"Bu... Aşk"
~Lütfen okuyun.
Şimdiye dek, oy için yazmadım, bundan sonra da yazmayacağım. Haksız kazançla bir yerlere gelenlerin arkasındaki kitlelere öyle şaşırdım ki, gereksiz bir merakla, bu sınır zırvalığını yazıp, sizin tepkinizi görmek istedim. Hiç biriniz bana kırıcı bir söz söylemedi. Ama, oylardaki artışı görünce, hem strese girdim hem üzüldüm.
Bir yandan, bu kadar kişi var mıydı? Sessizce okuyup gidiyorlar mıydı, dedim.
Diğer yandan, sizin bölüm için başkalarına oy verdirttiğinizi düşündüm ve bu gerçek anlamda kendimi suçlu hissettirdi.Kimse, beni hikaye yazmam için zorlamadı, bu sebeple sizden bir talebim olamaz. Okumanız ve yüreğinizde yer açmanız paha biçilemez. Ben size içime sinmeyen hiç bir bölüm okutmadım, siz de içinizden gelmediğinde oy vermeyin, lütfen!
(Yılbaşı yarışması için yazdığım kurgu, tamamen bu durumdan bağımsız gelişti, beklerken yazayım diye düşünmedim)
*Whatsap grubu için Nrynl07 ye mesaj atabilirsiniz.
__________
Playlist:
Aashiqu -Tum hi ho
Lana Del Rey -Summer Wine
Tuğçe Haşimoğlu -Sen Sevda Mısın?
Gökhan Türkmen -Bitmesin
Cüneyt Ergün -Taşıdığım Kadar VARSIN
Hümeyra -Kördüğüm__________
İçmedi. Kızmadı. Bir şey konuşmadı da. Saatlerce öylece oturduk balkondaki minderlerde. Başımı göğsüne yaslamama izin vermişti, hepsi bu. Ne bir cümle, ne bir anı çıkmadı dudaklarından, ne de teselli etmeme izin verdi.
"Seyhun" bir kez daha adını tekrarladım, susturmamasını umarak. Gözlerim gecenin karanlığına inat yanan ışıklardaydı. Bu saatte bile yolda arabalar vardı, İzmir Konya'nın aksine uyumayan bir şehirdi. Ses etmediğinde devam ettim.
"Şimdi biz adadayız. Öyle uzun zaman gelmemişiz ki, kış gelmiş buraya yokluğumuzda, deniz ayaklarımızı sokmayacağımız kadar soğuk, kamelyamız bakımsız, yıpranmış.. Belki de kırılıp dökülmüş rüzgardan"
Hayallerimizin anılarımız olarak raflara kaldırıldığını anımsamak, ruhumu da, en az bu ada kadar harabeye çeviriyordu. Usulca nefes aldıkça inip kalkan göğsü sırtıma denk gelirken doğruldum. Bizim elimizde gerçekler vardı bugün, yazıdan çok daha fazlası, hayal kurmaktan çok daha fazlası. Ona dönerek sevdiğim adamın yakışıklı simasını inceledim. Çıkmaya başlamış sakallarını, hüzünlü ifadesini, kalbime fazladan atışlar bahşeden ela gözlerini.. O sarı harelere eşlik eden kahvelikler, güneşin manzarasına gölge eden çalılar gibiydi. Yeşil birkaç dokunuş, bir ressamın fırçasından sıçramış gibi sarı ve kahvenin arasına ilişmişti. Bakışlarım aşağıya kaydığında yutkundum. Şu an burdaydık ve bir şeyler yaşamak ikimizin elindeydi.
"Adamız çok soğuk.." bakışlarımı gözlerine kaldırmaya çekinirken, kalbim başına gelecekleri anlamış gibi göğüs kafesimi zorluyordu. "Üşüyorum.. Ateşi yakar mısın?"
Fısıldarken gözlerim, güneşleriyle buluştu. Göz bebeklerinin, dudaklarım gibi titrediğini gördüm. Göğsü hararetle inip kalkıyor, derin solukları geceye karışıyordu. Ruhum dudaklarımın arasında, ruhuna karışmayı dilerken, kalbim endişe ve korkuyla kararsızdı, tüm cesaretimle ona yaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAATTEESSÜF
General FictionKafanızda kurguladığınız hayaller gerçek olsa ne yapardınız? Sanal bir ilişkiye ne kadar dokunabilirsiniz? "Neden benimle uyuyorsun?" "Çünkü hiç bir çıkarım yok" Birine kilometrelerce uzakken, bir o kadar yakın olunabileceğini o gün anladım. Bunu k...