4- Ölüm meleği

507 26 0
                                        





Sonunda karargaha ulaşmıştı. Odasına gidip üstünü değiştirdi. Yeni hayatına alışmaya başlamıştı. Bundan hiç hoşnut değildi. O yaşayan bir ölüydü bunu kendine hatırlatıp duruyordu. Acımazdı, sevmezdi, gülmezdi ama artık bunları yapmaya başlamıştı.

Başına iş açtığını biliyordu. Fakat yapmaya devam ediyordu. Üstünü değiştirdikten sonra toplantı katına çıktı. Patronu daha gelmemişti. Toplantı masasına gidip sandalyeye oturdu. Yaverleri gelip onun yanına oturdular. Diğer toplantı üyeleride gelmeye başladı. Ölüm meleği elindeki bıçakla oynuyordu. Herkes toplandıktan sonra patronu gelmişti. Patron gelince Ölüm meleği de herkes gibi ayağa kalktı. Daha sonra patronun diyeceklerini beklediler.

Her bölümün bir meleği vardı. Ölüm meleği içinden onları saydı. İşkence melekleri, koruma melekleri, asker melekleri, ateş melekleri ve yaverler. Ölüm meleği diğerlerinden daha üstündü. Eğer isterse diğerleri de ona itaat edebilirdi.

Patron konuşmaya başladı.
"Biliyorsunuz ki biz büyük bir örgütüz. Başka ülkelerde de bizim merkez karargahlarımız var. Başka bir karargahtan dün gece bir mesaj geldi. Bazı farklı örgütler bizi ihbar etmeye çalışıyormuş. Polisler iz sürüyor. Bu ne demek hepiniz biliyorsunuz. Kendi örgütümüzü korumalıyız. O adamların tek tek leşini istiyorum." Dedi masaya parmağını vurarak.

"Bu yüzden çalışma planında bazı farklılıklar yaptım. Bu hem ünvanınızı koruyacak hemde rütbenizi yükseltecek. Eğer..." dedi ve bekledi. Ölüm meleği patronun hareketlerini dikkatlice izliyordu. Kötü günler yakındı. "Eğer bir yanlış yaparsanız örgüt mahkemesi ile konuşulucaktır. " Dedi patronu.

Ölüm meleği örgüt mahkemesinin ne olduğunu biliyordu. Mahkemeye giden birisinin geri dönme ihtimali yoktu. Mahkemeye giden kişiler asılıp yakılırdı.

Patronu sessizliği yeniden bozdu,         "Yaptığım çalışma farklılıklarını size açıklıyorum. İlk başta bölümlere ayrılacaksınız. Bir yarınız kuzey tarafındaki örgütlere gidecek, diğerleri güney tarafına ve bir bölümünüz burda bizimle kalacak."

Büyük bir bölünme ve karışıklık başlıyordu. Polise ihbar eden örgüt büyük olmaydı çünkü patronlar melekleri hiç karıştırmazdı. Kimse kimseyi tanımazdı. Patronu eline bir kağıt aldı ve kimlerin ne tarafa gideceğini okumaya başladı.

"İşkence melekleri ve koruma melekleri yaverleriniz ile birlikte kuzey tarafına gideceksiniz. Ölüm meleği sen ve yaverlerin güney tarafına gidiyorsunuz. Ateş melekleri yaverleriniz ile sizde güneye gideceksiniz. Asker melekleri de bizle burda kalacak. Herkes yerini anladı, değil mi? Sormak İstediğiniz bir soru var mı?" Dedi patron.
Kimse ses çıkarmadı. Patron ayağa kalkınca herkes ayağa kalktı  "Toplantı bitmiştir, çıkabilirsiniz." Deyip patron, odasına gitti.

Ölüm meleği odasına indi. Yatağına oturdu ve düşündü. Tam karşısında duran musluğun aynasına baktı. Ne zaman bu kadar acımasız olduğunu düşündü. Ellerine baktı. Kaç kişiyi öldürmüştu? Musluğu açıp yüzünü yıkadı. Hazırlanması gerekiyordu. Bir kaç gün sonra güneye gidecekti.

Odayı ortadan ayıran perdeyi sonuna kadar açtı. Bütün kurbanlarını ve takip ettiği kişilerin resimlerini duvara asmıştı. Hepsinin üzerini kırmızı kalemle çizmişti. Son öldürdüğü kadının fotoğrafını duran masanın üzerinden alıp duvara yapıştırdı. Üzerini kırmızı kalemle çizdi ve perdeyi kapattı. Bu gece karargahta uyumaya karar verdi. Ceketinden telefonunu çıkardı ve son arananları sildi. Telefonu tekrar ceketinin cebine attı. Çarşafı bile olmayan yatağa uzandı, uyumaya çalıştı.

Sabah silah sesleri ile uyandı. Atış yapan askerlerin sesi odasına kadar gelmişti. Kalktı ve ceketini aldı. Eve gitmeyi planlıyordu. Koridorda ilerlemeye başladı.

"Ölüm meleği, " diye çağrıldı. Arkasını döndüğünde patronu yanına geldi.
"Nereye?" diye soru sordu patronu.

"Eve gidiyorum." Dedi ölüm meleği soğuk ve sert bir şekilde. "Bir arkadaşının olduğunu biliyorum." Deyince ölüm meleği şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemedi.

Melek kurallarında hiç kimseye Melek Örgütünden bahsedilmemesi gerekirdi. Aile olmazdı. Hayat olmazdı. Fakat melek kurallara karşı çıkmıştı. Patronuna baktı sinirli durmuyordu. "Bunu görmezden gelebilirim fakat kural dışına çıkmaya çok alıştın. Ev sadece göstermelik bir yer. Sivil olarak dışarda durabilmen için. Bu günlerde hep evdesin." Dedi.
"Bir daha olmaz." dedi ölüm meleği. Karargahtan ayrıldı.

Evine döndüğünde hemen duşa girdi. Üstünü değiştirdikten sonra üst kattaki odasından ayrılıp oturma odasına indi. Bilgisayarından Güney tarafındaki ülkelere baktı. Oraya gidince kolayca işini halledebilmesi gerekiyordu. Baktı. Bir iki araştırmadan sonra bilgisayarı kapattı. Sigarasını çıkardı. Zehirli dumanı içine çekmeye başladı. Telefonu titredi. Eline alıp kimin mesaj attığına baktı.

Gelen mesaj : Belirsiz
Yeni bir toplantı olacak. Hemen gelmelisin. (13:09)

Anlaşılan bir kaç ay karargahta kalacaktı. Toplantıda patronu nereden başlayacaklarını anlattı. Nasıl bir tuzak kuracaklarını, hangi silahları kullanacakları hakkında bilgi verdi. Toplantı bittiğinde Ölüm meleği odasına indi.

Yaverini çağırdı. Bir iki dakika sonra yaveri odasına geldi. Kırbaç izleri iltihap kapmıştı. Yaveri ise pansuman yapmak için ölüm meleğine pamuk getirmişti. Sırtını açan ölüm meleği yaverinin pansumanı bitirmesini bekledi.











Ölüm MeleğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin