25

6.8K 495 23
                                        

- Merhaba Dağhan.

- Merhaba  Jacklin, derken sersem gibiydi. Bomboş yolda daha fazla gidemedi. Arabayı kenara çekti kelimelerine devam etmeden önce. Bir yıldan fazla olmuştu sesini duymayalı.

- Şaşırttım değil mi seni?

- Yani, evet... Şaşırdım... "Kahretsin" kelimesi ağzından dökülüvermişti birden. O an dua etti karşısındaki insanın Türkçe bilmemesine.

- Kızdın...

- Nereden çıkardın, kızmadım.

- Ne zaman sinirlensen Türkçe bir şeyler mırıldanırdın eskiden.

- Jacklin, sana sadece şaşırdım dedim.

- Tamam, uzatmayalım... Nasılsın?

- İyiyim, sen nasılsın.

- İyiyim, sadece sesini duymak istedim.

- Bir yılı geçkin zaman oldu. Neden şimdi?

- Nişanlımla Türklerle ortak yapılacak bir proje için İstanbul'dayız.

- Beni bunu söylemek için mi aradın?

- Sadece sesini duymak istedim. Senin topraklarındayım, hep burada kalabilirdim, senin yanında, seninle...

- Yeter Jacklin! Sus lütfen...

- Sustum zaten. Sen gittin ve ben sadece sustum...

- Amacın ne anlamıyorum? Seni anlamıyorum Jacklin?

- Bütün amaçlarım seninle tükendi. Büyüklerimizin onay verdiği bir mantık evliliği yapacağım. İki aile bizimle beraber güçlerini birleştiriyorlar.

- Mutlu olmanı diliyorum.

- Sana mutlu olmadığımı anlatıyorum, farkında değil misin?

- Ne yapmamı bekliyorsun Jacklin?

- Ben senden hiç bir şey beklemedim ki...

- O zaman neden şimdi. Tam hayatımı yoluna koyacakken neden?

- Dedim ya sesini duymak istedim. Çok özledim seni. Belki seni görebilirim...

- Hayır!

- Bu kadar katı olma lütfen. Gidiyorum derken benim fikrimi bile sormadın. Nasıl olacağımı hiç düşündün mü? Hiç savaş vermedin benim için?

-Jacklin...

- Savaşmaya değmiyor muydum?

- Bu sorular, bu konuşma çok gereksiz. Çok geç...

- Evet çok geç...

- Umarım mutlu olursun.

- Sende.

- Kendine iyi bak...

- Dağhan.

- Efendim...

- Ben... durdu. İkisiyle beraber zamanda durdu. Fransa'da yarım kalan konuşma tamamlanmıştı sanki: "Sende kendine iyi bak..."

Elinde telefon öylece kaldı Dağhan. Yan koltuğa fırlattı telefonu. Dışarı çıktı, sertçe kapattı tek eliyle kapıyı. Eliyle saçlarını geriye sıvazlarken sağ ayağı ile arabanın tekerleğine vurdu. "Neden" diye sordu seslice... Neden tam içi kıpır kıpırken aramıştı Jacklin? Her şeyin üstünü örteli çok olmuştu. Savaş vermemişti. Yaşanmıştı ve bitmişti. Her şeye o gözle bakmak istemişti Dağhan. Kendinde de Jacklin'de de kapanmayacak yaralar bırakmamıştı. Yaşananlar bir gençlik heyecanından ibaretti. "Evleniyormuş" diye geçirdi içinden. Tüm samimiyetiyle mutlu olmasını arzuladı. İlk kez canını yaktığını fark etti birinin. "Ah anne!" dedi kendinin bile zor duyacağı bir sesle. Yiğit'i düşündü. "Bu sefer annene yenilme" sözleri kulaklarında çınladı. Bu sefer savaşmalı mıydı? Savaşacak bir şey var mıydı? Kafasının içi sorularla doluydu.

Ufuktaki UmutlarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin