Bölüm-17-

334 17 0
                                    

"Hadi kalk Alya! Bir haftadır şu yataktan ihtiyaçların dışında çıkmadın. Yatakta fosilin çıktı!"

"Kes sesini Erçil!" Kendimi bitkin ve yorgun hissediyordum. En son ne zaman dışarı çıktığım konusunda ise hiç bir fikrim yoktu. Bir hafta sanki bana iki gün gibi geliyordu.

"Sana şu lanet yataktan kalk dedim!" Deyip yorganı üzerimden çeken Erçil'e nefret edilecek cinsten baktım.

Kolumdan tutup beni zorla kaldırdı. Beraber alt kata inip mutfağa geçtik. O yemek yapmakla uğraşırken bense sandalyeye oturmuş onu seyrediyordum.

"Kaç gündür evimde kaldığını sorabilir miyim?" Dedim dalga geçerek.

"Senle birlikte bir hafta."

"Muhteşem." Dedim alayla. Yorgundum ve bu yorgunluk üzerimden kalkmak bilmiyordu. Banyoya gidip duş aldım. Üstümü giydikten sonra mutfağa gidip Erçil'e baktım. Yemekleri hazırlamıştı. Masaya oturup yemeye başladık.

Yemeğini bitirdikten sonra Erçil'i izledim. Yemek yemeye çalışırken benle konuşmaktan da geri kalmıyordu. 

"Kaya ile bozuştuğunuz için mi depresyondasın?" Dedi Erçil ağzındaki lokmayı yutarken.

"Ben depresyonda değilim. Bu hafta Kaya'nın sınav haftasıydı. Yarın haftasonu olduğu için hemen yanımda biter merak etme." Dedim kollarımı birbirine bağlarken.
Erçil gülmeye başladı. Oturduğum yerden kalkarken bir anda başım döndü ve masaya tutundum. Ben masaya tutunmaya çalışırken bardağım yere düştü. Düşmekten son anda kurtulmuştum.  Erçil yanıma geldi ve yerdeki cam kırıklarına baktı.
"İyi misin?" Dedi kolumdan tutarken.

"Evet. Biraz uykuya ihtiyacım var. Kendimi kötü hissediyorum." Dedim.

Merdivenlerden çıkarken midemde iğrenç bir bulantı hissetim. Fakat kendimi tuttum ve odama girip yattım.

"Alya! Uyansana!" Bir anda gözlerimi üzerimi çıkartmaya çalışan Erçil'e diktim. Ağzımda iğrenç bir tat vardı ve boğazım ağırıyordu. 

"Ne yapıyorsun?" Dedim Beni sütyenimle bırakan Erçil'e bakıp. Altımdaki pijama duruyordu fakat Erçil t-shirtümü çıkarıp dolabıma doğru ilerliyordu.

"Çok terlemişsin bir saatir seni uyandırmaya çalışıyordum. Sen bu kadar derin uyumazdın. Beni korkuttun.  Bende Aras'ı aradım." Dedi elindeki koyu Kahverengi
t-shirtü bana uzatırken. "Boş yere Aras'ı meşgul ediyorsun. Saat kaç?" Dedim. Doğrulup üstümü giyindim.

Yanıma oturan Erçil'e odaklandım.
"Korkuyorum Alya. Sana bir şey olmasından korkuyorum. Nöbet geçirip bir daha uyanamazsın diye ölesiye korkuyorum. Farkında değilsin belki ama gün geçtikçe daha da batıyorsun. Şu uyuşurucu denilen zehiri bırak artık! Tedaviye başla"

"Saat kaç" dedim konuyu kapatarak.

"Gece bir" dedi Erçil.

"Delirmişsin sen. Aras'ı bu saatte aramamalıydın" Dedim ve yatağa uzanıp siyah yorganı üzerime çektim. Erçil yorganı yeniden kaldırdı. Sinirle ona dönüp tam bağıracağım sırada kapı çaldı. Erçil odadan koşar adımlarla çıkıp merdivenlerden indi ve kapıyı açtı. Bir kaç dakika sonra Aras odama girdi.

Gülümseyerek yatağın yanına oturdu.
"Nasılsın Alya?" Dedi çantasına bakınırken.

"İyiyim."

Erçil odaya girdi ve kapıyı kapattı.
Aras bana yaklaştı ve gözlerime ışık tutup baktı. Daha sonra tansiyonumu ölçtü. "Küçüğü biraz yükselmiş" dedi ve işine geri odaklandı. Bir kaç kontrolden sonra bana döndü ve "Tam olarak ne sorunun var? Yani rahatsız olduğun şey nedir?" Dedi.

Ölüm MeleğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin