Kuaför kıvırcık saçlarını topuz yapmak için usul usul fön çekerken, Güldem aynaya bakıp son bir ayın hesabını yapıyordu kafasında. Nasıl hızlı geçip gidivermişti. Koskoca iki ay boyunca sadece iki kez karşılaşmışlardı İclal hanımla. Hayatının en gergin, en soğuk dakikalarıydı Güldem'in.
"- Saat birde buluşalım demiştik Dağhan. Tam bir saattir sizi bekliyorum.
- Şey... Kusura bakmayın benim yüzümden geç kaldık biraz.
- Yok daha neler Güldem. Ben sanki vaktinde gelebildim Karahallı'ya.
- Olsun yinede daha erken çıkabilirdim.
- Yani bozacının şahidi şıracı, dedi Güldem'e bakarak. Sonra bakışlarını hışımla çevirdi Dağhan'a: Bekletilmeyi sevmediğimi bilirsin Dağhan.
- Bilirim anne, dedi dişlerini sıkarak: Bir daha olmaz.
- Bir daha olmasın zaten ve siz küçük hanım.
- Buyurun İclal Hanım.
İclal: Sende bu konuya dikkat edersen memnun olurum. Birde, ne kadar içim tamam demese de bu olaya, artık bana anne dersen sevinirim. Hee, demek istemezsen benim için fark etmez. Öyle de böyle de aramızdaki sınır belli nasılsa, dediğinde Dağhan Güldem'e bakakalmış annesinin bu yaptığı karşısında donuklaşmıştı. Şu an ne demesi gerektiğini bilemeyecek kadar bomboş hissediyordu kendisini. Rengi beyazlamıştı. Güldem bunu fark etmiş olmalıydı ki İclal hanıma cevap verdi:
- Nasıl isterseniz anne..."
- Böyle iyi mi Güldem Hanım? Güldem hanım, Size diyorum...
- İyi... Gayet iyi..., diyerek geçiştirdiğinde kuaför kızı aklı hala bugün düğünde olabileceklerdeydi. O gün Dağhan'ın evinde beklerken sıkıldığını nasılda sert ifade etmişti. Aslında beklediği yer oğlunun evi, beklediği kişi ise oğlu ve müstakbel geliniydi. Ama yaşanılanı hazmedemiyor olması İclal hanımı sıkmak için başlı başına yeterli bir sebepti. Güldem'e hızla evde yapacağı değişiklikleri gösterip sonunda sadece,
" Peki, sen ne dersin?" diyebilmişti. Güldem gülümseyerek gözlerinin içine bakıp; " Bence de uygun anne." diye cevap verip Karahallı'ya geri dönmüştü. O gün Karahallı'ya dönerlerken Güldem'in düşünceli halini farkeden Dağhan;
" - Alışacak.
- Emin misin?
- Elbette eminim.
- Hiç sanmıyorum.
- Diyelim ki alışmadı Güldem, diyelim ki sevmedi seni ve bir ömür sevmeyecek. Ne değişir?
- Sadece seni daha fazla severim Ali, daha fazla..."
- Çok daha fazla...
- Bu kadar yeterli bence Güldem Hanım, diye cevap verdi makyajını yapan hanım Güldem'in dilinden dökülen sözcüklere, ve öylece de devam etti; daha koyusunun ten renginize gitmeyeceğini düşünüyorum.
- Yok, yok ben size demedim zaten. Bir şey düşünüyordum da. Dalmışım...
- Ohoo, Güldem şimdiden uçtun sen. Abimi görünce ne olacak.
- Korkuyorum Yaren.
- Korkmak güzeldir Güldem.
- Ya sen...
- Bende korkuyorum. Hem de çok korkuyorum. Sonra düşünüyorum. "Ya kaybetmekten korkacağım birisi olmasaydı." diyorum. Korkmayı seviyorum.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufuktaki Umutlarım
Ficción GeneralBu hikaye için çok şey yazabilirim aslında... Herşeyden öte benim ufkum açıldı bu hikayeyi yazarken... İlk hikayem, ilk gözağrım... GÜLDEM... Hayatın darbesi ile yıkılmış, rüzgarı ile oradan oraya savrulmuş, yüzü güzel ruhu güzel bir kız... ALİ DAĞH...