19. Bölüm| Yüzük

337 10 0
                                    


Taylor'ı omuzlarıma oturtup uçaktan indim. Inerken saçlarımı sürekli çekiştirip durdu. Yol boyu neşesi gayet yerinde olsa da her zamanki gibi sadece babasına zarar vermeyi ihmal etmedi. Şuan ki olduğu gibi. Omuzlarımdan indirdim. Birkaç saniye sonra Lucy yanıma geldi. " akşama kadar boş vaktimiz var. Ne yapmak istersin?"

" yorgun değil misin?"

" ben konserde olacağım için Taylor'la gece boyu odada kalacaksınız. Şimdiden otele gidersek çok sıkılırsınız."

" uhm, gitmememiz senin açından daha iyi olacak." Boşta kalan elimi ona uzattım. Elimi tuttu ve ilerlemeye başladık. Kesinlikle dünyanın en düşünceli sevgilisi. Eleanor ile sevgili olduğumuz zamanlar böyle şeyleri asla önemsemezdi. Ne kadar yorgun olursam olayım beni zorla alışveriş ya da başka bir yere götürürdü ve eve geldiğimizde sürekli birilerini davet ederdi. Yani uyuyup dinlenmem için bana asla bir zaman tanımazdı. Taylor minik eliyle kafama vurdu. Her ne kadar minik olsada yarattığı etki çok fazla. Ona, bana vurmaması için kızıp bağırsam bile anlamayacak hatta bana daha fazla zarar vermeye başlayacak.

Bazen bir an önce büyümesini istiyorum ama biliyorum ki asıl sorunlar o büyüdüğünde ortaya çıkacak. Sonuçta büyüdüğünde herşeyin farkına varmış olacak. Annesini merak edecek, belki kızlara düşkün bir çocuk olacak. Umarım asla annesini merak etmez. Çünkü annesi olarak hep Lucy'yi bilecek.

Lucy ile bu konuyu konuştuk. Bunun bir sorun olmayacağını ve bana zaten muhteşem fiziğinin bozulmaması için asla çocuk doğurmayacağını söyledi. Yani kısaca seve seve Taylor'a annelik yapacağını söyledi. Umarım herşey hayal ettiğim gibi gerçekleşir. Yani sonuçta kim çocuğunun evde üvey annesi tarafından dışlanmasını ister ki?

Bu ilişkiden tek korktuğum şey Taylor. Başka hiçbir şeyden korkmuyorum. Alexandra elbette birşeyler yapacak, ondan bile korkmuyorum ama söz konusu Taylor olunca ister istemez korkuyorum. Cidden o melek görünümlü şeytan gibi. Her ne kadar masum olsa da babası gibi ya da Alexandra gibi. Lucy'nin sorusuyla kendime geldim.

" Louis yılbaşı için Londra'ya dönecek miyiz?"

" evet. 2 hafta sonra evimizde olacağız."

" peki yılbaşı ağacı süsleyecek miyiz?"

" şimdiye kadar hiç süslemedim. Ama istiyorsan yaparız." Alt dudağını dişledi. Kesinlikle şuan aklında birşeyler kuruyor.

" Noel arifesi..."

" anneme gideceğiz. Bu bizde bir gelenek." Omuz silktim.

" elbette geleneklerinize saygım var ama sadece bir seferliğine başka birşey deneyebiliriz?"

" Lucy ne yapmak istiyorsan bir yere yaz. Daha sonra dediklerini yapmaya çalışırız?" Yanağıma kocaman bir öpücük bıraktı. " istersen babanı bile ziyaret edebiliriz. Ona teşekkür borçluyum." Sonuçta Lucy ile onun sayesinde tanıştım.

" onu görmek istemiyorum Louis."

" bebeğim her ne kadar kötü şeyler yapmış olsa bile o baban. Eğer babamı bulma şansım olsaydı emin ol yaptıklarını unutup ona sarılırdım."

" Louis baban seni satmaya çalışmadı. Ondan bu kadar rahat konuşuyorsun."

" senin acınla kendi acımı kıyaslamayacağım elbette ama asıl babama ihtiyacım olduğu zamanda bizi bırakıp gitti. Okulda baba ve oğul günü olurdu ve ben hep yalnız olurdum. Lütfen dediklerimi tekrar düşün. Kararın ne olursa olsun saygı duyacağım. Hey bak bunu bana acıman için söylemedim. Bana acıyormuş gibi bakma." Dudağımdan öptü. O gün harika bir baba olacağıma dair kendime söz vermiştim.

Troublemaker | ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin