19

7.4K 521 14
                                    

18.Bölümü bitirip yeni bir sayfa açtığımda radyomda Kızıl Siyah Bulutlar adlı şarkı çalıyordu. Bende Güldem ile Ali Dağhan için özel birşeyler yazmak istedim okuyanlarım için. Hikaye yazarken belki çok doğru bir yazım tarzı değil ama o an bu şarkıyı dinlerken ikisi hakkındaki hissettiklerim ve düşüncelerimdi bunlar, sizlerle de paylaşmak istedim.Umarım beğenirsiniz arkadaşlar.

***

Arabanın içinde sessizce ilerliyorlardı. Aslında ikisi de az önce yapılan konuşmadan rahatsızdılar. Gün batıyordu. Yol ilerledikçe güneşi ardında bırakıyordu Dağhan ve Güldem kızıla dönüşen ufka bakıyordu. Hava serindi, bulutluydu bu akşam. Sanki bir yaz yağmurunu haber veriyordu ılık esen rüzgâr. Arabadaki sessizliği radyoyu açarak bozdu Dağhan. Usul usul geliyordu müziğin sesi. İçine işliyordu her bir sözü Güldem' in...

İçimde salkım saçak kızıl siyah bulutlar,

İçimde salkım saçak sevdadır bu dediğim,

İçimde salkım saçak kızıl siyah bulutlar

Aklımdan keskin bıçak ucunda kalbim ağlar

Kızıl siyah bulutlar sevdadır bu dediğim

Anlatsam anlamazlar sevdadır

"İlk defa birinin yanında bu kadar rahatım, neden?" diyordu Güldem kendi kendine. Ben ilk kez birine sitem ettim. Kırdım mı acaba? Günlerdir kırılan kalbim ilk kez başka birini kırıp kırmadığını mı düşünüyor? Bu ne şimdi? Güneş batıyor, ufkum kararıyor ve yine gece oluyor. Bugün kızıl siyah bulutlar var gökyüzünde. Ufuk ilk kez mavinin başka bir tonunda, kızarmışken de güzel görünüyor. Belki gece de güzeldir?

Ben mi tuttum güneşi doğmasın diye?

Doğmadıysa güneşim suçlu ben miyim yine?

Sonbahar yaprağıyım peşimde rüzgâr

Dinmiyor gözyaşlarım bomboş ufuklar

Kızıl siyah bulutlar sevdadır bu dediğim

Anlatsam anlamazlar boş ver

"İlk defa birinin yanında konuşurken kelimelerimi özenle seçiyorum" dedi Dağhan kendi kendine. İlk kez biri bana sitem ettiğinde önemsiyorum. Kırıldı mı acaba? Güneş doğarken sebep ben değildim ki... Doğarken belli değil miydi akşam batacağı sanki? Şimdi bu sitem neden? Yaz günü esen rüzgâr yağacak yağmurun bir habercisi biliyorum. Tıpkı dokunsam gözünden yağacak yağmurlar gibi. Dokunamıyorum ama biliyorum çok kırmış hayat seni. Kendin anlatacaksın, o günü bekliyorum. Ufkun bomboş olmasın istiyorum. Neden senin için bir şey istiyorum bilmiyorum. Anlatamıyorum, kendime bile söylemiyorum, boşver...

Anlatsam anlamazlar yürekleri karalar

Anlatsam anlamazlar alaca bulacalar

Ağlamaya mecalim yok

Bulutlar ağlasınlar

"Öylesine kırgın ki şu küçük yüreğim ve öylesine yorgunum ki" dedi Güldem. İçi doluydu, ağlamak istiyordu. Ne işim var burada, ben kimlerin yanındayım, anneanne dediğim kadın kim, yanında oturduğum, gördüğümde heyecanlandığım adam kim? Neden konuşurken sesim, dinlerken içim titriyor? Anne! Neden yoksun? Keşke yanımda olsan. Anlatsam sana içimdekileri. Heyecanlarımı, korkularımı, içimin titreyişlerini paylaşabilsem seninle. Artık ağlamaya bile mecalim yok anne. Bulutlar ağlasın...

Kızıl siyah bulutlar sevdadır bu dediğim

Aklımdan keskin bıçak sevdadır

Kızıl siyah bulutlar sevdadır bu dediğim

Anlatsam anlamazlar boşver

Şarkı bittiğinde radyodaki spikerin sesiyle birlikte Ali Dağhan bir anda arabayı yolun kenarına çekerek durdu. İkisi de konuşmadan dışarıya bakıyorlardı. Sanki efsunlu bir hava vardı içeride, birisi konuşsa bozulacak, birşeyler uçup gidecekti. Nefes alış verişlerini hissediyorlardı birbirlerinin ama bakmaya korkuyorlardı. Dağhan hafifce içini çekti Güldem'e bakmaya korkarak, usulca başladı konuşmaya,

- Yağmur çiseliyor.

- Ilık bir rüzgâr vardı sabahtan beri. Belliydi yağacağı, dedi az önceki gerginliğinden eser yoktu sesinde Güldem'in.

- Hep önceden haber vermez geleceğini...

- Ansızın atıştırıverir...

- Ama bazen ufuktaki boşluğu kızıl siyah bulutlar doldurur.

- Kızıl siyah bulutlar...

- Güneş ile karışır önce...

- Sonra güneşi saklar ardına...

- Yağmurla beraber gece başlar...

- Geceler de güzeldir...

- Yıldızlardan tutacak dileklerin varsa...

- Dilek tutacak umutların varsa...

Güldem'e doğru çevirdiğinde bakışlarını onu da kendine bakarken buldu Dağhan. Bakışları kenetlendi bir anda. Kimdi bu güzellik, kader dedikleri bu muydu acaba? Gözlerine baktı, masmavi ışıldayan gözlerine... İlk gördüğü bal rengi gözler geldi zihnine... "Yine de aynı masumlukta" dedi iç sesi... Kendisi de inanamıyordu yaşadıklarına ama şu an aklından geçirdiklerini söylemeliydi. Gözlerini ayırmadan gözlerinden devam etti sözlerine,

- Artık benim de umutlarım var...

-Geceleri yıldızlardan tutacak dileklerim var, dedi Güldem içindeki kıpırtıyı sesine yansıtarak. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu küçücük yüreğinde. Bu... Bu başka türlü bir heyecandı... Adının ne olduğunu bilmediği, tarifini edemeyeceği, çok farklı bir şeydi... Korkuyordu, hayatta ilk kez bu kadar çok korkuyordu ama içindekileri söylemekten de kendini alamıyordu. Ayıramadı gözlerini Dağhan'ın gözlerinden sözleri bitince. Söyleyeceklerini bekledi sessizce,

- Düşüncesizlik ettim özür dilerim...

- Sitem etmek için sebebim yoktu. Gelirken bunların olacağını biliyordum. Ben özür dilerim.

- Çok yakışıyor, dedi yüzünde kocaman bir gülümsemeyle. Aynı anda Güldem'in yüzünde oluştu masumiyetini kanıtlayan hafif bir gülümseme. Utangaçlığına , şaşkınlığını ekleyerek sordu,

- Ne?

- Gülümsemek...


Ufuktaki UmutlarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin