BULUT
Ne yapacağını bilmemek...
Bunu hayatımda ilk kez yaşıyorum. Kırk tilki dönen kafamda şimdi bir tane tilki bile yok. İlk defa kendimi aciz ve çaresiz hissediyorum. Ne yapmam gerektiğine dair şüphelerim var, ilk kez. Her yaptığım plan boka sarıyordu. Böyle bir işe kalkıştığım için pişman mıydım? Bir bebeğim olacaktı. Baba olacaktım. Peki ben babalık görevini yerine getirecek bir adam mıydım? Kim isterdi, uyuşturucu bağımlısı, alkolik bir baba? Kim isterdi buz gibi sevgisini asla dışarıya vuramayan bir baba? Benim çocuğum beni ister miydi?
Didem öğrendiğinden bu yana belki yüz defa ne olacağını sormuştu. Ulan bende bilmiyordum ki ne olacağını. Evlenmek gibi bir isteğim yoktu. Ama Zeyno zor durumda kalacaktı ve ailesi ona zarar verecekti. Bebeğimi yok etmeye çalışacaklardı. Benim olana dokunmalarına izin veremezdim. Peki buna engel olmak için ne yapılabilirdi? Amına kodumunun beyni durmuştu. Hiçbir şey düşünemiyordum.
Telefonun çalan sesiyle düşüncelerimi siktir ettim. Düşünceler o kadar ağır geliyordu ki. Bazen altından kalkamayacağımı düşünüyordum. Ama ben Bulut Barkın'dım. Bunca zamandır nelerin üstesinden gelmemiştim ki. Bunun da üstesinden gelirdim elbet.
''Ne var?''
''Abi araştırdım.''
''Hangi itmiş?''
''Yağız Erksan diye biri. Ünlü Erksan Holdingin veliahdı.''
Telefonu kapattım. Bu adamın Alper'le ne işi olabilirdi? İlk önce kendim öğrenecektim. Parmağımın ucundaki sigarayı bir kere daha içime çektikten sonra koltuğun üzerinde söndürdüm. Umurumda değildi. Kapıya ilerlediğim sırada arkamdan Zeyno geldi, ''Nereye?'' diye sorduğunda otomatikman kaşlarım çatıldı. Ne zamandan beri bana hesap soruyordu? ''Seni ilgilendirmez,'' bir anda yüzü düştü ve gözleri doldu. Yine mi ağlayacaktı? Çok sıkılmıştım bu durumdan! Ne desem ağlıyordu, bu nasıl bir anne olacaktı böyle? Gözyaşları yanaklarını ıslattığında ciğerlerimde sigara söndürmüşler gibi hissettim. Neden böyle hissediyordum? Ona neden acıyordum?
''Ağlama!''
Bağırmamla daha çok ağlamaya başladı. ''Hasiktir,'' diye mırıldandım istemsizce. Bir insan nasıl olur da bu kadar duygusal olurdu? Her boka ağlayan bir kız ilk kez görüyordum. Ya kadınların hepsi böyleydi ya da bu kız gerçekten camdan yapılmıştı.
''Hep bağırıyorsun bana! Bir kere de bağırma ya!'' yüzünü avucunun içine aldığı için sesi boğuk çıkıyordu. Ne diyebilirdim ki, öylece izliyordum. ''Gelirken çilek alır mısın diyecektim. Ama bir kere daha anladım bebeğinin umurunda olmadığını,'' diyerek odasına koştu. Omuz silktim. Nasıl istiyorsa öyle anlayabilirdi. Kimseyi avutamazdım.
Arabama binip doğru barın yolunu tuttum. Murat o adam hakkında bilgi toplayabilirdi. Eli uzundu. Biraz bilgilenmek iyi olabilirdi. Öğle olduğu için barda henüz kimse yoktu. Hızlı adımlarla Murat'ın odasına ilerledim. Aynı hızla kapıyı açtım ve içeriye girdim. Ortalıklarda gözükmüyordu. ''Murat!'' Gömleğinin düğmelerini geçirerek içerideki küçük odadan çıktı. Ne yaptığını anlamak zor olmuyordu.
''Ne var koçum?''
Koltuklardan birine attım kendimi. Bu adamdan tiksiniyordum. ''Birini araştıracaksın bana,'' Omuz silkti, hala gömleğiyle ilgileniyordu, yavşak. ''Kimmiş,''
''Yağız Erksan,'' dediğimde bir anda bakışları beni buldu. Şaşırmış gözüküyordu. Neden şaşırdığını anlamasam da bakışlarım hala ondaydı. ''Napacaksın sen bu herifi? Adam sayılı zenginlerden, ne bok yedin gene lan!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)
Teen FictionDidem için öyle kutsal bir kelimeydi ki ''Kardeş'' kelimesi. Onunla ilgilenen dört tane erkeği o kutsal kelimeyle anıyordu. Onların değeri Didem'in gözünde paha biçilemezdi. Birde Alper vardı. Beşik kertmesi, ilk aşkı ve ilk elini tuttuğu, ilk...