BÖLÜM 11 - (Mahkumun Sırrı)

2.7K 294 20
                                    

FISILTI

''Lütfen beni bırakma Ametist,'' dedi Topaz yalvarırcasına. Neredeyse on saniye boyunca gözlerimi ayırmadan ona baktım, nutkum tutulmuştu ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Gücüm giderek tükenirken gözlerimi kapatıp direnmeye başladım. Topazın elini bırakmaya karar verdiğim anda onun yüzünde öfkeyle karışık bir ciddiyet yer almıştı.

''Lütfen,'' dedi Topaz yalvararak. Oysaki ben gerekli olan yardımı ve yardımcıyı çoktan çağırmıştım. Topazın elini isteyerek bıraktım, başka çarem yoktu, halatın ucundaki insanları daha fazla taşıyamazdım. Onların toz bulutu içerisine düşerken attıkları çığlıkları duydukça boğazımda sanki kocaman bir yumru varmış gibi hissediyordum. Kendimi sakinleştirmeye çalışarak fısıldadım, ''Lütfen,'' dedim. ''Lütfen ölmemiş olun.'' Ancak bu ne kadar mümkündü bilmiyordum.

''Ametist, ne yaptın sen?'' derken Olivin bana boğazı yırtılana kadar bağırmıştı. Sorduğu soruya konsantre olmaya çalıştım ama başaramadım. Yukarı baktığımda Olivin beni öldürmek istercesine bekliyordu. ''Onları öldürdün, hem de isteyerek.'' Diye tekrar bağırdı. Ona aldırış etmeden tekrar aşağıdaki toz bulutuna baktım. Derin derin düşündükten sonra,

''Hayır, bekle. Biliyorum, ne yaptığımı biliyorum Olivin. '' diyebildim en sonunda. Umudumun tükenmeye başladığı anda çift başlı gardiyan: Saga, Topaz, Hematit, Menes ve Debbie'yi sırtında taşıyarak toz bulutu içerisinden çıkıvermişti.

''Sonunda,'' dedim rahatlamış bir şekilde. Hayatımın en zor zamanlarından birini yaşamıştım aslında.

Gardiyan o kadar hızlı uçuyordu ki Debbie keyifle bağırıyordu bu kez. Onlar buz dağına doğru uçarken Olivin sordu. ''Ama nasıl? Nasıl olurda bunu bilebilirsin?''

''Bilmiyorum ama beni bir şekilde duydu.'' Diye itiraz ettim. Gözlerimi kapattığımda bizim tek kurtuluşumuzun Gardiyan olduğunu biliyordum ve içimden yalvarırcasına onu çağırmıştım. Ve o gelmişti, buradaydı. ''Bazen ne yaptığını anlamak çok güç,'' dedi Olivin yüzündeki şaşkınlığı gizlemeye çalışsa da başarılı olamamıştı. Bir şey söylemedim. Çünkü sol kolum hala kanıyordu ve canım çok yanıyordu. Gözlerimi ara sıra kapatıp acımı sindirmeye çalışıyordum. Olivin zirveye tırmanmaya devam etti ve beni de yukarıya doğru çekti. Sonunda Buz dağına varmıştık. Tabi bizden önce gelenlerde vardı. Menes Gardiyana yaslanmış bir şekilde ukala bir tavırla sordu. ''Nerede kaldınız tatlım? Sizi beklerken ağaç olduk,'' ardından gülümsedi ve göz kırptı.

Hepsi hazır bir şekilde Olivin ve beni bekliyordu. Gardiyanın yanına gidip kafamı iki başlı kurtarıcıya yasladım. ''Teşekkür ederim.'' Dedim fısıldayarak. Sadece derin nefes aldılar. ''Biran için bizi gerçekten öldürmek istediğine inandım,'' dedi Topaz. ''Saçmalama!'' diyerek onu tersledim.

''Bunu asla yapmam, yapamam. Biliyorsun.'' Topaz daha fazla konuşmadı.

Sevdiğim insanları kasıtlı bir şekilde ölüme sürüklediğimi düşünmek gerçekten berbat bir duyguydu. Sebebi ne olursa olsun böyle bir şeyin olmasını istemiyordum. Buz dağında nereden geldiğini bilmediğim fısıltılar soğuk rüzgar eşliğinde kulaklarıma ulaşırken tedirgindim.

'' Neden canın yandığı halde direnmeye devam ediyorsun? Haddinden fazla umursamaz olmaya başlamadın mı? Bana yaklaş da yaranı sarayım,'' dedi Olivin birden bire. O sırada çoktan pelerininden bir parça koparıp bana doğru gelmişti. Ne söyleyeceğimi bilemeyerek bez parçasını sol koluma sarışını izledim. Olivin bez parçasına son düğümü atarken acıyla inledim. ''Üzgünüm, canını yakmak istemezdim ancak bunu yapmak zorundayım. Kolun iyileşecek, '' dedi. Gerçekten üzgün olduğunun farkındaydım bu yüzden onu yargılamayı bile aklımdan geçirmedim. Hem acı çekmeden hiçbir yaramın iyileşmeyeceğini biliyordum artık. ''Sorun değil, '' dedim umursamayarak. Olivin neşeyle gülümsediğinde dudaklarının arasından dişsiz olan damağı görünmüştü. Olivinin yüzüne daha dikkatli baktım ve fark ettim ki onun yüzü diğer cinsiyetsizlerin yüzüne kıyasla daha güzel ve pürüzsüzdü. Cildi daha diri ve parlak görünüyordu. Menesin aniden heyecan ile yükselen sesi ile birlikte dikkatim dağılmıştı. '' Sanırım panik olmalıyız. Tanrım! Şuna bak.'' Dedi Menes. Bir anda gözlerimi Olivindan ayırıp buz dağında gezindirmeye başladım ve Menesin haklı olabileceğine karar verdim. '' Aman Tanrım!'' dedi Saga tıpkı Topaz gibi şaşkınlıkla.

CİNSİYETSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin