuktu ve üstümdekiler inceydi ürperdim ama aldırmadım. Temiz havayı ciğerlerime doldururken iki kolun belimden sarılmasıyla irkildim. Bella olduğunu anlamam uzun sürmedi. İki kolunu belime dolayıp çenesini omzuma koydu " Sanırım biraz bozuldun? " , " Neden bozulayım ki ? " , " Bilmem öyle hissettim " kollarından kurtulup ona döndüm. " Hayır bozulmadım. Banane zaten niye bozulucam. Hava çok soğuk hem. Artık içeri geçelim " , " Peki " diyerek arkamdan geldi. Daha fazla konuşmadan yatakta ki yerlerimizi aldık bende çok geçmeden uykuya daldım. . Haftalar sonra ilk kez Bella'nın yatağımda zıplamasıyla uyandım " Hadi kalkın uykucularr, daha kardeşimi görmeye gidicez " diyerek ayak ucu tarafımızda zıplıyordu. Bella ise, bir dakika benim kafamın onun göğüsünde ne işi var ? Evet uyandığımda büyük Bella'nın kollarındaydım, miniğin bağırışlarına oda benimle aynı anda uyandı. Uyanır uyanmaz bana bakıp gülümsemesi de bir oldu tabi. Hemen toparlanıp Bella'nın kollarındaydan sıyrıldım, nedir bu dünden beri haddinden fazla yakınlık anlayamamıştım. Yatağımda zıplayan minik fare yakalayıp yatağa yatırdım ve gıdıklamaya başladım. Artık buna alıştı garibim tabi. Ben onu gıdıklarken büyüğü de bizi izliyordu. " Ha-hala bırak altıma kaçırıcam " dese bile devam edince büyük Bella olaya müdahale ederek miniğimi parmaklarımdan kurtardı. Minik fare de kurtulur kurtulmaz tuvalete koştu. Yine yatakta baş başa kalmıştık. Bella'yla baş başa kalmak beni geriyordu artık Amber'a ihanet gibi hissediyordum. " Günaydın " dedi gülümseyerek " Günaydın " diye mırıldandım ve yataktan kalktım. Kıyafetlerimin olduğu yere yönelip biraz bakındım sonunda kırmızı bir kazak ve siyah pantolonda karar kılıp giydim. Bella çoktan odadan çıkmıştı zaten. Hafif de bir makyaj yapıp kahvaltıya gittim. Kızlar çoktan masaya oturmuştu bile. Bende abimin yokluğunu fırsat bilip onun yerine yani masanın başına oturdum. Bella'lar keyifle kahvaltılarını yaparlarken ben onları izlemekle yetindim. Kahvaltıdan sonra miniğim ve ben hazırlandık. Bella burada kalacağını söyledi zaten ben oraya gidince muhtemelen Amber buraya gelecekti. Öyle de oldu hastaneye gidip yeni varisimizi gördük ablasıyla. Şimdiden ilginin yeni bebekte olmasina Bella biraz bozulmuştu ama belli etmemeye çalıştı. Yaklaşık bir saat sonra Amber'ın ve abimin koltukta uyuklamasına dayanamayıp onlari ve Bella'yı zorda olsa eve yolladım. Abim " Akşam gelicem " diye tembihlerken ben onları postalamaya çalışıyordum. Sonunda başardığım da Avery'nin yattığı yatağın köşesine oturdum. Doğum normal olduğu için dikişleri yoktu. Bu yüzden rahattım. Yanındaki bebeğe bakıp gülümsüyordu. " Biliyor musun " dedim ürkek bir sesle " Abimle el ele tutuşup yanıma geldiğinizde senden nefret etmiştim. " kafasını bana döndürüp kaşlarını kaldırdı ağzını açacakken ben devam ettim " Çünkü abimi benden çalacağını sandım. Sen ise abimi çalmak yerine bana iki güzel hediye daha verdim. Çok anne tanımıyorum hayatımda ama tanıdığım en güzel anne sensin. Teşekkür ederim Avery, bu güzel hediyeler için teşekkür ederim " çok içten bir gülümseme gönderdi bana " Peki şimdi o güzel anneye sarılır mısın? Ben pek yerimden kalkamiyorumda " bende onun gibi gülümseyip kalktim ve Avery'e sarıldım... O gün akşama kadar Avery'le sohbet ettik saat başı bebeği emzirmesi gerektiğinden yardımcı olmuştum ona. Bella'dan alışık olduğu için yadırgamıyordu ama ben ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bella doğduğunda içimde büyük bir acı vardı ve ben bu yüzden çoğu şeyi kaçırmıştım. Ama bu kez böyle olmayacaktı bu bebekle beraber nasıl anne olunur öğrenecektim. Akşam 9 gibi abim geldiğinden eve gitmem gerektiğini anladım. Onun bakışları da beni postalama yönündeydi zaten. Avery'nin yanağından bir öpücük alıp bebeğin başını koklayıp çıktım. Kapıdan çıkar çıkmaz abimin " Eee oğlumun adını ne koyuyoruz " dediğini duyup gülümsedim. Eve geldiğimde Amber ve Bella'nın sohbet ettiğini görmek sinirimi bozmuştu. Her ne kadar kendime engel olmaya çabalasamda Bella'ya ait olan kısmım kıskanıyordu işte. Benim geldiğimi fark ettiklerinde Amber " Ooo taze hala da teşrif ettiler " dedi uykulu sesiyle. Bella'da geldiğime sevindiğini belli eden şekilde " Hoşgeldin Elisa " dedi. İkisine de gülümsedim. " Saat dokuz buçuk olabilir ama benim çok uykum var " dedi Amber. " Dinlenmedin mi ? " diye sorduğumda kafasını hayır anlamında salladı. " İstersen uyu " teklifini sundu Bella içtenlikle. " Saat erken seni bırakmak istemiyorum ama gerçekten dayanamıyorum. Bana kızma olur mu? " Bella önce kafasını hayır anlamında salladı sonra da gülümseyip " İyi uykular " dedi. Amber ikimizede " İyi geceler " dileyip odasına gitti. Amber gittikten sonra bir süre sessiz kaldık. İçimde tuhaf bir his vardı. Bebeği gördüğüm andan beri vardı hemde. Bunun yanında da kafa karışıklığı ve korku. Bugün bir kez daha istemiştim anne olmayı. Bella'yla tekrar olup bebeğime ortak olmasını sağlayabilirdim ya da David'in yaktığı ışıklara karşılık verebilirdim. Acilen biriyle tanışıp nikah masasına hızla da oturtabilirim ya da eeehhhh kimseye ihtiyacım yok deyip soluğu bir sperm bankasında da alabilirim ama olmaz. Ne kadar kaçarsam kaçayım ne kadar inkar edersem edeyim kalbimde bir Isabella Ross gerçeği var ve onsuz olmak hâlâ canımı yakıyor. Sonra gururuma lanet ediyorum. Ben gözümü yerdeki parkeye sabitlemis düşüncelerimle boğuşurken Bella'nın sesiyle kendime geldim " Elisa burada olmam seni rahatsız mı ediyor ? " kafamı kaldırıp ne dediğini anlamaya çalıştım önce. " Ne ? Ha-hayır yani Amber'in yerinde olsam bende aynı şekilde davranırdım. Rahatsız olduğum falan yok " elimden gelen en içten gülümsemeyi suratıma yerleştirdim. Ikna olmuş gibi gözüküyordu " Peki o zaman sevindim " deyip gülümsedi. Bir süre gözüm o güzel gamzesine takılı kaldı sonra tekrar gözlerimizi buluşturdum " Film izleyelim mi ? " deyince şaşırdı. Hiç beklemiyordu bunu. Aslında bende beklemiyordum kendimden bir anda ağzımdan çıkıvermişti ama pişman da olmadım. " O-olur " kekelemesi hoşuma gitmişti. " Bak orada filmler var. Sen istediğini seç bende en sevdiğim şeyi yapayım yani mısır patlatayım " diyerek mutfağa yöneldim. Çok geçmeden mısırı patlatıp salona geri döndüm Bella'da filmi seçmişti. Filme baktığım da şaşırdım " Taşıyıcı mı? Cidden mi? ", " Nee korkunç bir film falan var burda onları mı izlemek isterdin? " , " Sahi mi? o kadar mı kötü? " diyerek yüzümü buruşturdum. Oda kafa sallayıp filmi başlattı. Bir kaç kere aynı anda mısıra uzanıp ellerimizin çarpışması ve birbirimize bakıp gülümsememiz dışında hiç bir hareketlilikte bulunmayıp filmi izledik. Aslında hoşuma gitmişti, kaçamak bakışlar yok, imalar yok, yakınlaşmalar yok. Sadece güzel vakit geçirmiştik o kadar. Film bittikten sonra esnemelerimize yenik düştük ve birbirimize iyi geceler dileyip odalarımıza yöneldik. Odama geçip kapıyı kapattım ama gülümsememe engel olamıyordum. Vay be dedim içimden ne gündü. . Sabah gözlerimi küfrederek açtım. Çünkü bugün pazartesiydi! Yine iş vardı, ben ne güzel alışmıştım dağ evinde istediğim kadar uyuyup kafama göre takılmaya. Ama şimdi gitmek zorundaydım çünkü abimde bir kaç günlüğüne işe gelemeyecekti, e haliyle tabi adamın bebeği oldu diye geçirdim içimden. Kahvaltı edip minik Bella'yı şoförle okuluna yolladım. Büyük Bella Amber'in dediğine göre sabah erkenden gitmişti, zaten ilaçlama da son bulmuş ve bugün evine dönecekmiş. Bir an içim burkulur gibi oldu, sonra banane dedim kendi kendime. Amber'la birlikte kahvaltımızı bitirip evden çıktık. Avery ne olur ne olmaz diye haftasonu hastanede kalmıştı ve bugün eve döneceklerdi. Evde bebek sesi duymayalı baya olmuştu aslında, bu çocuk bize iyi gelecekti. Amber'la da anlaşma yapmıştık, Bella'yla nöbetleşe ilgilenecektik böylece kardeşini kıskanmayacaktı. Tam tüm işlerimi bitirmiş eve gitmek için hazırlanmıştım ki telefonuma gelen mesajla irkildim. Mesaj Bella'dandı " Elisa bana gelebilir misin ? Hani dağ evinde merak ettiğin bir soru vardı, onun cevabını almak için? " hangi soru olduğu aklıma gelmedi ama merak ettim ve cevap attım " Evinin adresini bilmiyorum " mesajı attıktan iki dakika sonra konum attı. Bende hazırlanıp çıktım. Arabayı biraz yavaş sürdüm bilerek, büyük ihtimalle oda işteydi ve eve gitmesi zamanını alacaktı. Biraz oyalandıktan sonra evinin önüne geldim, arabası kapıda olduğu için rahatladım. Arabamı yanına park edip son bir kez kendime baktım. Güzel sayılırdım, yani makyajımı tazelememe gerek yoktu yoksa Bella beğenir mi falan diye bakmadım aynaya - kimi kandırıyorsam - arabadan inip kapıyı çaldım. Bir dakika sonra kapı açıldı ve gülümseyerek bana " Hoşgeldin " dedi. Bende gülümseyerek içeri geçtim. Üstünde hâlâ iş kıyafetleri vardı demekki yeni gelmişti, montumu alıp astı ve " Bu taraftan " diyerek yukarıyı gösterdi. Birlikte yukarı çıktığımızda sağdaki odayı gösterip " Sen içeri geç, bende üstümü değişip geleyim. Tabi sende rahat bir şeyler istersen verebilirim?" , " Yok hayır teşekkür ederim. Yani benim rahatlamaya değil de söyleyeceklerini duymaya ihtiyacım var daha çok. " , " Peki bekle birazdan geliyorum " deyip odasına gitti. Bende gösterdiği yere girdim. Ev biraz küçüktü, ama iki kişi için idealdi. Yani Bella için idealdi. Girdiğim oda da küçük olmasına rağmen çok güzeldi ve insanin içini huzurla dolduracak güzellikte döşenmişti. Ben biraz daha odayı inceledikten sonra Bella geldi. Gülümseyip ortamıza bir kişi daha sığacak şekilde uzağıma oturdu. " Eee " dedim sessizliği bozarak " alacağım cevap ne? " o güzel yüzü düşünceli bir hâl aldı. Biraz söyleyeceklerini kafasında toparlayıp ağzını açtı " Aslında cevap bende değil, annemde. Burada bir arkadaşı var, sanırım onu peşime takmış ve seninle görüştüğümüzü anlamış. Bana kızıp bağırdı biliyor musun pişkin pişkin? Ben hiç bir şey söylemedim ama. Yüz yüze olmak istedim. Senide bu yüzden çağırdım, annem geldiğinde saklanıp konuşacaklarımızı duy istedim. Birde yanımda ol istedim " son cümlesini kısık sesle söylese de duymuştum. " Annem yaklaşık iki buçuk saate burada olur. " anladım der gibi kafamı salladım. " Peki seni erken çağırdım diye bana kızdın mı Elisa ? " gülümsedim " Hayır kızmadım, ama şey " , " Ney ? " , " Ben çok açım " hoşuna gittiğini belli eden sıcacık bir gülümseme yolladı bana " Peki o zaman sana yemek yapayım " deyip ayağa kalktı. Ama ben hızlı davrandım ve kolundan tutup geri oturmasını sağladım. Tam yanıma oturmuştu bu sefer, burun burunaydık. " Pi-pizza söyleyelim şimdi yorgunsun daha fazla yorulma " dedim. O ise dudaklarıma bakıyordu. " Her şey masum bir pizzayla başlamıştı zaten dimi ? " deyip gözlerime baktı. Restoranda ilk karşılaştığımız günü kast ediyordu büyük ihtimalle " Hayır " dudaklarına baktım " Benim için her şey masum bir gülüşle başladı " bunun üzerine o hayran olduğum gülümsemesini yerleştirdi dudaklarına. Kendime karşı koymak istemeyip dudaklarına yaklaştım, oda bunu bekliyormuş gibi gözlerini kapattı. Tam dudaklarımızı birleştirecektim ki telefonu çalmaya başladı. Toparlanıp kendimi geri çektim oda kapının oradaki telefonunu alıp açtı " Efendim Amber " sesini duyduğumda sinirlerim tepeme sıçradı. Telefonla birlikte odasına gittiği için söylediklerini duyamıyordum ve bu daha çok sinirimi bozuyordu. Aslında bu benim suçumda sayılırdı. Yani sonuçta Bella her şeye rağmen bana gelmişti ve ben onu Amber'in kollarına geri verdim. Benim aptallığım da olabilirdi yani. Ben sinir küpüne dönmüşken Bella geldi " Iıı şey bebeğiniz hastaneden gelmişte. Amber'da beni size bebeği görmeye çağırıyor ama annemin geleceğini müsait olmadığımı söyledim gitmiyorum bi yere " Açıklama yapması hoşuma gitsede istifimi bozmadım " Tamam özelinizi anlatmana gerek yok " göz devirdiğini gördüm bana. Ama takmadım " Mantarsız söylüyorum sana " diyerek konuyu değiştirdi. " Evet mantarsız " dedim. Telefonuyla aşağı indi. Hayır yani telefonunumu karıştırıcaz tamam belki ama çok değil. Yaklaşık beş dakika sonra elinde bir kaç minik tabakla yanıma geldi. Ortada bulunan büyük sehbayı bize doğru çekti. Elindekileri de sehbaya koymuştu. " Sadece pizza değil bunları yeriz diye düşündüm " açıklamasını yaptıktan sonra " Kola mı içersin yoksa başka bir şey mi? " diye sordu. " Kola içerim. Ayrıca şuraya oturur musun artık yorulmana gerek yok pizzayla doyacağımı ikimizde biliyoruz " gözlerini büyüttü önce böyle bir çıkış beklemiyodu ama " Peki " diyerek oturdu. Birazsonra pizza gelmişti. O kadar çok acıkmışım ki hızlı hızlı yediğimden Bella çok şaşırmıştı. Sonunda yemeklerimiz bittiğinde kutuları çöpe attı sehpayı temizledi ve montumla çantamı odasına sakladı. Minderleri alıp karşıda ki koltuğun arkasındaki boşluğa koydu. Ve kısacık sürede oturanın rahat edebileceği bir yer yaptı. " Biz annemle bu odada konuşucaz. Sende buraya saklan, hem rahat edersin ? " , " Tamam olur, kapı çalınca geçerim oraya ama annen burada kalmayacak mı? " , " Büyük bir kavga olacağını hissediyorum Elisa ne burada kalması? Arkadaşında kalır eminim ki " anladım der gibi kafamı salladım bu sırada da zil çaldı. Annesi gelmişti, ben yerime geçtim, Bella'da kapıyı açtı. Yavaş yavaş sesler gelmeye başladı. Annesi Bella'ya bağırıyordu " Bella sana inanamıyorum gerçekten inanamıyorum o kadınla nasıl görüşürsün? O kadın... " Bella annesinin sözünü kesip bağırdı " Anne yeter! Gerçekten yeter. Bu kadar pişkin olman beni delirtiyor. Karşında çocuk falan mı var zannediyosun sen ? Öğrenmiycem mi sandın anne ? Aptal olduğumu mu sandın ? " annesinin yüzünü görmüyordum ama şaşırdığına emindim. " Ne-ne biçim konuşuyosun sen benimle ne diyosun sen ? " , " Her şeyi öğrendim anne. Neden ya neden ? Neden bana bu kadar büyük bir yalan söyledin? Neden yıllarımı kaybetmeme neden oldun anne? Birde karşıma geçip bana bağırıyorsun. 26 yaşındayım ben, çocuk değilim yani " başta bağırarak başladığı cümlelerini sonuna doğru alcaltmıştı " Ben neden bahsettiğini... " Bella sözünü yine bağırarak kesti " Sakın anne! Sakın inkar etmeye kalkmaya. Sadece bana nedenini anlat, anlat ki haklılık payın olsun " , " Peki " dedi annesi ve benim arkasına saklandığım koltuğa oturdu. " Bella ben senin annenim. Kabullenmeye çalıştım başta tamam dedim ne olursa olsun o benim kızım dedim ama sonra kabullenemedim. Benimle tanıştırdığın ilk kızı hatırlıyor musun ? Onu gördüğüm gün anladım senin düzelmen gerektiğini. İnanıyordum da düzeleceğine. Taki o kıza bakışlarını görene kadar. " derin bir nefes aldı annesi " Elisa'ya nasıl bakıyordun biliyor musun ? Tıpkı babana baktığım gibi. Bella o Elisa Walker. Zengin genç güzel bir kadın. Sen ise normal bir ailenin kızısın. Seni üzecekti Bella, seni bırakacaktı. Belki aldatacaktı, sonrada bir adamla evlenip mutlu olacaktı, sen ise ortada kalacaktın. " annesinin sözleri beni sinirlendirmeye başlamıştı. Ne demek aldatırdı ya? Ben onun öldüğünü sandığımda bile başkasını düşünmemişken. " Anne Elisa öyle biri değil " , " Nereden biliyorsun? Ya da nereden bilebilirdim ? Sonradan üzüleceğine başta üzül, hatta için kinle dolsun istedim. Belki kadınlara olan güvenini kaybettiğinde normal kızlar gibi erkeklerle ilgilenirsin diye düşündüm. Sen ise onun peşini bırakmadın " , " Anne " dedi burnunu çekerek " Anne ben ilk kez aşık olmuştum " , " Geçer sanmıştım Bella. Düzelirsin sandım " , " Anne ben hasta değilim! Hasta insanlar düzelir, iyileşir. Ben sadece eşcinselim. Ve ben senin yüzünden aşık olduğum kadını kaybettim " bu sefer ağladığından emindim. " Bella kızım " annesinin sesi önümdeki koltuktan gelmiyordu sanırım Bella'nın yanına gitmişti " Anne lütfen gider misin ? Yalnız kalmak istiyorum " sert bir şekilde söylemişti " Ama Bella " , " Anne lütfen " sonra biraz sessizlik oldu sadece Bella'nın hıçkırığını duydum. Kapı sesini duyduktan sonra saklandığım yerden çıktım. Bella koltuğa oturmak yerine yere oturmuş bacaklarını kendine çekmiş ve sırtını koltuga dayamış ağlıyordu. Yanına gidip dizlerimin üstüne çöktüm. Sol elimi sağ yanağına koyup gözyaşlarını sildim. Gözlerime baktı ama hâlâ ağlamaya devam ediyordu. " Özür dilerim " dedi fısıltıyla " Seni anneme inanıp bıraktığım için özür dilerim " elini tuttum. Gözlerinin derinine baktım " Bella, tekrar biz olalım mı ? " söylediğimi anlamaya çalıştı önce sonra araladı dudaklarını " Elisa kendini kanıtlamana gerek yok. Annemin anlattığı gibi biri olmadığını biliyorum... " konuşmaya devam ederken dudaklarına yapışıp onu susturdum. Küçük masum bir öpücükten sonra kafamı biraz çekip gözlerinin içine baktım " Kendimi kanıtlamaya çalıştığım falan yok. Ben sadece artık dayanamıyorum. Ben sadece seni istiyorum. . . "
Hayatım boyunca yazıp yazabileceğim en uzun bölüm oldu sanırım. . Geri sayım başlasın o zaman, son 4 bölüm ;) Beğendiyseniz o küçük yıldıza basmaya lütfen üşenmeyin :) Olumlu veya olumsuz tüm yorumlar benim için çok değerli :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onunla aşk başka ( girlxgirl )
Teen FictionBen - Elisa Walker - ve siz benim Dünyama hoşgeldiniz