Bölüm -2-

1.5K 58 7
                                    



Kara bir boşluk. Hayat bu. Benim için. Her insan hata yapar derler. Peki ya ben?

Kahverengi montuma daha sıkı sarılıp ısınmaya çalıştım. İki gündür bir şey yemeden duruyordum. Aç kalıp sızlanmama eğitimi almıştım yada adı her ne eğitimi ise ama iki gündür fazla enerji harcamıştım ve açlıktan bayılacaktım.

Okula ilk başladığımda ailem beni gelecekte iyi bir hayat sürmem için göndermişti. Her aile genelikle bunun için gönderir fakat gelecekte ne olacağını siz belirlersiniz. Bense belirlemek için geç kalmıştım. Ya da belirlememe izin verilmemişti.
İsmini bile doğru düzgün bilmediğim ders öğretmeni beni soru sormak için kaldırmadan önce bunları düşünüyordum.
Bu öğretmenler neden hep böyle olurdu ki? Ne sormuştu onu bile dinleme zahmetine girmemiştim.

"Tekrar soruyorum Alya'cım okuduğum bu metin sence hangi duyguyu daha çok taşıyor?"

Diye sorunca öğretmene anlamsızca baktım. Ne diyebilirdim ki? Okunan metinler genellikle özlem duygusu içerdiği için "özlem " diye attım. Umarım nedenini sormazdı.
Bana baktı ve,"Evet. Sorumun tam yanıtı aşk olacaktı ama özlemde var." Deyip oturmama izin verdi. En azından paçamı yırtmıştım.

Eve döndüğümde yorgunluktan ve açlıktan bitmiş bir halde mutfağa girdim. Kendime yiyecek bir şey yaptıktan sonra yemeğimi yiyip bulaşıkları yıkadım ve odama geçtim. Işığı yakmadan odama geçtim. Sokak lambaları açacağım ışığın yerini tutuyordu. Telefonumu elime alıp mesaj varmı diye baktım. Yoktu. Bende yatmaya karar verdim. En azından bir kaç gün rahattım.

Sabah erkenden kalktım. Yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Yüzümü yıkamaktan vazgeçip duş aldım. Saçlarımı düzleştirdikten sonra siyah pantolonumu giydim. Üzerime gri v yakalı tişört giydim. Bana geçen sene hediye gelen arabama binip okula gittim. Yağmur fena şekilde bastırmıştı ve gök gürültüsü her tarafı inletiyordu. Gökyüzü güneşe küsmüş şekilde kapalıydı. Okula gidesim yoktu. Öğleden sonra kaçmayı planladım.

Sınıfa girdiğimde herkesin önünde defter olduğunu görünce dersin matematik olduğunu anladım. Cama yakın ve arka tarafta olan sıraya geçtim. Elime gelen ilk defteri çantamdan çıkarıp sıranın üzerine bıraktım.

Dersin ilk 25 dakikası rahat geçmişti. Daha sonra matematik öğretmeni herkesin bir partner bulup verdiği onbeş soruyu çözmemizi söyledi. Matematikten her ne kadar nefret etsem de kendim yapabilirdim. Partnere ne gerek var?

Düşündüğüm gibi kimse yanıma gelmemişti. Bende yanlarına gitmeyecektim her halde. Sınıftaki öğrenci sayısı eşit olmadığı için bir kişi yalnız kalmak zorundaydı.
Tabiki de ben. Bundan hoşnuttum. Ders bitiminde kağıdımı öğretmen masasına bıraktım. Teneffüse çıkınca kahvaltı yapmadığımı fark edip kantinden yiyecek bir şeyler aldım.

Öğle olmadan bir saat önceki derse girdiğimde öğretmenin elindeki kağıtları gördüm. Umarım kaçmama engel olmayan bir şeydir diye düşündüm fakat işin aslı kaçmama engel olacak bir şeydi. Ders sonunda önümüze dağıtılan kağıtlar bunu açıklıyordu.

Öğretmen, "Araştırma ödevi veriyorum. Herkes not defterini çıkartıp yazsın unutma bahanesini kabul etmiyorum." Dedi ve devam etti "İki kişilik gruplar oluşturun, haftaya da araştırmanızı bana getirin" diye cümlesini tamamlayacağını düşündüm fakat devam etti.
"Alya sen tek yapacağını düşünme çünkü bir grup üçlü olacak. İstersen üçüncü kişi olarak bir gruba girersin veya sen kendine birini bulursun."
Dediği zaman bütün sınıf bana yönelmişti.
Bu öğretmenlerin benle derdi ne?

Teneffüste öğretmene yetişip "İzin verirsiniz size bir şey söylemek istiyorum." dedim. Bana dönüp gülümseyerek "Tabiki buyrun.n'oldu? Dedi

"Kendim araştırma ödevi yapmak istiyorum. Lütfen bana izin verin." dedim bir çırpıda.
Gerçek duygularımın zerresini göştermeyen cümlelerim ve soğuk yüzümle beni bir kaç dakika süzdükten sonra dediğime izin vermedi.
Neymiş bu ödev grup olarak yapılacakmış. Gerçekten kafayı yemek üzereydim.

Yemekhaneye gidip tabağıma patates kızartması, köfte meyve olarak da elma koydum. İlk kaşığı ağzıma atmadan bir insan vücüdu tepemde dikilmeye başladı. Kaşığımı yerine koyup yemeğimi yememe engel olan şahıs için kafamı kaldırdım. Beyaz tenli, kaldırılmış kahverengi saçlarıyla bana bakan çocuğa baktım.

"Oturmamda sakınca varmı?" Diye bana soru yöneltince terslemek istesemde "Yok." diye cevap verdim. Bunu neden yapma gereği duyduğumu bilmiyordum ama ne mırıldanacağını merak ettimiştim.
"Araştırma ödevi konusunda bende yalnız kaldım istersen beraber yapabiliriz." Dedi.
İlk başta çıkartamasam da sonradan sınıfa yeni gelen ve bir yada iki gün önce derse geç kalan çocuğu hatırladım ve kafasına yediği kağıt uçağıda.

"Ben ödevi tek yapacağım. Öğretmen ne derse desin."
Dedim.

Masadan kalkarak "Peki o zaman ama öğretmeni tek yapmana ikna edebileceğini pek zannetmiyorum." dedi ve gitti.

Okuldan kaçma planım suya düşmüştü. Bugün içinde öğretmeni ikna etmem gerekiyordu. Bir kaç ders çıkışı ard arda öğretmeni rahat bırakmayıp ona tek yapmak istediğimi söyledim. Sonuç olumsuz. Bu beni çok sinirlendirsede yapacak birşeyim yoktu. Okul çıkışını beklemeye başladım.












Ölüm MeleğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin