27

7.3K 290 27
                                    

- Bella'nın ağzından -

Elisa bizi Amber'la öpüşürken yakaladığında suratı bembeyaz olmuştu. Benimde istediğim buydu zaten ama neden vicdan azabı çekip Elisa'nın yüzü bembeyaz olduğu için onu merak ediyorum? Aslında ben öpmedim Amber'ı o beni öptü. Bir anda oldu minikti zaten ve o anda Elisa yakaladı. . Elisa'ya o kadar odaklıyım ki bazen işe bile aklımı veremiyorum. Hayatımdaki tek şey, tek kişi o sanki. Ondan alacağım intikam bile tek amacım, yani her şey yine ona çıkıyor. Amber beni Emily'nin düğününe davet ettiğinde gidip gitmemekte kararsızdım, yinede kabul ettim. Aklıma eskiler geldi, Emily büyük aşkına kavuşuyordu. Biz Elisa'yla hâlâ birlikte olsaydık ben bu kadar beklemezdim, yıllar önce teklifimi etmiştim. Sahi ben ne olucam? Elisa beni terk etti diyorum bir daha olamayız diyorum tamam ama ne yapicam o zaman? Ondan başkasını sevmek istemiyorum, aşk desen zaten ondan başkasına olamam. Peki ya Amber? Daha da aşık etmeli miyim onu kendime, ya da sevdirmeli miyim bu kadar vicdansız biri miyim ki ben... Telefonuma mesaj geldiğinde sonunda ki " Elisa Walker " benim olduğum yerde donup kalmama sebep oldu, buluşmak istiyordu. Anında kabul ettim çünki sıkılmıştım yüzleşememekten, belki de biraz özlemiştim bilmiyorum. İş çıkışı olmasını teklif ettim çünkü daha fazla patronlarımın gözüne batmamam lazımdı. . Buluşma yerine geldiğimde o çoktan gelmişti. Kalp atışlarım hızlansa da kendime engel olmalıydım ve oldum da. Kin dolu bakışlarımı büründüm karşısında. Ama bir şey vardı, kafamı karıştırıyordu Elisa sözleriyle. Birini terk eden insan bunu bilmemezlikten gelir mi ? Ya da bu kadar rahat olabilir mi? Sözlerime bu kadar şaşırması benide şaşırtsa da vazgeçilmedim intikamımdan, Amber'la mutluluğumu uzaktan izleyeceksin dedim ona. Kabul etti, hatta Amber'i üzmememi istedi, bir an vicdanım yine harekete geçti kafamı önüme eğdiğimde Elisa yanımdan geçip hoşçakal derken kalbimden bir parça koptu sanki. Dayanamadım sinirimi arabadan çıkardım, ayağımı ağrıtmam da cabası oldu ama... Ofis dışındaki işlerimi halledip o günlük işe tekrar dönmemsye karar verdiğim sırada bir şey gördüm. Gözlerimin bana oyun oynadığını düşünürken gerçek olduğunu fark ettim. Bu David'di yanında ki elini tutanda Elisa. Gözlerimin dolusunu umursamadım, gitmek istesem de ayaklarım gitmedi zaten fark edilmiştim de. Barışmış mıydı bunlar, Elisa bu kadar aptal olabilir miydi? Derken David'in " Merhaba " sıyla şaşırdım. Ama karşılık da verdim, bu sefer de Elisa şaşırdı. Nasıl bir ruh hali içindeydim bilmiyorum ama Elisa'ya sarılmak istedim ve yaptım, hasret kaldığım kokusunu içime çektim. Barışmadıklarını öğrenmem ise keyfimi yerine getirdi. Kıskanmış mıydım? Hayır, belki biraz, tamam kıskandım! Ama Elisa bunu bilmiyor. Hele bu herif Elisa'yı evine çağırdığında öldürebilirdim onu. Benide çağırınca ayrı bir şok geçirdim. Elisa beni meşgul etmemeyi teklif edince onu da öldürmek istedim... O eve gidip bebeğin durumunu öğrenene kadar David'e her an saldıracak moddaydım. Ama o bebekte bir şey vardı, beni kendine çekiyordu, bunu odaya girer girmez anladım. İnatla ağlayan bebek Elisa'nın boynunu bekledi susmak için sanki, orada kim huzur bulmaz ki zaten? David'i yakışıklı buluyormuşmuş sinir. Bebeğin altını ustaca değiştirmesi beni şaşırtmıştı. Hele ki yeğeninin adının Bella olduğunu öğrendimde yine bir şok yaşadım. Dergiler de çocuğun da fotoğrafları oluyordu bazen ama ismine hiç bakmadım hiç ilgilenmedim. Elisa bebekle kendi bebeği gibi ilgileniyordu. Dayanamadım söyledim beni terk etmeseydi bebeğimiz olabileceğini. Karşılığını kahkahayla aldım oda ayrı tabiki... Ertesi gün Amber beni evlerine davet ettiğinde kabul ettim. Hem Bella'yı merak ediyordum hemde kendime itiraf edemesemde Elisa'yı özledim. Evlerine gittiğimde Amber'la sarılıp Bella'nın odasına çıktık. Halasıyla oyun oynuyordu, bu kadın mükemmel bir anne olacak... Biz Bella'yla oyun oynarken Amber bizi izliyordu, Elisa neden gitmişti ki odadan ? Derken Amber'in telefonunun çalıp gitmek zorunda kalması işime geldi. Hem Bella'yla çok daha rahat oynardık hemde belki Elisa'da bize katılırdı. Öyle de oldu zaten, Elisa ben ve Bella iyi bir oyun arkadaşı olsakta gitmem gerekiyordu. Elisa beni kapıdan geçirecekken kendime hakim olamadım, ona yaklaştım hatta dudaklarını arzuladığımı fazlasıyla belli ettim. Çok geçmeden dudaklarımızı birleştirdi zaten. Ah orda o an ölmek istedim. Ellerim belindeyken teninin sıcaklığına ne kadar hasret kaldığımı fark ettim. Dudaklarının yumuşaklığına, Amber'in dudakları dudaklarıma değdiği için kendime lanet ettim. Ama bu huzur fazla sürmedi, hataydı dedim ama değildi. Belkide hayatımda yaptığım en doğru şeydi onunla tekrar öpüşmem. Kapidan çıkarken gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı zaten. Arabaya bindiğimde ise kendime hiç engel olmadım. Eve gittiğimde de devam ettim kaybolan yıllarımıza... Sabah uyandığımda bugün düğün olduğunu hatırladım. Gitmesem mi acaba derken içimde Emily'i görme isteği oluştu, her ne kadar kısa da sürse arkadaştık. Ama içimde tuhaf bir histe yok değildi. Bugün farklı bir şey olacakmış gibiydi... Düğün alanına geçtiğimde gözlerim Amber'i aradı ama benden önce o beni bulmuştu. Biraz sohbetten sonra ise Elisa'yı fark ettim. O kadar güzeldi ki süzmeden edemedim. Tabi yanında David olmasaydı daha iyi olurdu ama neyse onunla da selamlaştık. Kendimi saklama isteğim yüzünden kuytularda olmayı seçtim. Amber'da yanıma bazen geliyordu, hatta neredeyse hep yanımdaydı. Benim gözlerim ise hep Elisa'daydı. Her hareketini inceliyordum. Bir an gözlerimi ondan ayırdım. Tekrar baktığım da ise orada yoktu. Biraz daha bakındım ama hâlâ yoktu. İçeridedir birazdan gelir diye düşündüm. Amber'da içeri gidip geleceğini söyleyip yanımdan ayrılınca Emily'i tebrik etmek istedim. Oturduğum yerden kalkıp onun ve George'nin yanına gittim. Gülümseyerek yanlarına gittim fakat hiç beklemediğim bir tepkiyle karşılaştım. " Merhaba Emily " dedim ama Emily bana çok tuhaf bakıyordu. Destek arar gibi elini hafifçe kaldırdığında George elini tuttu. Neden Elisa'nın beni ilk gördüğünde ki tepkilerine benzer bir tepki verdi ki diye düşünürken Emily zorlukla konuştu. " Sen ama sen " hiç bir şey anlamıyordum " Ne ben? " dediğimde devam etti " Ama sen ölmüştün..."

Onunla aşk başka  ( girlxgirl )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin