Multimedia : Mete Karabulut
Televizyonu kapatıp odama geçeceğim sırada kapı kırılırcasına çalmaya başladı. Gece çok geç bir saatti. Alya ile geceleri görüşmüyorduk. Bu yüzden onun gelmeyeceğine emindim.
Sonunda kapıyı açtım. Kapıyı açmamla Mete'nin üzerime düşmesi bir oldu. Ağzı kanlar içindeydi. Kaşı patlamıştı ve üzerindeki gömlek yırtılmıştı. Kollarıma tutundu.
Onu bu hale kim getirmişti?
Üzerimde ki şoku atlattıktan sonra Meteyi salona sürükledim. Koltuğa yatırdıktan sonra yanına oturdum."Ne oldu da bu hale geldin?" Dedim merakla.
Mete kan öksürdükten sonra bir süre bekledi. Öyle dayak yemişti ki konuşamıyordu bile.
"Soru sorma" dedi cılız sesle.
Bir peçete bulduktan sonra Mete'nin ağzını temizlemesine yardımcı oldum."Geç banyoya bir duş al ve kendine gel. Bana olanları anlatmadığın sürce seni bırakmayacağım." Dedim ve kolundan tutarak banyoya sürükledim.
Mete yarım saat sonra kendine gelmişti.
"Kavgaya mı karıştın?" Dedim umursamaz bir tavırla.
"Hayır."
"Lan söylese ne bekletiyorsun!" Dedim sinirle.
"Bak Kaya. Bana bunu yapanlar senin bildiğin sıradan insan değiller."dedi boşluğu seyrederken.
"Ne boka karıştın?" Dedim onu izlerken."Bunu sana söyleyemem..."
"Benden uzaklaştın. Daha sonra dayak yedin ve yine bana geldin. Şimdi bana ne olduğunu anlat."
"Uzaklaşması gereken ben değilim ya neyse..." dedi sessizce. Duymadığımı zannediyordu. Kimden bahsettiği de belliydi. Alya'dan bahsediyordu. Fakat neden ona bu kadar cephe aldığı hakkında bir fikrim yoktu.
Alya ile Mete'nin benden sakladıkları şeyin aynı olduğu hakkındaki düşüncem giderek artıyordu. Çünkü bana Mete onu döven kişileri söylemeye cesaret edemiyordu.
Alya benden bazı şeyleri saklıyordu.
Şimdi ise Mete bana bazı şeyleri açıklıyamıyordu. Yani ikisi de aynı kapıya çıkıyordu.
Bu durumda Mete Alya'nın sırrını biliyor olmalıydı.Bunları düşündükçe Alya aklımdan çıkmıyordu. Dün onu öylece bırakıp gitmiştim.
Sırtını gördükten sonra...Bunu kendine yapıyor olamazdı değil mi? Neden bir insan sırtına onlarca yara açsın?
Tamam belki bazı psikolojik sorunları vardı. Fakat Alya böyle yapacak bir kız değildi.
Ama yinede dün bardakları kırıp eline batmasına izin veren oydu."Sen ne düşünüyorsun? Daldın." Deyince Meteye döndüm.
"Hiç. Yanlızca..."
"Ne yanlızca? Alya değil mi?" Dedi ve önüne döndü.
Olumlu anlamda kafamı salladım."Kaya sen inanılmaz inatçısın. Şu kızı gerçekten tanısan şu hallerinden iğreneceksin."
"Ne var onun gerçek halinde?"
"..."
"Mete susma!" Dedim sinirle.
Ama Mete inadına susuyordu...
***
"Geliyorsun değil mi?" Dedi sınıf başkanı olan ve adını hatırlıyamadığım kız.
"Hayır." Dedim ve boş koridorda yürümeye başladım.
Arkamdan koşan ayak seslerini duymamak için büyük bir çaba sarf etsemde beni bırakmadı.
"Hadi ama Kaya! Bir daha böyle bir şey yaşamayacaksın. Mezuniyet balosu bu gelmen lazım. Bütün okul neredeyse orada olacak." Dedi sınıf başkanı kız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Meleği
Novela JuvenilEğer sorgularsam, hiç tanık olmadığım şeylere tanık olacaktım. Ben sorgulamak istemiyordum. ** Ceset gibiydi. Ölüm gibiydi. Ölüm.