Selam canlarım!
Kısa bir bölüm olduğunun farkındayım ama bir an önce yayımlamak istedim. Mutluyum, 10K olmuşuz! Teşekkür ederim iyi ki varsınız. :)
ZEYNEP
Doktor elindeki adını bilmediğim şeyi karnımda gezdirdiğinde yanımızdaki televizyon gibi şeyden bir şeyler kıpırdıyordu. İkimizde dikkatimizi oraya vermiştik. ''İşte bu küçük şey bebeğiniz,'' dediğinde şaşkınlıkla ağzım aralandı. Küçücüktü...
O nasıl büyüyecekti? Ya da ben onu nasıl büyütecektim? Bu yükün altına nasıl girmiştim bilmiyorum. Her şey bir anda olmuştu. Hamile kaldığımı öğrendiğim günü bir daha hiç hatırlamak istemiyorum. Bulut beni sakinleştirmese o gün neler olabileceğini düşünemiyorum. Sonuçta yaşım daha küçüktü. Hamile kalabileceğimi düşünmeden hareket etmiştim ve sonuçlarına katlanıyordum. Aslında şimdilik durumumdan hiç şikayetçi değildim. İstemediğim bir adam yerine, sevdiğim adamın bebeğini karnımda taşımak, oldukça gururlandırıyordu beni.
''Ulan yumruğum kadar bile yok bu,'' diye söylendi Bulut.
''Bulut Bey, zamanla büyüyecek, zamanla gelişecek bebek,'' diyerek açıklama yaptı doktor. Bulut hiç oralı bile olmadı. ''İyi değil mi?'' diye sordu. Doktor gülümsedi. ''Annesi ne kadar genç bir kadın olsa da ona çok güzel bakıyor olmalı. Sağlığında hiçbir problem gözükmüyor.'' Gülümsedim. Anne... Kendi annemi hatırlamıyordum bile. Ama bebeğime çok iyi bir anne olacağım.
-
Hastaneden çıktıktan sonra Bulut beni lüks bir lokantaya oturttu. Karnımın acıktığını hemen anlaması mutlu olmamı sağlamıştı. Yavaşça önümdeki yemeklerden yemeye devam ederken beni izlediğini fark ettim. ''Bir şey mi oldu?'' diye sordum, gülümseyerek. Ama o benim aksime çok ciddiydi. Buz küpü dediği kadar vardı Didem'in. Omuz silkti ve yemeğini yemeye devam etti. ''Bazen düşünüyorum da bu kadar az yemek yemeyle bu bebeği nasıl besleyeceksin?'' Böyle bir soru beklemediğim için şaşırmıştım. Ne bileyim, beklentilerim çok fazlaydı.
''Neden ki, yeteri kadar yiyorum bence,''
Bir cevap vermeden yemeğine devam etti. Oysa ben onunla sohbet etmek isterdim. Dertlerini bana anlatsın isterdim. Onu sadece bir ay boyunca yanında kaldığımda sarhoş olduğu geceler bana kendini anlattığı kadar tanıyordum. Bu kadarı yeterli değildi, bebeğimin babasının her şeyini bilmek istiyordum. ''Abimler öğrenince ne olacak?'' diye sordum. Korkuyordum.
''Bir şey olmayacak,'' diyerek kestirip attı. Bana açıklama yapmasını istiyordum. Ama yapmıyordu işte. ''Didem'e dedin ya bebek doğuncaya kadar koruyacağım onu diye, ya bebek doğduktan sonra?''
''Zeyno,'' diyerek uyarıcı bakışlar attı bana. ''Bunları düşünmeden yemeğini ye, yoksa bebek açlıktan ölecek,'' Telaşa kapılmadan edemedim ve hemen elime çatalımı alıp yemeye başladım. Bebeğime zarar gelsin istemezdim. ''Böyle ol işte, bebeğin için yemek ye. Ama çok fazla soru sorma.''
Yemekten sonra biraz yürümek istedim. Ama Bulut bu fikrime hiç olumlu gözlerle bakmadı ve beni arabaya bindirdi. ''Sadece temiz hava almak istemiştim,'' diyerek küçük bir çocuk gibi kollarımı göğsümde bağladım. Hiçbir istediğimi yapmıyordu, bari yürümeme karışmasaydı. ''Trip atma bana,'' diyerek arabayı çalıştırdı. Cevap vermeyince devam etti. ''Didem mesaj attı, her şeyi anlatacakmış Alper'e. Böyle bir şey olsun ister misin?'' Başımı olumsuz anlamda salladım hemen. Böyle bir şey olursa ben de Bulut'ta yaşamazdı. Onlara engel olmak zorundaydık. Ne yapacağımı bilemediğim için parmaklarımı kemirmeye başladım. Ne yapacağımı bilmiyordum, çaresizdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)
Teen FictionDidem için öyle kutsal bir kelimeydi ki ''Kardeş'' kelimesi. Onunla ilgilenen dört tane erkeği o kutsal kelimeyle anıyordu. Onların değeri Didem'in gözünde paha biçilemezdi. Birde Alper vardı. Beşik kertmesi, ilk aşkı ve ilk elini tuttuğu, ilk...