- Burada ayrılalım, dedi Yiğit.
- Hiç gitmek istemiyorum.
- Hiç gitmeni istemiyorum, dedi eliyle saçını geriye iterek; Ama gitmelisin. Evin önüne kadar gelirsem İclal teyze görebilir.
- Acaba bir gün rahat hareket edebilecek miyiz?
- Yarın Dağhan'la konuşacağım.
- Bende babama anlatacağım, dediğinde birbirlerine baktılar.
- Emin misin?
- Rüya bitiyor değil mi? dediğinde Yiğit elini tuttu sıkıca;
- Her şey çok güzel olacak, söz veriyorum.
- İki hafta kaldı dönmeme.
- İşte rüyadan o gün uyanacağız, dedi arkasına yaslanarak.
- İşte bunun için babamla konuşmalıyım. Gitmek istemiyorum, derken Yiğit ani bir hareketle dönüp parmağıyla susturdu Yaren'i,
- Şşşt... Bunu sakın söyleme bir daha, okulunu bitireceksin. Sanıyor musun hayatının gidiş yönünü bozduğumda mutlu olabilirim. Sen okulu bırakırsan annen ve baban bizi onaylarlar mı zannediyorsun?
- Okulu bitirince onaylarlar mı?
- En azından biz üstümüze düşeni yapalım olur mu prenses?
- Çok korkuyorum.
- Bahar gözlüm... Ne olursa olsun, ne yaşanılırsa yaşansın seni hep seveceğim...
***
Yemeklerini bitirmiş olmalarına rağmen saatlerdir şelalenin karşısındaki masada oturuyorlardı. Bir ara Güldem elleri ile kollarını ovuşturdu. Dağhan ayağa kalktı, üzerindeki hırkayı çıkarıp Güldem'in omuzlarına bıraktı. Güldem başını kaldırdı Dağhan'a baktı gülümseyerek,
- Sen üşüyeceksin.
- Sen bana böyle bakarsan üşümem, dedi yanına oturarak.
- Sence Feraye hanıma gerçeği söylemeli miyiz?
- Neden?
- Bilmem, ona yalan söylemekten hoşlanmıyorum.
- Bende hoşlanmıyorum ama yapabileceğim bir şey yok. Feraye gelseydi yalan söylemek zorunda kalmayacaktım. Hoş bazen gelmediğine şükrediyorum. Bu sayede seni tanıdım.
- Elbet bir gün her şey ortaya çıkacak.
- Her şey ortaya çıktığı zaman yeni bir hayat başlayacak bize.
- Annen asla istemez beni. O kızı bile istemedikten sonra.
- Güldem lütfen Jacklin konusunu çıkart aklından oldu mu? Hem sen neden kendini küçümsüyorsun bakalım. O kadar güzelsin ki annemin seni istememesi gibi bir şey söz konusu olamaz.
- Aileme hiç bu kadar ihtiyaç duymamıştım. Keşke yaşıyor olsalardı. Benim kendi ayaklarımın üzerinde durabilmem lazım.
- Annen ve baban çok tatlı bir kız yetiştirmiş. Onların yerini tutamam biliyorum ama seni öyle çok seviyorum ki ihtiyaç duyduğun her an yanında benim olduğumu düşünmen yeterli. Hem artık Efeli Holding'de bizimle birliktesin. Yakında kimseye ihtiyacın olmayacak.
- Sana çok ihtiyacım var, dediğinde Dağhan Güldem'in başını göğsüne yasladı, saçlarını okşayarak konuşmasını sürdürdü,
- Ben hep yanında olacağım.
***
"Geç kaldın." dedi Faruk merdivenlerden çıkarken Yaren'e. Karanlıkta oturan babasını görmemişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufuktaki Umutlarım
Ficción GeneralBu hikaye için çok şey yazabilirim aslında... Herşeyden öte benim ufkum açıldı bu hikayeyi yazarken... İlk hikayem, ilk gözağrım... GÜLDEM... Hayatın darbesi ile yıkılmış, rüzgarı ile oradan oraya savrulmuş, yüzü güzel ruhu güzel bir kız... ALİ DAĞH...