Pazartesi günü okula gittiğimde Alya gelmemişti.
Sınıfa girdiğimde sırası boştu. Yanlız ve soğuk.
Bugün kötü bir gündü. Güneş her zaman ki gibi gökyüzüne küsmüştü. Hava kapalıydı.Bende ders başlamadan Alya'nın sırasına oturdum. Buradan gerçekten de tüm sınıf izleniyordu. Bu sıra hayalet oluyorsunuz ve sizi kimse farketmiyor edasındaydı.
Bugün ki derslerimiz sözeldi. Genellikle dersi dinlememeyi seçtim.Öğle arasında yemekhaneye gittim. Mete beni bekliyordu. Alya ile beraber kütüphaneye gittiğimizi ona anlatınca onda şok etkisi yaratmıştı.
"Sonunda geldin." dedi.
"Ancak gelebildim hoca bir dersi anlatmakla bitiremedi." dedim. Yemek alıp boş bir masaya geçtik."Hani senin ki nerde?" Diye Mete Alya'dan konu açtı.
"O benim ki değil. Ağzını kapatmam için daha kaç kere demeliyim?""Sen ondan hoşlandığını kabul edene kadar." Deyince kolunu tutup hafif bir şekilde sıkarak"Bunu bir daha senden duymayacağım" diye çıkıştım.
"Tamam sakin olmaya çalışan ama bunu beceremeyen Kaya bey." Dedi gülerek.Son ders saat geçmek bilmedi. Yağmur daha da bastırmıştı. Öğretmen araştırma ödevlerini toplamaya başladığını görünce dosyanın içinden ödevi çıkarttım.
Öğretmen gelip "Alya ile beraber yapan sen miydin?" Diye sorunca kafa sallamakla yetindim.
"Onun sırasına hiç kimse oturmaz. Kimse onla ödev de yapmaz. Soğuk bir kızdır kendisi onla arkadaşlık etmen beni mutlu etti." Dedi ve devam etti. "Bugün yok mu?""Evet "diyerek ödevi teslim ettim.
"Arada sırada ailevi sorunları olduğu için okulu aksatıyor. Onun yanında ol." Dedi ve diğer öğrencilerin yanına gitti.
Arabama binip öylece direksiyon başında durdum. Alya bana 'yanlız büyüdüm' demişti. Öğretmen ise 'ailevi sorunları' olduğunu. Kim yalan söylüyor? Yada kim yanlış şeyler biliyor? Diye sorular kafamda dolanıyordu.
Eve döndüğümde kafamı dinlemeye karar verdim. Okuldan gelirken aldığım viskiyi içmeye başladım. Ailemden uzak olmak beni ruhen yoruyordu. Benle beraber gelseler de hafta sonu babamın işi için geri gitmeleri gerektikleri söylemişlerdi.
Bunun bir bahane olduğunu biliyordum. Kafamı dinlememi istiyorlardı ve bir de aksattığım okul hayatımın devamını sağlamayı.Okumak için geldiğim bu yer ise bana çok farklı şeyler sunuyordu.
**
Sabah gazetesi kapımın önüne bırakılmıştı. Her zamanki gibi gazeteyi alıp yapmaya çalıştığım kahvaltı masasına oturup okumaya başladım.
Ünlü bankacının ailesi ölümden döndü.
'Hafta sonu saat sabah 2.30 civarlarında bankacı M.S. 'nin evine hırsız girdi. Düşünülen hırsız evde bir şeyler çalmak yerine bankacının ailesini kaçırdı. Kısa süre içinde bulunan aile korkuyu hala atlatamadı. Küçük kızları ise psikolojik olarak destek alamaya başladı.'
Okuduğum bölüm içimi ürpertti. Kim neden böyle bir şey yapmak istesin ki?
Okuduğum gazete bu şehrin gazetesiydi. Burdaki olayları konu alıyordu. Bu kadar sessiz ve sakin şehir, bütün kötülükleri içine çekiyordu. Sabah içim daha fazla kararmasın diye gazeteyi salondaki küçük masaya bıraktım. Üstümü giydikten sonra arabama binip okula gittim.Hava bügün güneşliydi. Okulda herkes ilk kez güneş görmüş gibi okulun önündeki çimenliğe yayılmıştı. Bazıları ise bankta kitap okumayı tercih etmişti. Bir kaç adım ilerleyince Mete'nin de bir bankta oturduğunu gördüm ve yanındaki kızı da. Siyah saçlı ve beyaz tenli kızla bana bakıp sırıtıyorlardı.
Yanlarına gittiğimde Mete "Yeni gelmesine rağmen çok iyi bir arkadaş ve benim en iyi arkadaşım." diyerek beni kıza tanıttı. Beni böyle tanınması pek hoşuma gitmesede umursamadım.
Kız da elini bana uzatarak. "Ben Erçil tanıştığıma memnun oldum." dedi. El sıkıştıktan sonra ismimi söyleyerek tanışmış olduk.Bir iki teneffüs Mete ve Erçil ile konuştuk. İyi bir kızdı. Erçil farklı bir sınıfta olduğu için onu hiç görmemiştim.
Erçil ile Alya'nın arkadaş olduğunu öğrenmem hiç uzun sürmemişti fakat bu aralar eskisi gibi olmadıklarını öğrendim. Alya'nın ailesinden dolayı hiç görüşemiyorlarmış. Aklıma yeniden Alya'nın 'tek büyüdüm' cümlesi geldi uygun bir zamanda Erçil'e bunu soracaktım.
Yemekhaneye de bizle gelen Erçil çok tatlı bir kızdı. Alya ile nasıl arkadaşlık ettiğini merak ettim. Alya'nın Erçil'nin aksine daha soğuk bir kız olduğunu düşünüyordum.
Mete ile Erçil konuşurken onları dinlemeye koyuldum. Mete'nin Alya ile ilgi soru sormasını beklemiyordum ama bir anda konu Alyaya kadar uzamıştı."Okuldan önce de bir arkadaşlığınız var mıydı?" Dedi Mete yemeğini yerken.
"Hayır."
"O soğuk bir kız. Sorumu yanlış anlama ama ona nasıl katlanıyorsun? Kim ona bir şey dese hemen tersliyor." Dedi Mete.
"İlk başlarda bana da öyleydi ama ortak yönlerimiz çıktı."
Mete gülerek, "Ortak yön mü, şu asabi kızla?" Dedi.
"Evet."
"Nasıl bir ortak yön?"
"Aile bakımından. Birbirimizi anlıyorduk." Dedi Erçil konuyu kapatmak istercesine.
"Zaten şu an konuşmuyoruz. Senin de dediğin gibi soğuk birisi." Dedi Erçil.
Sonunda dayanamadım ve Erçil yemek yerken ona "Alya'nın ailesi varsa bana neden 'tek büyüdüğünü' söyledi?" Diye soru yönelttim. Gözleri kocaman açılan Erçil hemen kendini düzeltti ve,
"Sadece kendisini ailesinin yanında yanlız hissediyor. Ona bakmadıkları kendi işleriyle uğraştıklarını söylüyor. Yanlız büyüdüğünü düşünüyor. Ailesi biraz fazla disiplinli bazen okula gitmesine bile izin vermiyorlar."DediÖylesine şaşırmıştım ki. Mete'nin de duyduklarına şaşırdığı belliydi. "Çok saçma. Bir aile neden çocuğunu okula göndermez ki?" Diye Mete ortaya soru attı.
Erçil de "Belki kuralları çiğnemiştir ve ailesi ona ceza vermiştir." Dedi.
Bense düşünmeye başlamıştım."Eve geç kalırsa yada bunun gibi başka durumlarda ceza mı veriyorlar?" Diye soru sordum. Erçil 'evet' anlamında kafasını salladı.Cuma günü kütüphaneden dönünce çok geç olmuştu. Belkide o yüzden Alya cezalıdır diye düşündüm. Kendime sövdukten sonra Alya ile durmak için ödevi uzattığım aklıma geldi ne kadar da salaktım böyle?
Erçil'den Alya'nın numarasını istedim fakat onun izni olmadan bana vermek istemedi. Okul çıkışı arabamla eski kütüphaneye gittim. Masalardan birinde oturup yaptığım salaklığı düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Meleği
Novela JuvenilEğer sorgularsam, hiç tanık olmadığım şeylere tanık olacaktım. Ben sorgulamak istemiyordum. ** Ceset gibiydi. Ölüm gibiydi. Ölüm.