Miami'deki 3 katlı otellerin birine yerleşmiştik. Alexandra eşyaları yerleştirirken biz Taylor ile aşağıdaki büfeden dondurma aldık ve onu yedik. Taylor'dan daha fazla kıyafeti, yüzü yemişti. O dondurmayı yalamaya çalışırken kendini fazla kaptırıp eliyle müdahale edip ağzına daha fazlasını sokmaya çalıştı. E haliyle çikolatalı krema, her yerindeydi. Aksi gibi benim beyaz tişörtümü de batırmıştı.Dondurma bittiğinde Alexandra'ya sırıtarak döndüm.Telefondan başını kaldırıp bizi görünce ağzı açıldı. Taylor kahkaha atarak ellerini çırptı. Bende güldüm. Bu kirli hali bile çok sevimli. " hey kalkmayın. Fotoğrafınızı çekeceğim!" Flaş patladığında biz Taylor ile doğru düzgün poz bile verememiştik. O hala ellerini çırpıp gülüyordu bende onu düşürmemeye dikkat ediyordum. Alexandra da tam o sırada çekmişti bizi. İkinci bir flaş patladığında Taylor'la ağzımız açık, şaşkın bir şekilde çıkmıştık. Ah haberimiz olsaydı gülümserdik.
Sonra da ayağa kalkıp yanımıza geldi. " ah meleğim... Sen kirli bir canavar mı oldun? Gel anneye.." Taylor'ın kirli yanaklarından öperek kucağına aldı. " Lou onu temizlememde yardımcı olabilir misin?" Ayağa bende kalkıp onunla beraber banyoya girdik. O da Taylor'ı klozetin üzerine oturttu. " ah ben onun üstündekileri çıkarıyım. Sende suyu hazırla Alexandra."
" tamam Lou." Yere diz çöküp Taylor'ın çizgili tişörtünü çıkardım. " seni pasaklı.. Bir daha dondurma ister misin?" Çıplak kollarına öpücük bıraktım. O da kirli elleriyle saçlarımı asılıyordu. " oğlum dur." Minik çoraplarını asılıp yere gönderdim. Taylor'ı oradan alıp dizime oturttum. Ama poposunu kaydırarak yere inmeye çalıştı. Onu yere bırakmadan önce şortunun düğmesini ve fermuarını açtım. Ama tamamen çıkarmadan aceleci oğlum yere inmişti ve hemen emekler pozisyonuna geçmişti. Poposunu sallaya sallaya Alexandra'nın bacağına doğru ilerledi. Sadece bezi kalmıştı. Minik ellerini Alexandra'nın bacaklarına koyup poposunu kaldırmaya çalıştı. Sürekli çabalıyor ama henüz ayakta kalıp yürümeyi başarmış değil.
Belinden kavrayıp ayakta durmasını sağladım. Minik ellerini tuttum sıkıca. Birkaç adım atmıştı sonra da kucağıma düşmüştü. Anlından öptüm. " su hazır mı?"" henüz değil. Bezini de çıkar."
" rahatlamak istiyor musun oğlum?" Bezini açtım ve çıkardım. " sakın çişini yapma etrafa." Büyük göbeğine öpücükler bıraktım. Elimi çekecekken parmağımı tuttu ve elimi çekmemi engelledi. Göbeğini okşadım rahatlaması için. Sonra da dudağından öptüm. " oldu mu oğlum?" Ayağa kalkıp tam Alexandra'ya döneceğimde ikimizde çarpıştık ve su dolu küvete düştük. Başımı mermere çarpmıştım. Alexandra da çarpmıştı bunu yüzünü buruşturduğu için anlamıştım.
Gülerek " iyi misin?" Diye sordum." ah pek sayılmaz. Sen?" O da gülmüştü.
" başım acıyor." Elimi suya sokup sıcaklığına baktım. Çok güzeldi. Tam Taylor'a göre. " Louis çıkamıyorum buradan." Eliyle kolumu tutup kalkmaya çalıştı ama başaramamıştı. Şuan canım acıyor hiç kalkmakla uğraşamam.
" bayba!" Diye çığlık gelince Taylor'a başımı uzattım. Ama görememiştim. Çığlığına sevinç kahkahaları eklenmişti. Şuan ne yaptığını ve neden mutlu olduğunu merak ediyorum. " Louis, Taylor elini suya vuruyor."
" yerde hiç su yoktu ki. " Bana baktığında gözleri koskocaman olmuştu. Bacaklarımı aralayıp ne yaptığına baktım. Bacakarasındaki suya vuruyordu ve o büyük ihtimal su yerine çişti. Ama o kadar uyardım çişini yapma diye. " Taylor vurma! Gel buraya. Oğlum çıkamıyorum, babanı dinle! Alexandra o çiş. Ah hayır elini ağzına alma." Başımı salladım çoktan ağzına almıştı. Bu kadar iğrenç olmayı nasıl başarıyor anlamıyorum. Taylor hala gülüyordu. Yüzümü buruşturdum. " Taylor ne yaptın?" Alexandra ile birbirimize destek olup çıktık. Taylor'ı direk kucağıma alıp çeşmeye açtım. Önce ellerini yıkadım sonra da ağzını. Başını geriye çekmeye çalışıyordu ama ağzını temizlediğim için başaramıyordu. Son olarak çareyi tırnaklarını koluma geçirerek buldu. " tamam Louis onu bana ver. Yoksa ağlayacak." Onun kucağına bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Troublemaker | ✔️
FanfictionLouis'in sürekli kontrol etmesi gereken başbelası bir oğlu vardı.Hiperaktif bir çocuktu. Ve ikisininde bir anneye ihtiyacı vardı. Ama Louis hayatını bu şekilde mahvedeceğini kesinlikle düşünmüyordu.