-36.BÖLÜM-

610 42 2
                                    


Bir balık düşünün, okyanusa düşmüş ama yüzmeye korkuyor. Çünkü zamanında okyanusta çok arkadaşı boğulmuş, bazı balıklarda onu boğmaya çalışmış. Güvenmiyor kimseye, güvenmiyor beklide en çok güvenmesi gereken kişilere. En yakını olan okyanustan bile kazık yiyip boğulmak üzere kalmış, kime güvenebilir ki?

Şuan tam bu durumdaydım işte. Balık benim ve beni boğmaya çalışan okyanus Alper. Ne çok güvenmiştim ona, inanmıştım. Biri bana Alper seni bırakacak dese güler geçerdim asla inanmazdım. Şimdi Alper beni bırakıyordu işte, boşanacaktık. O günden sonra hiç birbirimizi arayıp sormamıştık. Konuşulacak ne vardı zaten? Bir hafta olmuştu, ne o beni aramıştı nede ben onu. Öfkeyle elimdeki telefona baktım. Yoktu işte aramayacaktı. Neden arasın ki, boşanmak isteyen o değil miydi zaten?

Odanın kapısı çalınınca ''gir,'' dedim cılız bir sesle. Miraç sırıtarak kafasını kapıdan çıkardı. ''Günaydın,'' dediğinde kafamı salladım. ''Sana güzel bir haberim var,'' dediğinde tek kaşımı kaldırarak ona baktım. Güzel haber mi? Uzun zamandır duymamıştım bu lafı. ''Bulut'lar bugün bebeğin cinsiyetini öğreneceklermiş, seninde yanlarında olmanı istiyorlar.''

Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmaları sinirimi bozuyordu. Biz boşanacaktık. Aylardır süren, güzel giden evliliğim sona erecekti! Neden kimse bunu takmıyordu? Neden kimsenin umurunda değildik?! Bütün her şey Bulut ve Zeyno yüzünden olmuştu. Zeyno'nun hamile olduğunu öğrenmem ve bunu Alper'den saklamam, boşanmamıza yol açıyordu. Kimsenin de umurunda değildi.

Yüzsüz gibi birde bebeğin cinsiyetini öğrenirken yanlarında olmamı istiyorlardı. Tamam, kardeşimdi Bulut, abimdi. Ama benimde kendi evliliğimi düşünmem gerekiyordu değil mi? Sonuçta Alper'i seviyordum. Ayrılmak istemiyordum. Beni bırakmasını düşündükçe kafayı sıyıracak gibi oluyordum. Yüzüm gülmüyordu bir haftadır. Ondan haber alamamak beni kahrediyordu. Ya Ezgi'nin yanına gittiyse? Ya başka bir kadınla beraberse? Düşündükçe deliriyordum.

Yüzümde tek bir mimik oynamadan yataktan kalktım ve benim cevabımı bekleyen Miraç'a cevabımı verdim. ''Tamam.''

O günden bu yana Bulut'u hiç görmemiştim. Duyduğuma göre Cenk'in söylediği yazlıkta kalıyorlarmış. Alper Bulut'un evini boşaltmış. Bilmiyorum artık nerede kalıyor, Ezgi de mi, yoksa başka bir kadında mı? Bir haftadır Meryem sultanın yanında kalıyorum. Eski odama muhtaç kaldım yine. Ama eskisi kadar güzel gelmiyor hiçbir şey gözüme. Alper'in yokluğunu çekiyorum kaç gündür. Özlemek çok ağır bir eylemmiş, dayanamıyorum. Şirketten de aramadılar, büyük bir ihtimal Alper aramayın dedi. Canım çok yanıyor.

Hastaneye geldiğimde beni kadın doğum uzmanının kapısında beklediklerini gördüm. Yavaşça yanlarına ilerlediğimde Zeyno gülümseyerek bekliyordu. Heyecanlı olmalıydı. Keşke her şey normal olsaydı da Alper de burada olsaydı. Yeğeninin cinsiyetini öğreneceği için o da heyecanla bana baksaydı. O kahvenin en koyu tonundaki gözlerini öyle özlemiştim ki, hele kokusunu...

Doktorun odasına girdiğimizde kadın samimi bir tavırla karşıladı bizi. Sanki geçen hafta Bulut'a bağırıp çağıran kadın o değilmiş gibi. Zeyno yavaşça sedyenin üzerine yattığında karnına jel sürdü ve ultrason cihazını karnında yavaşça gezdirdi. Bulut'a çevirdim bakışlarımı. Baba olmaya hazır mıydı? Madem kabullenecekti neden bu kadar sorun yaratmışlardı? Neden Alper'in karşısına çıkıp doğruları söyleyememişti? Şu bir haftadır kafamda o kadar soru işareti vardı ki.

''Evet Zeynep Hanım, bebeğinizin cinsiyeti...'' dedikten sonra sustu. Hepimizde merakla kadının ağzından çıkacak kelimeyi bekliyorduk. Ne kadar onlara kızgın olsam da merak ediyordum yeğenimi. Sonuçta onun hiç suçu yoktu. Masum bir melekti o daha.

''Erkek,''

Erkek bir bebek...

Barkın soyadına sahip olacak bir bebek...

Bulut'un gözleri ilk kez bir duygu belirtisi gösteriyordu. Mutlulukla ışıl ışıl parlayan gözlerine baktım. Kocaman sarıldı bana. İlk kez onu mutluyken görüyordum. Dayanamadım bende sarıldım. Erkek bir yeğenim olacaktı. Ayrıldığımızda doktor odadan çıkmıştı. Zeyno'da gülümseyerek bize bakıyordu. Bulut Zeyno'ya doğru yürüdü ve ona da kocaman sarıldı. Zeyno ilk bu duruma ne kadar şaşırsa da sonra o da sarmaladı sevgilisini.

Bizim de bir bebeğimiz olsa nasıl olurdu diye düşünmeden edemedim. İnatçı bir bebek. Bana değil de Alper'e benzerdi kesin. Onun gibi koyu kahve gözleri, simsiyah saçları olurdu. ''Anne'' diyerek koşar, kucağıma atlardı. Tıpkı babası gibi huzur kokardı. Boşanma aşamasında olmasak belki de bizde bebek bekliyor olabilirdik.

-

''Yavrum ne zamandan beri öyle oturuyorsun balkonda, gelsene yanıma ne sıkıntın var senin?''

Meryem sultana hiç bir şey anlatmamıştım. Söyleyemiyordum. Daha kendimin bile inanmadığı bir şeyi ona inandıramazdım. Ben cevap vermeyince yanıma geldi ve bana sarıldı. İşte yaklaşık bir buçuk haftadır aradığım ilaç tam olarak buydu. Gözyaşlarım istemsizce akıyordu. Bu kadın her zaman benim sığınacağım limanım olmuştu. Şükürler olsun ki hep yanımdaydı. ''Noldu kuzum hadi anlat, rahatlarsın,'' dediğinde, başımı salladım. ''Alper'le kavgalıyız ya ondan,''

''Barışırsınız kuzum ne olacak. Karı koca arasında olur öyle şeyler,''Olmuyordu işte! Boşanalım dedi bana, bu saatten sonra geri gelmezdi Alper. Bana dönmezdi.

''Boşuna dökme o gözyaşlarını kıyamaz Alper sana, en kısa zamanda barışacaksınız bak görürsün,'' dediğinde başımı salladım.

''Lan bensiz mi sarılıyorsunuz siz?'' Koşarak neredeyse tepemize atladı Miraç. Sonra da ikimize sımsıkı sarıldı. Ne de güzel bir ailem vardı benim böyle. Ne tatlı ne düşünceli. Miraç'ın arkasından Cenk koştu geldi ve o da sarıldı. ''Beni nasıl unutursunuz,'' diye kızmaya başlayacağı sırada Miraç güldü, ''unutmamıza fırsat mı veriyorsun be,'' Tebessüm ettim. Gülmeme sebep olan insanlardı onar, her şeye rağmen.

''Didem'cim sana bir fikir önereceğim,''

Cenk'e çevirdim meraklı bakışlarımı. Ne önerisiydi bu? ''Ben yarın Antalya'ya gideceğim. Babamların yeni açtığı oteli bir ziyaret edeyim diyorum. Benim arkadaşlarda olacak, sende gel kafanı dağıt. Alper'e de söylemeyiz, biraz merak etsin gavat herif seni.''

Gitmeli miydim? Merak eder miydi?

***

Lütfen yorumlayın. Sizce Didem Antalya'ya gitmeli mi, gitmemeli mi? 

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin