Hayatın size katacaklarını asla bilmezsiniz. Bende bilmiyordum. Biraz değişik bir ailem olduğu için durmadan okul değiştiriyorum.Bu yeni taşındığımız şehir sakindi bir o kadar da sessiz. Ben bu sessizliğe fırtına öncesi sessizlik diyorum. Şehrin manşetleri benim düşüncemi doğruluyordu. 5 senede 18 'e yakın ceset. Neden olduğu bulunamayan...
İnsanın içi ürperiyor. Korku doluyordu ama hayatımın içi o kadar boştu ki kormaya ihtiyaç duyacak bir neden bulamıyordum.
Yeni bir şehir devamında yeni bir okulu da getiriyordu. Okulun ilk gününde herkesin o değişik bakışlarına maruz kalmıştım. En az iki gün geçtikten sonra insanların gözlerini yavaş yavaş üstümden çekmesiyle kendimi rahat hissetim. Yeni edindiğim bir sürü arkadaş kavramına girecek olan kişiler olmuştu. Kendime biraz daha yakın bir çocuk bulmuştum. Mete benim aksime esmerdi. Derse girmeden önce okul hakkında onunla kantinde sohpet edip okulla ilgili bilgi sahibi olmama yardımcı olmuştu.
Kendisi biraz farklı birisiydi. Bazen güler yüzlü bazense yorgun gözüküyordu. Okulun neredeyse tüm öğrencilerini tanıyor ve bir tanesiyle bile yakın bir ilişki kurmuyordu. İlk haftam içinde bu farklı şehirdeki insanların sorunun ne olduğunu çözmek için düşünüp durmuştum. Kimse birbirini umursamıyor ve alanlarını istila ettiğiniz anda pençelerini çıkaracak gibi duruyorlardı.
**
Cuma günü uyandığımda kendimi günün rahatlığına verdim. Cumartesi gününü dört gözle bekliyordum. Okula geldiğim zaman derse yetişmek için koşar adımlarla ilerledim. Sınıfın kapısını açtığımda uçuşan kağıttan uçakları görünce hocanın girmediğini anladım.
Gerçekmiydi bu? Sınıfın biraz gelişmiş gençlerden olduğunu görmek ne kadar da güzel olurdu diye düşünmeye başlamıştım ki anlımın ortasından inen kağıttan uçak bütün sınıfın gülmesine neden oldu. Sırama geçtikten sonra herkes kendi işine döndü.
Ders hocası konuyu anlatalı en az yirmibeş dakika geçmişti - ve sonra elementler tepkimeye girer...- derken heralde benim gibi ders dinlemeyen en arkadaki öğrenciyi ön sıraya davet etti.
"Bence ön sırada oturursan anlattığım konuyla bir alakan olabilir " diye hoca kıza sitem etti. Kız ilk başta hiç dikkatimi çekmemişti ama onun sert ve sinirli yüzünü görünce gözümü ondan alamadım demek bence doğru bir kelimeydi.Mini uçuşan elbisesinin üstüne siyah deri ceket giymişti. Altına ise dizine ulaşmaya yakın bir yere kadar bot giyiyordu. Değişik bir tarz. Soğuk havada bot giymek doğru peki ya elbise? Komik olduğu biraz kaçınılamazdı ama sınıfa sizden iğreniyorum bakışı attığı zaman pekte komik olmamaya başladı.
Eşsiz, beyaz bacaklara sahipti fakat bacaklarına iyi bakmadığı kesindi. Bacağından bazı bölümlerde ince ve derin yaralar vardı. Belkide bir kaç jilet izi.Benden daha öndeki bir sıraya sanki silah zoruyla yerleştirilmiş gibi oturdu.
O kız ön sıraya oturduğundan beri dersle ilgili bütün ilişkim kesildi diyebilirdim. Bütün ders boyunca incelemeye çalıştığım kadarıyla yüzünü inceledim. Beyaz teni ve cılız bedeni farkındalık yaratıyordu. Göz kalemiyle hafiften de olsa yaptığı makyaj - makyaj sayılır mı? Bilmem ama - çok güzel duruyordu. Onu okula başladığımdan beri ilk kez görüyordum. Devamsızlık yapmayı seviyordu anlaşılan. Yüzü ne kadar sert baksada dokunsalar ağlayacak küçük kız gibi gözleri ve kaşları vardı. Belki kendimce abartıyorumdur ama gözleri yaş akıtmasada acı ve derin hüzün yaşayan birinin bakışlarıydı. Bana bakmıyordu ama pencereye bakarken belkide ne düşündüğü yada hangi duygularla düşündüğü açık ve netti.
Acı...
Onu tanımaya çalışan bakışlarımı farketmeden dersin geri kalanında onu izledim.
Teneffüs zili çaldığında sessizce bir küfür savurdum. Ne alaka olduğunu bilmesemde kendime yeni bir hobi edinmiştim. O kızın pencereden yağmura bakan gözlerini izlemek. Bunu daha sık yapacağım kesin gibi duruyordu. Beni fark etmemişti. Beklediğim bir şeydi, tanınmayan normal bir sınıf arkadaşı olmak. Kendimi bununla sınırlamayacağıma emindim.
Ders çıkışı Meteye sınıfta gördüğüm o kızı sordum. Bana gülerek
"Bütün sınıftaki kızlara rağmen gerçekten onu mu seçtin? Kafayı yedin heralde." Dedi."Neden?" diye sorunca.
"O kız biraz ilginç bir tip. Yani asosyal. Bazen yanında iki erkekle geziyor. Teneffüste onu görürsen yanındakilerini de görebilirsin" dedi.
"Bütün kızlar o yanındaki erkeklere hasta ama onlar hep o kızın yanında. Sanki ona çalışıyormuş gibi bir hava takınıyorlar. Kız güzel fakat kimse yanındaki erkeklerden dolayı ona yaklaşamıyor." Dedi.
"Abileri olamazlar mı?"
Mete gülerek cevap verdi.
"Hayır."Okulun ilk haftaları diye kendime aldırış etmiyorudum çünkü dahalık tam olarak kimseyi tanımamıştım ve o kız sadece ilgimi çekmişti.
Onu merak etsemde, kim olduğunu öğrenmek zaman alacak gibi duruyordu.
**
Kahvaltı yapmadan evden çıktım. Telefona bakınca Mete'nin 'Neredesin?' Diyerek attığı mesajı görünce sesli bir şekilde küfür savurdum. Okula geç kalmıştım. Bu aslına bakılacak olunursa benim umrumda değldi. Yanlızca bu yıl sonu sınıfta kalmak istemiyordum. Lanet olası yağmur da durmak bilmemişti.
Sınıfa girdiğimde yağmurdan ıslanmış saçlarıma elimi geçirip düzeltim.
Ordaydı ve bana bakıyordu. Tabiki bu kısa süreli bir bakmaydı. Düşmanca. Tiksinerek.
İzin kağıdımı öğretmen masasına koyduktan sonra sırama geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Meleği
Novela JuvenilEğer sorgularsam, hiç tanık olmadığım şeylere tanık olacaktım. Ben sorgulamak istemiyordum. ** Ceset gibiydi. Ölüm gibiydi. Ölüm.