Selamun Aleykum Mattaycanlar. Hayırlı Ramazanlar. Bu sene de on bir ayın sultanın kavuştuk çok şükür. Rabbim bu mübarek günler hürmetine terör lanetini başımızdan def etsin İnşaallah.
Gecikme için kusura bakmayın. Uzun zamandır beklediğimiz Seyhun bölümü sonunda geldi. Benim için "Sanal" bölümü kadar önemli bir bölüm! Size kısa ama geçmiş bölümlere bedel, dolu dolu bir Seyhun bırakıyorum. Anımsamalar, farkındalıklar, geçmiş ve şimdinin iç içe girmiş halleri... Okumayın, film gibi izleyin istiyorum.
Daha güzel bir haberimse, sonraki bölümde sadece düşünceleri değil, olayları da yaşarken Seyhun'dan dinleyeceğiz.♡ Bakalım Nisa Seyhun'un karşısında nasıl görünüyor.
Not! : Sahra ve İsa'dan da bölüm yazıyorum. Hakan, Enes hepsi sonraki bölümde olacak. Gün veremiyorum ama ben de en az sizin kadar heyecanlıyım. Düşüncelerime güvenen ve yanımda olan herkese sonsuz teşekkürler.
Her bölüm başlarını ağrıttığım, bana katlanan, yüreğime ferahlık veren eşsiz dostlar var ki onlara ayrıca teşekkür ederim.
Sizi Seyhun'un hisleriyle baş başa bırakıyorum.
Bu bölüm, yazdıklarımı karakterime yakıştıramayanlara ithaftır.
__________
Playlist:
Urfalı Güzel - Özgür babacan & İrfan Seyhan
Sanam Re - Pulkit Samrat(Paragrafa eklenmedi nedense, ama mutşaka şarkılarla okuyun)
____________"Senden nefret ediyorum"
"Biliyorum"
İstırapla gözlerimi kapattım. Kahretsin, böyle bir şeyi nasıl yapabilmiştim? En sarhoş olduğum zamanlarda bile kendime hakim olabilmişken nasıl bu kadar iradesiz davranmıştım?
Ah, Nisa. Beni öylesine zorluyordu ki. Bu gece en olmaması gereken zamanda, en olmaması gereken yerdeydi, hayatıma girdiğinden beri yaptığı gibi. Suat'ın sevdiklerime savurduğu alçak tehditlerinden sonra Nisa'yı orda görmek kanımı dondurmuştu. Onu korumak için yapabildiğim tek şey yanımdan uzaklaştırmaya çalışmak olmuştu.
Gecenin silik anıları hafızamı zorlarken elimi zonklayan şakağıma bastırarak başımdaki lanet zulmü azaltmaya çabaladım.
Çok fazla içmiştim ve Suat'ın Nisa'yı fark ettiğinde yapabilecekleri karşısında, tamamen savunmasız kalacağımı idrak etmek aklımı başımdan alacak bir korkuya dönüşmüştü. Orda Yeliz'i görmek aklımın ucundan bile geçmezken çaresizce ona tutunmuştum. Yeliz, hayatımın hatasıydı.
Derya, Tarık'la birlikte olduğunu söylediğinde, ona aşığım dediğinde, boynunda o iğrenç morluğu gördüğümde hissettiğim öfkenin, hayal kırıklığının, acının, kahroluşun sınırı yoktu. İçtim, vurdum, kırdım... Yeliz arsızca yılışırken gözümde hiç bir cazibesi yoktu. Ama ruhuma azap eden, zihnime kıymık gibi batan, aklımı kaçırmama sebep olan bir ihanet vardı. İntikam ateşiyle dokundum Yeliz'e, bile isteye acımadan ve umursamadan. Altımdaki bedenin kime ait olduğunu düşünmeden, sadece yandığım kadar yakmak arzusuyla. Acımı azaltmak istercesine, hırsımı söndürmek istercesine, içimdeki aşkı söküp atmayı dilercesine...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAATTEESSÜF
General FictionKafanızda kurguladığınız hayaller gerçek olsa ne yapardınız? Sanal bir ilişkiye ne kadar dokunabilirsiniz? "Neden benimle uyuyorsun?" "Çünkü hiç bir çıkarım yok" Birine kilometrelerce uzakken, bir o kadar yakın olunabileceğini o gün anladım. Bunu k...