KIZILIMSI

KIZILIMSI -17

Multi; Arya Kurt.

* * *

Sabah gözlerimi huzurla açtım. Dün Doruk'un bana dediği sözü düşünüp tekrar güldüm.

"
Bizim daha beraber kaybolmamız gereken şehirler var.. Beni bırakıpta hiçbir yere gidemezsin bayan geveze.."

Belki beni sevmiyor olabilirdi
Ama bana ihtiyacı vardı. Benim ilgime ihtiyacı vardı. Gülümseyerek arkamı dönüp Uyuyan Doruk'a baktim. Uyurken masum oluyordu. Ben ise Arazona kertenkelesinden farksızdım.

Bir süre onu izledim. Sonra ellerim benden bağımsı saçlarına gitti. Saçlarıyla oynamaya başladım.

" Saçlarımı benden daha çok seviyorsun." Uykulu uykulu fısıldadı. Ellerimi çekmek yerine oynama başladım.

" Hayır." Diye fısıldadım. " Onları sana ait olduğu için seviyorum.." gülümseyip üstüme çıktı.

" Demek öyle." Gülümseyerek onayladım. Sonra her şey bir anda oldu. Ve beni gıdıklarken buldum.

" D-Dur L-lütfen." Yalvarmalarıma takmayip daha çok gıdıklamaya başladı.

" Hey D-dur." Ellerimi ellerinin üstüne koyup ittirmeye çalıştım. Sonunda durup kendini yana attı.

" Beni eve bırakır mısın?" Başını onaylarcasına salladı. Elbisemi alıp banyoya girdim. Üstümdekileri çıkarıp elbisemi üstüme geçirdim.

Soğuk suyu açıp elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. " Hadi." Başımı salladim. Yavaş yavaş aşağıya inip topuklu ayakkabılarımı ayağıma geçirdim.

❆

Eve geldigimde Doruk gaza basmış sokakta toz toprak olmuştu. Bende eve gideceğim zaman bir ses duydum.

" Arya!" Arkamı dönüp baktığımda Sedarı koşarak yanıma gelirken gördüm.

" Ne var?"

" Yapamıyorum.." anlamayarak ona baktım. " Sensiz yapamıyorum Arya.."

Sinirle ona baktım. " Aptal miyim ben?!?!? Beni sevdigini söylüyorsun ama barda kızlarla fingirdeşiyorsun!" Şaşırmış gözlerle bana baktı.

" S-sen nereden biliyorsun?" Sinirle ona baktım. " Ne farkeder?" Tam içeri girecegim sırada fısıldadı.

" Sana ihtiyacım var."

" Kes sesini!!" O kadar yüksek sesle bağırmıştım ki bazı komşular cama çıkıp bakmaya baslamıştı.

Arkama döndügumde gözümden bir yaş süzüldü hızlı adımlarla içeriye girip kapıyı kapattıp koşar adımlarla odama gittim. Üstümdeki elbiseyi çıkarıp banyoya ilerledim.

Soğuk suyu açıp içine girdim. Üşüyordum ama bu umrumda bile değildi. Saçlarımı ve vücudumu yukadıktan sonra iç çamaşırlarımı üstüme geçirdim.

Siyah kotumu ve siyah sade t-shirt'de üstüme geçirdim. Yataktan telefonumu alıp cebime tıkıştırdım. Beyaz olan komidinin çekmecesinden sigara paketini alıp aşağıya indim.

Poşet seçip içine bir kaç bira koydum. Arabanın anahtarını alıp ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Poşeti sıkıca kavrayıp dışarı çıktım.

❆

Uçurumun kenarına geldigimde yere bağdaş kurup oturdum. Burası beni Doruk'un getirdiği yerdi. Aklıma anılar gelince başımı eğip gülümsedim.

Poşetten Tuborg'u çıkardım. kapağını açtıp bir yudum aldım. Cebimden de sigaramı çıkardım. Ben mutsuz olmak için doğmuşum aslında hiçbir zaman mutlu olduğum gün gelmiyordu.

Serdar beni terk edip girmeseydi hayatım daha bambaşka olabilirdi. Başımı iki yana sallayıp manzaraya odaklandım.

" Senin ne işin var burada?" Yanımdaki doruğu görünce kaşlarımı çattım.

" Asıl senin ne işin var burada?"

" İlk ben sordum." Omuz silkip bir Tuborg açıp kafasına dikti.

" Morellim bozuktu bende buraya geldim. Ya sen."

" Mutluyum buraya geldim.." derin bir nefes aldı. " Sana ne oldu?"

" Serdar.. Yoruldum artık bırakmıyor peşimi."

" Artık seni rahatsız edemeycek bebeğim." Kaşlarımı cattım
" Ne yaptın?"

" Biraz dövmüş olabilirim." Eliyle biraz anlamında işaret yaptı. Kaşlarımı havaya kaldırdım.

" iyi tamam." Derin bir nefes aldı. " Ağzını burnunu kırdım. Oldu mu?" Gülerek başımı salladim

" Oldu." Sonra ölüm sessizligi oluştu. Bir süre bir kaç dakika hiç konuşmadan manzarayı izledik

" Kendimi değersiz hissediyorum.." bana dönüp kafasını iki yana salladı.

" Değersiz olmanın nasıl bir şey olduğunu bilemezsin. Ne yaptıgın kimsenin umrunda olmaz. Ben hayatımın her gününü böyle yaşıyorum.."