Multimedia : Erçil Arıkan
Yanımdaki başkan kızı boğazlamamak için büyük çaba sarf ediyordum. Kayaya sinirliydim. Beni bu kızla muhattap ettiği için sinirden kuduruyorum da denebilir.
"Neden bu kadar soğuksun? Seni anlayamıyorum Alya." Diyen kıza baktım.
"Anlama zaten. Sana o mezuniyet balosuna katılmayacağımı kaç kere daha söylemeliyim?"
"Bak senle uğraşmak istemiyorum. Fakat buna mecburum. Bu yüzden..." dedi ve kız eline küçük bir kağıt alıp bir numara yazdı.
"Eğer fikrini degiştirirsen bu numarayı ara. Pek zannetmiyorum ama her neyse." Dedi ve bana kağıdı uzatıp uzaklaştı.Kayayı kendi içimde sövemem bittikten sonra telefonu şu okul imajına uygun olsun diye giydiğim koyukahve elbisenin cebinden çıkarttım.
Tam beşinci arayışımdan sonra Erçil telefonunu açtı."Efendim?"
"Neredesin?"
"Evimde. Gireceğim üniversite sınavına hazırlanıyorum."
Ah evet! Üniversite sınavı. Bir de o vardı. Artık okula gitmediğim için her şeyden kopmuş boş bir beden olarak dolanıyordum. Bildiğim konuları bile unutmuştum. Aslında sınav umurumda bile değildi. Bir iş bulup çalışacaktım. Gözlerden uzak bir yerde karanlığa gömülüp kaybolmayı planlıyordum.
Kaya da son bir kaç haftadır sınav için derslerine yoğunluk vermişti. Her ne kadar kafasını bulandırsamda hem beni bırakmıyor hemde okulunu aksatmıyordu. Çünkü o benim gibi değildi. Onun hayattan bir beklentisi vardı. Benim hayatım bile yoktu.
"Benim eve gelmeye ne dersin? Beraber çalışmış oluruz." Dedim sakince.
"Sen ders çalışmazsın Alya." Dedi umursamaz ses.
Erçil bana şu karnımdan aldırdığım şeyden beri surat asıyordu. Bu hareketleri tabikide hoşuma gitmiyordu.
Beni uyandırdıklarından sonraki karnımdaki acıyı bilmiyordu. Hangi psikolojide olduğumu anlayamazdı. Benim bir hayatım olmadan benim doğurduğum başka bir cana hayat veremezdim. Son ana kadar onu istemiyordum. Fakat Kaya'nın yüzüne her baktığımda duyduğum pişmanlık tarifsizdi.
O hiç bir şey bilmiyor. Ve hala daha beni seviyordu. Eğer bu yaptığımı öğrenirse tepkisini düşünemiyordum.
"Erçil yapma şunu. Ben senin böyle olmana katlanamıyorum. Sen ne biliyim işte... benim olmayan ailem gibisin. Bana karşı hareketlerini ve tavrını değiştirmen kendimden daha fazla nefret etmeme neden oluyor." Dedim itiraf ederek."Nerdesin?" Sesi hala daha soğuktu ama o bensiz yapamazdı. Biraz itirafta bulunmam onun kalkanlarını indirmesine yardımcı olmuştu.
"Okuldan çıktım eve gidiyorum orada buluşuruz." Dedim hızla.
Daha sonra telefonu kapattım ve eve doğru ilerledim.Eve geldiğimde hızla üzerimi değiştirdim ve duş aldım. Duştan sonra temiz eşyalarımı giyip salona indim. Koltuğa oturdum ve telefonumu karıştırdım.
Kayayı aramak istiyordum ama bunu yapmayacaktım. Herkes gibi oda bana surat asıyordu. Gerçi bu soğukluk onun artık genel tavrı olmaya başlamıştı.
Dün sabah bana sinirlenip çekip gitmişti. Neden böyle yaptığına anlam veremiyordum.
Ona fazlaca yalan söylüyordum. Arkasından işler çeviriyordum ve sevgili olduğumuz halde benimle ilgi hiçbir şey bilmiyordu. Sanırım bunlar onun bana yaptığı tavır için yeterli sebeplerdi.Onu neden sevdiğimi bile bilmiyordum. Fakat bazen aciz bir insan gibi ona ihtiyaç duyuyordum.
Sevgiden bir neden beklemez değil mi? Peki ben neden bir neden bekliyordum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Meleği
Teen FictionEğer sorgularsam, hiç tanık olmadığım şeylere tanık olacaktım. Ben sorgulamak istemiyordum. ** Ceset gibiydi. Ölüm gibiydi. Ölüm.