Yol boyunca arabada sessizlik hâkimdi. Dağhan arabayı kullanırken bir an önce akşamın olmasını diliyor, Güldem ile geçireceği saatlerin bir an önce gelmesini istiyordu. Yiğit ise küçüğünü bırakıp dönerken kendinle hesaplaşıyordu. Gözlerinde gördükleri yalan olamazdı, kararlıydı, bir kere şansını deneyecek, konuşacaktı Yaren'le. Peki, Yaren'de aynı duygular içerisindeyse Dağhan'a nasıl söyleyecekti. " Koçum ben senin kardeşine deli gibi aşığım" mı diyecekti? Demez miydi ona; "Sen benim kardeşimsin, nasıl böyle bir şey düşünebildin kız kardeşim için" diye. Bu işe bir çare bulmak zorundaydı, ama nasıl? Terlediğini hissetti, camını araladı, rüzgar yüzüne vursun istiyordu. Dağhan arkadaşının sıkıldığını farkedip seslendi;
- Sohbetine doyum olmuyor kardeş.
- Bilmem, yorgunum herhalde.
- Akşam beni salladın ya ondandır, diyerek dönüp göz kırptı.
- Sarhoş olasım var, dedi gözünü yoldan ayırmadan.
- Niye âşık mı oldun?
- Âşık...
- Hayır sana göre değil biliyorum ama yine de sorayım dedim. Bak bana göre değil derdim ama...
- Ama ne?
- Bilmiyorum şimdiden akşam buraya gelmek istiyorum. Hatta şu an direksiyonu kırıp geri dönebilirim Banaz'a. Bunun adı ne Yiğit?
- Aşk...
***
"Seni bir günde özledim" dedi iki avucu ile yanağını severek Güldem'in Feraye Hanım. Yaren gülümseyerek bakmıştı onlara. Yengesini uzun zamandır bu kadar mutlu görmemişti.
- İkiniz birden yanımdasınız, mutluluğum katmerli oldu.
- Bende seni özlemişim anneanne, ama gece yola çıkmak istemedik.
- İyi yapmışsınız. Yaren'i getirmekle daha da iyi yapmışsınız.
- Uzunca bir süre başındayım yenge. Feraye'yi bırakıp gidesim yok.
- Benim canıma minnette annen ne der bu işe?
- Valla epeyce bir şey der ama gidip orda kös kös oturmaktansa burada Feraye ile arkadaşlık etmeyi yeğlerim.
- O zaman Figen'e söyleyeyim akşama haşhaşlı börek yapsın. Ne dersin çitlembik?
- Allah derim yenge. Yenge gitmeden keşkekte yerim değil mi? Anneme kalsa ben onları yiyemem nasılsa. Evcek sağlıklı besleniyoruz, dedi alaycı bir tavırla.
- İstediğin keşkek olsun küçük hanım, dedi burnunu sıkarak. O zaman hadi bakalım, biraz beni bırakın da dinleneyim ki akşam sizinle oturabileyim. Figen'i de yollayın bana olur mu? Bu arada akşama gelecek mi Ali?
- Gelecek, diye atıldı birden, sonra hemen kızardı. Çok ilgilenmiş gibi gözükmek rahatsız etmişti onu. Toparlamak istedi; Yani giderken akşam geleceğim demişti.
- İyi o zaman. O demir tatlısı sever. Söyleyeyim de yapsın Figen, dedi. Yaren bir öpücük verdi yengesine. Güldem öperken de odadan çıktı. "Siz dinlenin" dedi Güldem yüzünde sıcacık bir gülümsemeyle. Yanından ayrılmak için hareketlendiğinde Feraye Hanım elini tuttu.
- Bir günlüğüne bile olsa bir daha beni bırakma olur mu?
***
Feraye tam evine girmek üzereyken arkasından birisi seslendi. Sesin kimden geldiğini anlamıştı, arkasına dönmek, adama cevap vermek istemedi o an ama yapılacak bir şey yoktu. Ev sahibiyle karşılaşması kaçınılmazdı. Bu iş bugün ya da yarın olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufuktaki Umutlarım
Genel KurguBu hikaye için çok şey yazabilirim aslında... Herşeyden öte benim ufkum açıldı bu hikayeyi yazarken... İlk hikayem, ilk gözağrım... GÜLDEM... Hayatın darbesi ile yıkılmış, rüzgarı ile oradan oraya savrulmuş, yüzü güzel ruhu güzel bir kız... ALİ DAĞH...