30

7.4K 429 24
                                        

Banaz'da uykusuz bir gecenin sabahında Güldem Dağhan'ı göle bakan camın önünde bulmuştu. Sessizce baktı kapıdan. Yiğit'in evinde kaldıkları gecenin sabahını düşündü yüzünde beliren tebessümle. Hemen ardından dün yaşadıklarını, gelen bayanı gözünün önüne getirdi yüzündeki gülümsemeyi düşürerek. Daha hayatta yolun çok başındaydı biliyordu. Ama gençliğinin en güzel yıllarında erkeklerin hep kötü yüzleri ile karşılaşmıştı. Teoman'ın bir gece içkiliyken saldırışı, Serdar'ın onu tuzağa düşürmek için yaptığı planları düşündü. Dağhan'ı düşündü sonra. İlk tanışmalarındaki sert halini, onu Banaz'a getirirken yaptığı dik konuşmaları, daha sonra gözlerine bakarken söylediklerini. Bazen oyuncağı elinden alınan çocuk kadar ürkek hallerini, bazen kararlı hareketlerini düşündü. Artık inkâr etmiyordu, kendi kendine söyleyebiliyordu. Eğer bu hissettiğinin adı aşksa, evet bu adama âşık olmuştu. Eğer sevdiğini bir çift gözden kıskanmaksa dün yaşadığı, deli gibi kıskanıyordu. Ve kaybetmekten korkmak şu an hissettikleriyse, gidip ardından sıkıca sarılmak ve hiç bırakma beni demek istemekse, çok korkuyordu...

Usulca yürüdü camın yanına. Dağhan geldiğini hissetmişti ama akşam ki konuşmadan sonra yüzüne bakıp bakmamakta tereddüt etmişti.

- Günaydın.

- Günaydın. Hazır mısın?

- Evet, hazırım. Çıkabiliriz.

- Tamam çıkalım o zaman.

- Sence uyandırmalı mıyız?

- Bence bu yaşlı ve huysuz kadınla gitmeden öpüp vedalaşmalısınız. Bursa'ya gider gitmezde arayıp merakta bırakmamalısınız, demişti kapıda kollarını kucaklamış iki gence gülümseyerek bakarak.

- Yenge, geldiğini duymamışız. Günaydın.

- Göle bakarken öyle bir dalıyorsunuz ki neredeyse birbirinizin bile farkında olmayacaksınız.

- Günaydın anneanne. Bizde çıkmadan seni uyandıralım diyorduk.

- Günaydın canım. Erkenden çıkmak istiyorsunuz biliyorum ama kahvaltı etmeden yola çıkmanıza izin vereceğimi düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz.

- Yolda bir şeyler yeriz yenge.

- Kahvaltı edilecek dedim konu kapandı küçük bey. On dakika sonra herkes sofrada olsun.

***

Geceyi uykusuz geçiren bir başkası daha vardı Uşak'ın başka bir yerinde. İclal... "Ben hiç unutmayacağım anne" cümlesi sabaha kadar kulaklarında çınlamıştı. Son zamanlarda kendini tanıyamaz olmuştu. Etrafındakilerden aldığı tepkilere bir anlam veremiyor, gün geçtikçe daha da asabi oluyordu. Gelen ayak sesleriyle düşüncelerinden sıyrılıp bakışlarını merdivenlere çevirdi. Yaren merdivenlerden inerken annesine bakmış, gözlerini üzerinde hissettiği anda mutfağa doğru dönerek yürümeye devam etmişti.

- Günaydın Yaren.

-  Günaydın, demiş ama durmak istememişti. Fakat annesinin seslenişiyle ona doğru dönmüştü,

- Yaren...

- Efendim.

- Biraz konuşabilir miyiz, Yaren sessizce yanına doğru yürüdü,

- Seni dinliyorum anne.

- Yaren bana bunu yapma.

- Sana ne yapıyorum anne. Etrafına bir baksana biz sana ne yapıyoruz.

- Ben, ben sadece...

Yaren: Görüyorsun ya anne sende biliyorsun sana karşı hiçbir hareketimizin olmadığını. İçinde sürekli kendinle savaşıyorsun, bazen yetmiyor bizi de o savaşın içine dâhil etmek istiyorsun. Dün... Yaşandı ve bitti anne. Keşke zamanı geriye sarabilmek mümkün olsa. Ama değil, üzgünüm. Şimdi müsadenle bir kahve içeceğim. Kötü bir geceydi ve biran önce kendime gelmek istiyorum.

Ufuktaki UmutlarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin