Arkama dönmeye cesaretim yoktu ama Alper'in sinirle arkasına dönmesi benimde dönememe yardımcı olmuştu. Hala birbirimize sarılı duruyorken, Mert küçümseyici bir bakış attı Alper'e. ''Kızı ne için kandırdın bilmiyorum ama mecburen seninle evlenmek zorunda bıraktın,'' kelimeleri ağzında yayarak konuşmasıyla sarhoş olduğunu anlamıştım. Sanırım bunu Alper de anladığı için cevap vermedi. Yeniden arkamıza dönüp yürümeye çalıştığımız sırada Mert sıkıca kolumu tuttu. O kadar ani hareket etmişti ki, kolumu ondan kurtarmaya vakit bulamadan, kendimi onun yanında bulmuştum.
Sert bir şekilde ona baktım. Zaten maço olan kişiliği içince daha fazla maço olurdu. Bu bakışımı umursamadan, ''Yalan aşkınız burada sona erdi,'' diyerek gülümsemeye çalıştı. Ne diyeceğimi bilemez halde bir karşımdaki sinirden kıpkırmızı olmuş Alper'e, bir de yanımda mal gibi sırıtan Mert'e bakıyordum. İçki içtiğinde kendini bilmez biri olurdu o, bu yüzden pek içki içmezdi. Neden içtiğini bilmesem de şuan onun yanında olmak beni rahatsız etmişti sanki.
Bir anda Alper kolumdan tuttu ve beni kendine çekip arkasına bile bakmadan yürümeye başladı, tabi bende onunla beraber. Mert hiçbir tepki vermemişti sanırım ya da vermişti de biz görememiştik. Hızlı hızlı yürürken nefesim tıkandı. ''Yavaşlayalım,'' diye mırıldandı, derin nefesler alırken. Ama beni umursamayınca kolunu çektim, ''Yavaşla, bende ritim bozukluğu var!'' Bir anda yavaşladığında hemen kaldırıma oturdum. Nefes almakta zorlanıyordum.
''İyi misin?'' diye sorduğunda, sesinde duyguya dair bir şey aradım ama yoktu. Buna üzülsem de iyi olup olmadığımı sorduğu için sevinmiştim. Başımı olumlu anlamda salladım ve yavaşça ayağa kalktım ve hem bahaneyle hem de gerçekten başımın dönmesiyle koluna girdim. O da hasta olduğum için sıkıca sarmaladı beni ve yeniden yürümeye başladık.
Eve geldiğimiz sırada hemen üzerimi değiştirdim ve e az üç beden büyük olan eşofmanı giydim. Ritim bozukluğu için olan ilacımdan bir tane aldıktan sonra yatağa uzandım. Gerçekten halim kalmamıştı, bugün çok fazla yürümüştük. Sanırım yorulduğum için ritim bozukluğu olma aşamasına gelmiştim. Telefonumun mesaj melodisi kulağıma gelince hemen komodinin üzerinden alıp yeniden uzandım.
Gönderen: Maço'm
Mesaj: Yarın seninle buluşmamız gerek sadece konuşacağız.
Hemen cevap attım,
Gönderilen: Maço'm
Mesaj: Neden? Ben seninle buluşmak istemiyorum.
Anında cevap gelmişti.
Gönderen: Maço'm
Mesaj: Ne zamandan beri bu kadar asi oldun bana karşı Didem? Eğer şimdi gelip piç kocanın yüzünü dağıtmamı istemiyorsan yarın buluşuyoruz. Nokta.
Korku kapladı birden içimi, Yapardı, Mert'ti bu. Alper'in ondan dayak yemesini istemiyor, hem de huzurumun kaçmasını istemiyordum. Ne yapacağımı bilmez halde düşünürken odaya Alper'in girmesiyle telefona tamam diye mesaj gönderip komodine geri koydum. Alper yavaş hareketlerle yanıma geldi ve uzandı. Yüzü bana dönüktü, ''İyi misin?'' diye sordu yeniden. Başımı salladım yine. Küçük bir tebessüm yerleştirdi o dolgun dudaklarına, önüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp saçlarımı okşadı.
Aslında nefret ederdim saçlarıma dokunulmasından ama o dokununca bir şey diyemedim. O gözlerimin içine bakmaya devam ederken gözümü kırpmadan ona baktım. Bu an bir daha yaşanmayabilirdi. Onun gözlerinin bir uçurum olduğunu ilk kez bu kadar net görebiliyordum. Bende tebessüm ettim, istemsizce. Ne kadar güzel güldüğünü asla anlatamazdım, görmeden olmazdı. Biraz daha elleriyle okşadı saçlarımı. Bunları bana acıdığı için yapsa bile kendimi özel hissetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)
Teen FictionDidem için öyle kutsal bir kelimeydi ki ''Kardeş'' kelimesi. Onunla ilgilenen dört tane erkeği o kutsal kelimeyle anıyordu. Onların değeri Didem'in gözünde paha biçilemezdi. Birde Alper vardı. Beşik kertmesi, ilk aşkı ve ilk elini tuttuğu, ilk...