Yavaşça gardiyanı takip ediyordum. Tam iki yıl! Koskoca iki yıl boyunca ceza evinde sürünmüştüm. Murat ölmemişti ama başından çok büyük bir darbe aldığı için uzun süre komada yatmıştı. Haliyle şikayetçi olmuştu, bende ondan şikayetçi olsam da adam yaralama öyle kolay bir dava değildi. Murat'ın beni taciz ettiği göz önünde bulundurularak 4 yıl hapis cezası almıştım. Ama iki gün önce af çıkmasıyla buradan kurtuluyordum. Cezam para cezasına çevrilmişti.
İki yıldır buradan kurtulmanın ve aileme kavuşmanın hayaliyle ayakta kalmıştım. Şuan bunu gerçekleştirecek olmam beni o kadar mutlu ediyordu ki. O kadar huzurluydum ki bugün. Artık hayatımda mutlu olacağım kararlar verecektim. Anlaşmalı işlerle uğraşmayacaktım. Hatta evlenmeyi bile düşünüyordum. Belki ileri de bir çocuğum olurdu, belki bende mutlu aile tablosu oluşturabilirdim.
Uzun koridor sonunda bittiğinde üzerim kontrol ediklikten sonra o demir kapıdan çıktım. Herkes beni bekliyordu. Hapse girdiğim için kimse beni suçlamamıştı. Bana hep destek olmuşlardı. Alper bu süre zarfında suçlu olduğumdan nafaka isteyemeden hemen benden boşanmıştı. Sanki kendi çok masum durumdaymış gibi bana cani gözüyle bakmıştı. Nafaka işi yatsa da Erksan holdingle yaptığı büyük anlaşmadan Yağız geri çekildiğinde büyük maddi zarara uğramış, holding çöküş aşamasına gelmişti. Ben emelime ulaşamasam da Yağız ulaşmıştı işte. İntikamını almıştı.
''Didoo!'' koşarak bana gelen Esra'yı kucağıma aldım. Sımsıkı sarıldım ona. İki yıl boyunca en büyük destekçim belki de oydu. Her ziyaretçi gününde bana moral olması için Esra'yı da yanında getirmişti Yağız. Kokusunu ciğerlerime kadar çektim. Öyle özlemiştim ki onu. Büyümüştü. Beş yaşında kreşe giden küçük bir kız çocuğu oluvermişti benim kuzum.
İlk girdiğim kovuş çok belalı kadınlarla doluydu. Söyledikleri yapmak istemediğimde çok kötü dövüyorlardı. Hatta bir keresinde bulaşıkların sırası bugün bende değil dediğimde hepsi başıma üşüşüp tekmeleyerek ağzımı burnumu kırmışlar ve beni hastanelik etmişlerdi. Yağız bu durumda hemen müdahale etmiş beni başka, sakin bir kovuşa aldırmıştı. Onun yardımlarını yadsıyamazdım. Her zaman yanımdaydı.
Kollarımı Esra'dan ayırdıktan sonra gözlerimdeki yaşları sildim. O kadar çok özlemiştim ki ailemi. Onlarla birlikte vakit geçirmeyi. Meryem sultan boğarcasına sarıldı bana. O kadar çok mu özlemişti beni? ''Yavrum, gitsin o günler gelmesin geri. Allah'a şükür kurtuldun. Çok özledim ben seni,'' Akan gözyaşlarını sildim. ''Ağlama Sultanım geçti gitti bak, buradayım.''
Daha sonra Cenk' sarıldım. Ağlamaya başlamıştım bile. Hıçkırıklarıma engel olamıyordum. Onun da gözleri dolmuştu. Miraç'ın olmayışı onu görünce, daha çok koyuyordu bana. Hele sarılınca içim gitmişti. Daha sonra Zeyno'ya ve Bulut'a sarıldım. Yağız sarılmak istemiyordu herhalde diye düşündüğüm an herkesten daha sıkı bir şekilde sarılınca afalladım. O da mı özlemişti beni! ''Bu özlem nasıl geçer bilmiyorum ufaklık,'' diye fısıldadığında, tebessüm etmeye çalıştım. Bende özlemiştim Yağız'ı. Pek fazla vakit geçirmesek de son zamanlarda hep yanımda olmuştu ve ona sarılmak artık beni güvende hissettiriyordu. Sanırım ona alışmıştım.
Meryem sultanın arkasına saklanan miniği gördüğümde gülümsedim. Beni tanımadığı için utanıyordu.
''Gel bakayım kucağıma,'' diyerek çömeldim ve kucağımı ona açtım. Utangaç tavırlarla bana gelen yakışıklıyı korkutmamak adına yanaklarından öptüm, ''Senin ismin ne bakalım,'' diye sorduğumda, gülümsedi ''Yavuz Barkın,'' Söylerken ki ağzından çıkan yada çıkmayan kelimelerle o kadar tatlı görünüyordu ki. Bir kere daha öptüm yanaklarını. Onu hiç görmemiştim. Küçücük çocuk hapse bir de ziyaretime mi gelecekti! Yüzünü incelediğimde Bulut'a benzediğini fark ettim. Tıpkı onun gibi yakışıklıydı yeğenim.''Senin adın ne?'' diye sordu. Sanki utangaçlığı geçmiş gibiydi. ''Bende Didem, ama sen bana hala diyeceksin yakışıklı,'' diye mırıldandığımda başını salladı ve bakışlarını Bulut'a çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)
Teen FictionDidem için öyle kutsal bir kelimeydi ki ''Kardeş'' kelimesi. Onunla ilgilenen dört tane erkeği o kutsal kelimeyle anıyordu. Onların değeri Didem'in gözünde paha biçilemezdi. Birde Alper vardı. Beşik kertmesi, ilk aşkı ve ilk elini tuttuğu, ilk...