En güzel deniz:
Henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk:
Henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz:
Henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
Henüz söylememiş olduğum sözdür...
Nazım Hikmet Ran
"Evet..." dedi titreyen sesi ile Güldem. Gözlerini hiç ayırmadı geçmişinden. Hâlbuki nasılda silmişti tüm kötü anılarını hafızasından. Teyzesini, Teoman'ı ve onlarla geçirdiği kötü tüm anları yok saymıştı. Şimdi, tam da en mutlu olduğu zamanda geçmişten gelen bu rüzgârın anlamı ne olabilirdi? Kimdi Teoman Efeliler için?
"Siz Faruk oğlu Ali Dağhan Efeli, Güldem Soylu ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?" sorusuyla beraber zamana dönüp gözlerini Teoman'dan aldı Güldem. Bakışlarını Dağhan'a çevirdiğinde Dağhan'ın gözlerinde önce tedirginlik gördü ve aynı anda da bir gülümsemeyle beraber yok olup gidişini bu tedirginliğin. "Evet" dedi Dağhan üzerine basa basa. Hani o an tüm Uşak'a seslenebilirdi belki de... "Evet, seviyorum... Bir ömür boyu da seveceğim çılgınlar gibi..." diye haykırabilirdi. Belki Evren Dede bile duyardı sesini. Kim bilir belki de tüm sevenler?
Nikâh memuruyla beraber ayağa kalktıklarında salondaki herkeste hareketlendi. Güldem evlenme cüzdanını aldığında artık yepyeni bir hayat onu bekliyordu. Hiçbir şüpheye söz konusu olmayacak kadar çok seviyordu ve seviliyordu... Seviliyordu, bunu tüm kalbiyle hissediyordu. Dağhan'a döndü ışıl ışıl parlayan gözleriyle. Sevgiyle gülümsüyordu Dağhan duvağını açarken. Tüm salonun alkışları eşliğinde kaldırdı Güldem'in yüzünü örten tülü. Usulca bir öpücük bıraktı dudağının kenarına ve tüm kalabalığa aldırmadan fısıldadı kulağına;
- Çok korktum.
- Neden, dedi şaşkınca.
- Bir an vazgeçtin sandım.
- Senden vazgeçmek mi, dedi gülümseyerek. Devam etti sonra; Henüz ölmek için çok erken değil mi?
***
Herkesten önce yerine oturdu İclal. Faruk yanına oturan eşine baktı önce, sonra gülümseyen gözlerle kendilerine gelen evlatlarına çevirdi bakışlarını;
- Bize doğru geliyorlar, kalkmayacak mısın?
- Geldiklerinde kalkarım, dedi memnuniyetsiz bir ses tonuyla. Oğlunun mutluluğunu gördükçe kaygılarının yersiz olduğunu biliyor. Yine de istediğinin olmamış olmasından huzursuz oluyordu. Düşüncelerine daldığında oğlunun sesi ile irkildi;
- O kadar dalma İclal Sultan, tamam anladık düğün telaşesi seni çok yordu ama muhteşem bir tatil seni bekliyor, diyerek dikildi karşısına. Hızlı hareketlerle kalktı İclal yerinden. Dağhan konuşmasına fırsat vermeden devam etti; Elini öpeyim anne, diyerek uzandı annesinin eline. Usulca öptü, gülümseyerek baktı; Hayır dualarını esirgeme bizden olur mu?
- Umarım çok mutlu olursun. Bunun için her gün dua edeceğim oğlum, diyerek sarıldı oğluna. Birbirlerinden ayrıldıklarında Güldem'e çevirdi bakışlarını; Mutluluklar dilerim kızım, dedi elini öpmesi için uzatarak. Güldem kızım sözleriyle rahatladı biraz, elini öptü;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufuktaki Umutlarım
General FictionBu hikaye için çok şey yazabilirim aslında... Herşeyden öte benim ufkum açıldı bu hikayeyi yazarken... İlk hikayem, ilk gözağrım... GÜLDEM... Hayatın darbesi ile yıkılmış, rüzgarı ile oradan oraya savrulmuş, yüzü güzel ruhu güzel bir kız... ALİ DAĞH...