Multimedia : Kaya Akar
Ne düşüneceğimi bilemiyordum. Alya'nın ruh halinin değişmesi ve dedikleri aklımdan çıkmıyordu.
Bazen beni seven bir kız oluyordu. Bazen ise benden nefret eden biri.
Erçil'in sesi kulaklarımda yankılanıyordu.
'Biliyorsun Alya'nın ruh sağlığı bozuk. Kaçırıldığı yerde ona ne yaptılarsa hastalığı iki kat daha hızlı artmış. Aras bunun beynini etkilediği söyledi. Yani Alya sana ne derse desin sakın ciddiye alma.'
Düşüncelerimi unutmaya çalışıp üzerimi giydim. Evden çıktıktan sonra arabamı çalıştırdım ve okula sürdüm. On beş dakika sonra sınıfa girmiştim. Alya sırasında oturuyordu. Her zamanki gibi pencereden dışarıyı izliyordu.
Yanına gidip gitmemek konusunda kararsız kalmamı sağlayan duygusuz gözlerini umursamadan sırasına oturdum. Yüzü bir anda bana döndü. Bu sabahta siyahlar içinde boğuluyordu.
"Kaya" dedi sakince. Onu izliyordum. Duygularını saklıyordu. Bu gözlerinde o kadar belliydi ki.
Kahverengi gözleri eğer koyu renk ise benden duygularını saklıyordu. Onu yavaş yavaş çözmeye başlamıştım.
Dudaklarını yaladı ve konuşmaya başladı.
"Ben üzgünüm sana öyle demek istememiştim. Bir anda oldu. Ne olduğuna anlam veremedim. Amacım seni kırmak değildi.
Sadistlik konusuna gelecek olu..."Sözünü kestim ve ellerini tuttum.
"Hiç biri umurumda değil Alya. Sen benim sadistimsin." Dedim. Gözleri bir anda yumuşamıştı. Kelimelerime anlam vermeye çalışıyordu.
Etrafa bakındı. Gülümsedi ve gözleri yeniden bana ulaştı. Yakınlaşıp elimi tuttu. Kafasını omuzuma koyunca gülümsememe engel olamadım. Elini daha sıkı kavradım. Alya bana alışmıştı. Kimsenin bize bakması umurunda değildi.
Öğretmen derse girince Alya omzuma koyduğu kafasını çekti.
Öğle arası yemekhaneye beraber indik. Mete tek oturuyordu. Onun yanına oturdum. Alya da benle beraber oturdu. Alya da ilk kez gördüğüm alaycı bir gülümseme vardı. Mete ise çok ciddi duruyordu. Onu böyle görmek alışık olduğum bir şey değildi.
"Mete de burda yanlız oturyormuş." Dedi Alya alay eden bir ses tonuyla. Bunların arasında bir şey dönüyormuş gibi hissetmeye başlamıştım.
Mete sinirle Alyaya bakıyordu. Sanki nefret ve kin vardı gözlerinde. Alya'nın da ondan farkı yoktu.
"Düşünmek için yanlızlık iyi bir şey. İnsan her şeyi sorguluyor. Örneğin vicdan gibi." Dedi Mete dişlerinin arasından.
"Neyi alıp veremiyorsunuz?" Dedim ikisine bakarak. Alya sandalyeye yaslandı. Halinden memnun gözüküyordu. Mete ise ip üzerinde duruyormuş gibiydi. Benim yüzüme bakamıyordu.
"Vicdan Kayacım. Mete vicdandan bahsediyor. Ne yazık. Bence insanda vicdan olması kötü bir duygu." Dedi Alya. Sorduğum soruyu umursamamışlardı.
Söze atıldım ve "Yanlış düşünüyorsun. Vicdan olmadığı zaman ortada insan denilen bir şey kalmaz." Dedim Alyaya.
Mete masaya kollarını koyup karşısında oturan Alyaya yaklaştı. Gözlerini kısıp "Vicdanı olmayan insanlara acıyorum. Onlar hiçten başka bir şey değil. Herkesi harcarlar." Dedi.
Alya hafifçe gülümsedi "Sen vicdanı olmayan insanlarla çok karşılaştın herhalde" dedi ve ayağa kalkarak devam etti. "Sizi yanlız bırakayım. Belki konuşacakalarınız vardır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Meleği
Dla nastolatkówEğer sorgularsam, hiç tanık olmadığım şeylere tanık olacaktım. Ben sorgulamak istemiyordum. ** Ceset gibiydi. Ölüm gibiydi. Ölüm.