Gözüne uyku girmemişti gece boyu Yiğit'in. O kaçamak bir sebeple Banaz'a gidecekken Dağhan'ın daveti ile sevinçten ne yapacağını şaşırmıştı. Yaren için unutulmaz olsun istiyordu ilk gözlerine baktığı, aşkını ilk itiraf ettiği an. Dün saatlerce ona hediye aramış, en sonunda içine sinen bir şey bulabilmişti bugünün anısına. Akşam annesinin gelmesi ise büyük bir tesadüf olmuştu. Son bir senedir sadece Meliha Hanımla paylaşmıştı sırrını, ona içini dökebilmişti.Şimdi kahvaltı sofrasında, karşısında annesi, aklında Yaren, sadece çayını yudumluyordu. Annesinin sesi ile daldığı düşüncelerinden o ana dönebildi,
- Oğlum yesene.
- Yiyorum ya anne.
- Ben neden görmüyorum.
- Anne gece dinleniyordun rahatsız etmek istemedim. Bu akşam Feraye Hanım yemeğe davet etti. Torunu geldi ya, şerefine yemek verecekmiş.
- Gideriz oğlum. Bunun için mi gerildin? Sana ne zaman hayır dedim ki ben.
- Sağol anacım.
- Başka bir şey var sende. Anlatmayacak mısın?
- Yok anne sana öyle gelmiş.
- Yaren... Döndü mü?
- Döndü...
- Hala konuşmayı düşünmüyor musun? Bu aşkı ne kadar kendi başına yaşamaya devam edeceksin Yiğit?
- Anne...
- Efendim Yiğidim.
- Ben... Ben Yaren'le konuştum. Yani en azından denedim diyelim.
- Ohh... Çok şükür Allah'ım. Yiğit, yoksa ters bir tepki mi verdi Yaren?
- Aksine... En azından boş değil bana karşı, gözlerinde bunu görebildim.
- O zaman neden bu tedirginlik.
- Bilmiyorum. İçimde, tam şuramda bir sıkıntı var ki anne tarifi mümkün değil, dedi yumruğunu göğsüne koyarak.
- Dağhan değil mi?
- O benim çocukluk arkadaşım, kardeşim gibi. Ne diyeceğim karşısına dikilip. Askere giderken birbirimize emanet ettik ailelerimizi.
- O zamanlar küçüktü ama Yaren, geçen seneye kadar hiç böyle bir şey düşünmedin ki yavrum...
- Bilmiyorum anne. Nasıl anlatırım, anlatsamda anlar mı bilemiyorum?
- Seni anlayacak. Göreceksin, dedi elini oğlunun elinin üstüne koyarak.
***
Arabada Dağhan, Güldem'e etrafı tanıtıyordu. Banaz yeşilin her türlüsüne sahip bir ilçeydi. Sabahın erken saatlerinde konuşarak yolculuk yapıyorlardı. Güldem kendisine şaşırıyordu. Nasılda rahattı onun yanında. Sanki yıllardır tanıyorlardı birbirlerini. Kısa bir süre sonra şehre inmişlerdi. Uşak çok güzel bir yerdi. Şehrin girişinde büyük bir binaydı Efeli Holding. Arabayı kenara çeker çekmez kapısını açmak için birisi koşarak geldi. Dağhan eliyle işaret edince kapıya yakın bir yerde durdu.
- Birazdan içeride babamla beraber olacağız. Daha dikkatli olalım olur mu?
- Olur?
- Korkmuyorsun değil mi?
- Sen varken korkmuyorum.
- Ben her zaman olacağım, dedi gülümseyerek. Kapısını açar açmaz adamda Güldem'in kapısına yönelip açtı. Dağhan'a "Hoş geldiniz efendim, Faruk bey de az önce geldiler" dedi. Güldem herkesi şaşkınla izliyordu. Yaşadıkları inanılır şeyler değildi. Kendisini sihirli değnek değmiş külkedisi gibi hissediyordu. Acaba ne zaman saat dolacaktı ve ne zaman her şey eskiye dönecekti. Dağhan yanına geldi, belinden tutup, gülümseyerek;

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufuktaki Umutlarım
General FictionBu hikaye için çok şey yazabilirim aslında... Herşeyden öte benim ufkum açıldı bu hikayeyi yazarken... İlk hikayem, ilk gözağrım... GÜLDEM... Hayatın darbesi ile yıkılmış, rüzgarı ile oradan oraya savrulmuş, yüzü güzel ruhu güzel bir kız... ALİ DAĞH...