Bölüm-12-

540 21 0
                                    

Çalan telefon ile gözlerimi açtım. Kim olduğuna bakmadan cevap verdim.
"Kaya hadi uyan bir an önce benim eve gel" yataktan doğruldum.

"Yine ne yaptın da Bu saatte beni arıyorsun Mete? !"

"Ya çok konuşmada gel işte" birkaç dakika sessizce bekledi." Hem saat daha gece 3"

"Uyuycağım oğlum bekleme beni " dedim sinirle. Tam kapatacakken
"Bak önemli bir şey çabuk gel."
Telefonu suratına kapatıp yattım. Saniyeler geçmeden beni geri aradı.

"Ulan yüzüme niye kapatıyorsun? Önemli diyorum oğlum gel iki dakikaya sonra ne kadar yatarsan yat."
"Tamam geliyorum umarım önemli bir şeydir. Yoksa hastaneye gitmek zorunda kalacaksın!" Deyip telefonu kapattım.


"Bu muydu bu kadar önemli? Gerçekten bu mu?" Dedim elimle bilgisayarı gösterirken.
Mete ise benim aksime bayağı sakindi. Tabii onun kendisi gibi bir arkadaşı yoktu ki.

"Ya sen ters mi kalktın yataktan ne yaptın? Bu benim bilgisayarım mı?"
Deyince ilk ona sonra camı kırık bilgisayara baktım. "Ne biliyim oğlum sanki senin bilgisayarlarının çetelesini tutuyorum."

Elini saçlarına daldırdı. Odasında sandalyeye ters oturmuş bana bakıyordu. Bekledi ve bana baktı bir şey dememi bekliyordu. Bir dakika sonra o kutsal soru aklıma gelmişti.
"Bu bilgisayarı nereden buldun ?"

""Boş ver nereden bulduysan buldum işte. Her neyse.." dedi ve oturduğu yerden ayağa kalktı. Konuşmasına devam etti "Sen bunun şifresini çözebilecek misin ?"
Çalışma masasına doğru ilerledim ve bilgisayara baktım. Camı kırılmıştı. Ekranının yarısı ise farklı farklı renge bürünmüştü. Diğer yarısı ise çalışır vaziyetteydi.

"Denerim" dedim.

***

Saat sabah 4'de kadar bilgisayarla uğraştıktan sonra şifresini bulmuştuk. Mete bundan sonrasını kendi halledebileceğini söyledi. Normalde peşini bırakmazdım ama şu anda onla uğraşacak enerjim yoktu. Eve gidip yatmayı planlıyordum.

Yolda ilerlerken onu görünce bu planımdan vazgeçtim.
Koşu yapıyordu. Altında siyah tayt üzerinde ise yarım sporcu atleti vardı. Baştan aşağıya kadar siyahlara bürünmüştü. Beline bağladığı siyah polara kadar. Saçını bu halde hiç görmemiştim ama yakışmıştı. Dağınık bir şekilde at kuyruğu yapmıştı. Yüzü bu halde daha da meydana çıktığı için güzel görünüyordu. O her haliyle güzeldi. Yanıma gelince nefes nefeseydi. Beni gördüğüne şaşırmış olmalıydı.

"Nasılsın ?" Dedi nefes nefese. "İyi sen?" dudaklarını büküp "Sayılır. Sen ne arıyorsun burada ?" Dedi. Hafifçe güldüm. "Evim bu sokakta."

Elini alına yasladı "Doğru ya senin evin bu sokaktaydı. " dedi. Onu iki veya üç kez evime getirmiştim. Fakat aklında kalmamıştı yada öyleymiş gibi davranıyordu. Yüzünde olan sertlik duygularını yansıtmıyordu.

Kafasını yere doğrulttu. "Sana sormak istediğim bazı şeyler var. Yani biliyorum cevabı verdin ama tam olarak değil" dedi nefes nefese. Kaç saattir koşuyordu bu kız ? Çok hızlı nefes alıp veriyordu.
"Yeniden sorabilirsin" dedim sakince sorusu ve cevabını bilsem de.

Öne doğru eğildi ve elleriyle dizlerinden destek aldı. Hızlı hızlı nefes alıyordu. Elimi omzuna koyup "iyi misin ?" Dedim. Olumlu anlamda kafa salladı. Büyük ihtimalle susuz kalmıştı. Onu doğrulttum ve "Sen de benle gel benim evim hemen şurada susuz kaldın herhalde. Hem birazda dinlenirsin" dedim. Kafasını salladı konuşacak enerjisi kalmamıştı.

Kapının kilidini açtıktan sonra onu mutfağa götürdüm. Alya sandalyeye otururken bende ona su koydum. Büyük bir bardağı dikleyip içti.
Sonunda konuşmayı başarmıştı "Teşekkür ederim " dedi. "Önemli değil. İyi misin şimdi?" Dedim. Güldü. Muhteşem bir gülüşle " Öncekinden daha iyiyim."

Ölüm MeleğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin