Bakın benden özür dilemesini bekleyerek büyük aptallık yaptım. Aramızın iyileşmesi gerekirken daha kötü bir hal aldı. Beni dinlemiyor bile. Uyurken bana yüzünü bir kere dahi dönmüyor. Hep arkası dönük. Sadece saçlarını koklayabiliyorum. ona eğilip baktığımda görebiliyorum yüzünü o kadar.Hep Taylor ile ilgileniyor tabağıma yemeğimi bile koymuyor ah onu geçtim ona seslendiğimde dönüp bakmıyor. Birşey istediğimde beni pişman ediyor. Kafama resmen o eşyayı fırlatıyor. Ben bunları hakedecek birşey yapmadım. Tamam bir kısmını her ne kadar hak etsem de cezamı yeterince çektiğimi düşünüyorum. Bundan sonra Alexandra'nın adını kullanmayacağım bile! Onun yüzünden başıma gelenlere bak! Şuan sadece aramızın iyi olmasını istiyorum.
Eskisi gibi sarılarak uyumak istiyorum ya da istediğim zaman öpmek istiyorum. Öpmek için birçok fırsatım vardı ama her defasında başını çevirdi ya da Taylor'ı bahane etti. Doğru düzgün şu lanet evde konuşamadık bile! Bu yüzden ne noel hediyesi seçmede ne de oğluma doğru düzgün vakit ayırabiliyorum. Ayrıca bu sikik baş ağrıları çoğaldı. Her saat her dakika ağrıyor. Arada burnum kanıyor. Dengemi kaybettiğim zamanlar bile oluyor.
Taylor bana elindeki oyuncağını uzattı. Elinden aldım. Kucağımda daha fazla rahat bir pozisyon aldı. Bacağımda duran kumandayı açıp rastgele basmaya başladı. O kumandayla oynarken saçlarına öpücük bıraktım. Panda desenleri olan pantolonunu düzelttim. Başını kaldırıp bana baktı. Ağzından emziğini çıkarıp öptüm. Ama o huysuzlanarak elimden aldı. Hemen ağzına götürdü.
Lucy yanımıza geldi. Elindeki biberonu salladıktan sonra bana uzattı. Elinden alıp kapağını açtım.
" Lucy. Yaptığın planı gerçekleştirmeye başlamalıyız. 1 hafta sonra....." Lafımı yarıda kesip konuştu.
" hiçbir şey istemiyorum. Dediğin gibi evde oturup kutlayacağız."
" hadi ama...." Biberonu Taylor'ın ağzına götürdüm. " abartmıyor musun artık? 1 haftadır konuşmuyoruz. Bu yeterli bir süre." Eline uzandım ama sertçe çekti. " pekala Lucy. Ben gidiyorum. Alışverişe. Senin yarım bıraktığın şeyleri tamamlayacağım."
" cidden kendini böyle mi affettireceksin?"
" ben birşey yapmadım. Yaptıysam bile yeterince cezamı çektim Lucy."
" seninle bu konu hakkında konuşmayacağım Louis."
" demek bu seferde sen kaçıyorsun. Peki öyle olsun." Birşey demeden koltuğun köşesine oturdu. " Lucy bu sessizlik yüzünden delireceğim!" Ve yine lanet zil çaldı. Bu zilden nefret ediyorum artık. Söküp atacağım. Taylor'ı koltuğa yatırıp kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda Zayn ile karşılaştım. Şuan ki durumumuzu bilen tek kişi. Bana bir kese kağıdı uzattı. Elinden alarak içine baktım. Ot vardı. Şuan ki tüm sinirimi ondan çıkarabilirim. Ot mu?! Ciddi olamaz herhalde! Tanrım akıl sağlığımı koru sen!
" Zayn birini öldürmek için sebep arıyordum bu çok iyi oldu." Kese kağıdını gösterdim. " sanırım ilk kurbanım sen olacaksın. Nasıl ölmek istersin?" Dedim bir katili andıracak bir şekilde. " dur sakin ol! Bu ökse otu. Ah bilmiyor musun?" Daha fazla sinirleniyor. Biliyor olsam sakin kalırdım ya da en azından ona yaşaması için izin verirdim.
" lütfen bunu yediğimde ya da içtiğimde uykuya daldığımı söyle. Uyanmak istemiyorum." Gözlerini devirdi. " hayır Louis. Bu bir gelenek. Kim bu otun altında olursa yanındaki kişiyi öpmek zorunda kalır. Biliyorum saçma bir gelenek ama denemekten zarar gelmez ha? Ayrıca bildiğini sanıyordum."
" eğer yaramazsa seni gebertirim." Ona sertçe baktım.
" seninle konuşmuyor diye suçlu benim yani öyle mi?" Gözlerimi devirerek ot parçasını çıkardım. Pakedi de Zayn'in kucağına tıkıştırıp içeriye girdim. Tam olarak Lucy'nin yanında durdum ve Zayn'in verdiği otu başımızın üstüne tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Troublemaker | ✔️
FanfictionLouis'in sürekli kontrol etmesi gereken başbelası bir oğlu vardı.Hiperaktif bir çocuktu. Ve ikisininde bir anneye ihtiyacı vardı. Ama Louis hayatını bu şekilde mahvedeceğini kesinlikle düşünmüyordu.