61 -İhtimal-

6.9K 484 364
                                    

Selamun aleyküm mattycanlar. O kadar uzun zaman oldu ki, aylar sonra evine dönen birinin sevincini yaşıyorum, üstümde özlemin kokusu var.

Son bölümde yazdığınız eşsiz yorumlara cevap atmadım ama içimde hepsine satırlar dolusu şükran biriktirdim. Bundan yıllar sonra nerede oluruz bilmiyorum ama bilgisayarımda hatrı sayılı bir yer kaplayan yorumlarınızı saklayacağım ve bizi böylesine içten seven güzel yürekleri unutmayacağım.

İyi ki varsınız. İyi okumalar.

_____________

Playlist:

Yalın - Tatlıyla Balla
Teri Galio (İsa kısmında)
The Avener - To Let Myself Go
Süliet - Her şey Yolunda
Toygar Işıklı -Bırak Sende Kaybolayım Alex Band - Only One

*Medyada Egemen'in şarkısı var.
___________

"Dikkat et"

Parmaklarım üstünde uzanarak üst raftaki kazağı almaya çalışıyordum. Arkamda hissettiğim bedeniyle, uzun kolu kazağı rahatlıkla alarak avuçlarıma bıraktı.

"Yükseğe uzanmak yok demedim mi? Artık daha dikkatli olmalısın"

Sırtımdan sarıldığında eli şefkatle karnıma gitti. Gülerken iç çektim, hamile değildim. Bir kaç gün geçikmiştim, geçen ay olduğu gibi. Seyhun ise o kadar düşünceli ve panikti ki. Heyecanını kırmak istemesem de hamile olduğumda, bebeğimi ondan önce hissedeceğime inanıyordum.

"Giyineyim de hemen çıkalım. Çok acıktım"

Güldü. Bakışlarındaki imayla kaşlarımı çattım. "Yaa yine öyle bakıyorsun"

"Nasıl bakıyormuşum?" Tek kaşını havaya kaldırdığında, yukarı kıvrılan sol dudağı gamzesini çukurlaştırdı. Yuvarlak hatlara sahip olmasına rağmen erkeksi simasına her bakışım, ona daha çok bağlanmama sebep oluyordu.

"Öyle işte, her hareketime anlam biçercesine..." dudaklarımın arasında mırıldandım. "Sadece açım, her normal insan gibi"

Sitemimi duymazdan gelerek omuz silkti. "Hazırlan hadi, gidip karnını doyuralım"

Ekose gömleğin üstüne kazağı geçirdikten sonra kararsızlıkla Seyhun'a döndüm.

"Bununla üşür müyüm? Ceketi çıkarmazsam da terlerim, pff"

"Abartma Nisa, kapalı mekana gidiyoruz, ne üşümesi"

"Böyle güzel oldum mu? Yoksa.. Şu bordo kazağım daha mı çok uyardı?" Raftaki kazağa uzandım.

"Olmadı" kaşlarımı çattım. Kazağı elimden alarak rafa geri koydu. "-desem değiştireceksin değil mi? Sen yakıştırdıysan giy Nisa. Başkalarının ne düşündüğü çok da mühim değil"

"Giydiklerimi sen de beğen istiyorum" Dudak büzdüm.

"İçinde sen olduktan sonra her şeyi beğeniyorum, merak etme"

"Yaa" uzanıp yanağından öptüm. Anında değişen ruh halimle hızla antreye koştum.

"O zaman hadi gidelim. Açlıktan midem gurulduyor" Kafamın içinde kebaplar, şişler ahenkle dans etmeye başlamıştı bile.

Yolun kısalığına inat bitmek bilmeyen trafik boyunca müzikle yatıştırmaya çalıştığım açlığım, hayıflanmama sebep oluyordu.

"Şimdi İsa abinin neden bize gelmediğini anladım. Bu nasıl trafik ya, bunca insan nereye gidiyor Allah aşkına?"

"Sen nereye gidiyorsan onlar da oraya gidiyor"

İmasını anlamıştım. Herkesin ya işi, ya gezmesi vardı. Ama yirmi dakikalık mesafeyi bir saatte aşamadığımız İzmir trafiği delirmek için geçerli bir sebepti.

MAATTEESSÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin