Uçağa bindigimiz de ben Alper le, Miraç ve Bulut beraber Cenk de tam bir Playboy gibi manken gibi bir kızla oturmuştu. Alper bana sinirliydi. Ama benim hiç bir suçum yoktu. Kafamı cama çevirdim. Şuan havada olduğumuz için bulutları izlemek çok keyifliydi.
"Hala sınırlı mısın?" diye sordum elimdeki pet şişeye oynarken. Bakışlarını telefondan bana çevirmedi, cevapta vermedi. Sinirle elinden telefonu aldım. Beni Dinlemiyordu bile. Sinirle bana baktı "ver su telefonu"
Telefonu arkama sakladım ve konuşmaya başladım. "Beni niye dinlemiyorsun? Birşey söylüyorum burada! "
"Yine ne sacmaliyorsun bayan cadı" diye alaylı bir şekilde sordu. "Ya ben sana dedim dimi? Ben deli yatarim diye, nerden bileyim uyurken sana tekme atacağı mı?" hala cevap vermedi. "Bundan sonra beraber Uyumayalım zaten" dedim ve bakışlarımı yeniden bulutlara çevirdim. Hayır ben ona söylemiştim. Deli yatiyorum diye!
"Ben sana düzgün uyumasını öğreteceğim merak etme" diye kulağıma fısıldadı. Titredim. Ne demek istediğini anlamasam da birşey demedim. Sessizce gözlerimi kapadım. Dün gece oldukça uyumuştum ama şimdi de uyuyabilirdim.
Gözlerimi açtığım da omzunda bir ağırlık hissettim. Bakışlarımı yavaşça cevirdigim de Alper in uyuduğunu gordum. Öyle masumdu ki. Sanki her gün kavga ettiğim insan değildi o.
Kafasını oynatmaya başlayınca hemen basımı cama çevirdim. Onu izlerken görmesini istemiyordum. Kafasını omzumdan kaldırdı. İyi uyuyabilmiş mıydı?
Saatler önce arkama sakladığım telefonu çalmaya başladı. Kötü bakışlarını bana çevirdiğini gorunce telefonu çıkarıp kimin aralığına bile bakmadan verdim. O da aynı şekilde açtı.
Bir sure karşısındaki kişiyi dinledikten sonra bana baktı ve "yanımda" dedi. Ben ne dediğini idrak edemedim. Telefonu kapandıktan sonra Bir sure gözlerimin içine baktı, ama ben bir sure sonra ben bakışlarımı çektim. Rahatsız olmuştum. O kahve gözler içimi fazlasıyla ısıtıyordu.
Başka bir konağa geldiğimiz de sadece iki kişiydik. Miraclar otelde kalacaktı. Burası daha önce geldiğim konak değildi. Nedenini bilmesem de tedirgindim.
Bahçe kapısından içeriye girmemizle birlikte iki uç yaşlarında bir kız çocuğu koşup gelmiş Alpere sarılmıştı. Alper onu kucağına aldığında oldukça keyifli gözüküyordu. Sımsıkı sarılmış "seni çok özlemiştim " diye sayıklıyordu. Allah aşkına bu çocuk kimin di?
Çocuktan sonra iki genç kız dedesi olduğunu bildiğim yasli adamla beraber bir yasli kadın ve kızlarla yaşıt gibi gözüken bir erkek bizi karşıladı.
Yasli kadın Alpere sarıldı. "Oğul seni çok özledim" diyerek. Dedesi de aynı şekilde sarıldı. "Babam nerde?" diye sordu Alper. "İşi var " diye yanıtladı kumral kız. Daha sonra bana döndü "ben Zeyno,"
Gülümsedim "kardeşim" diye mırıldandı Alper.
Diğer kızda gulumsedi "ben Fatma" diye kendini tanıttı.
**
Akşam yemeğinde hep düğünle ilgili konuşulmuştu. Ama benim hiç fikrim alınmamıştı. Tamam, bu oyundan bir düğündü ama yine de Fikrimin alınmaması hoşuma gitmemişti.
Kızlarla oturmuş çay içiyorduk. İkisi de çok samimiydiler.
"Demek senin esin Alperin abisi?" diye sordum Fatmaya. He unutmadan çocuk fatmanin mis.
Gülümseyerek "evet" dedi. Daha çok küçüktü. Benimle aynı yaştaydı ve uç yasında çocuğu vardı. Burası genelde bu yaşta evleniyormus.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)
Teen FictionDidem için öyle kutsal bir kelimeydi ki ''Kardeş'' kelimesi. Onunla ilgilenen dört tane erkeği o kutsal kelimeyle anıyordu. Onların değeri Didem'in gözünde paha biçilemezdi. Birde Alper vardı. Beşik kertmesi, ilk aşkı ve ilk elini tuttuğu, ilk...