-14.BÖLÜM-

1K 65 5
                                    


''Alper!!''

''Ne var lan ne var? Ne diye bağırıp duruyorsun?!'' diye bağırarak odaya girdi. Onun sinirine karşılık sırıttığımda gözlerini devirdi, ''Ne istiyorsun söyle çabuk! Çıkmam gerek,'' Gardırobun önüne ilerledim ve elimle en üstteki kutuları işaret ettim, ''Ayakkabılarımı almama yardımcı olsana,'' Kaşlarını çatarak birkaç saniye ciddi olup olmadığıma baktı, ''Mal mısın kızım? Beni buraya bunun için mi çağırdın?''

Sırıtmaya devam ettiğimi ve cevap vermediğimi görünce sinirle gardıroba ilerledi ve üstteki kutulardan birini alarak bana doğru fırlattı. Sinirle ona baktım, ''Ama bu değil ki ya, diğerini ver,'' Ya sabır çekerek bir kez daha uzandı ve kutuyu bana verdi, ''Eyvallah gardaş,'' diyerek odadan çıktım ve kutudaki ayakkabıları ayağıma geçirdim.

''Nereye gidiyorsun?'' diye sorduğunda omuz silktim, ''Ne yapacaksın?'' diyerek terslediğimde keskin bakışlarıyla bana bakmaya devam etti, ''iyi be ne bakıyorsun öyle? Salak şey...'' diye mırıldandım ve üzerime hırkamı aldım, ''Miraç'ın yanına gidiyorum, bizimkilerle bir şeyler yapacağız.''

''Kim kim?'' diye sordu kuşkuyla, ''Ahmet, Mehmet, Murat,'' diyerek yapmacık bir şekilde sıraladım, ''sana ne ya, bizimkiler işte!'' kızarak kapıyı çarptım ve evden çıktım, gerçekten bazen çok sinir bozucu oluyor.

Bilardo salonuna geldiğimde hemen eskiden hiç ayrılmadığımız en köşedeki masaya ilerledim. Miraç beni görünce hemen ayağa kalktı ve sımsıkı sarıldı, ''Neredesin sen be,'' diye konuştu, azarlar gibi. Gülümsemekle yetindim ve daha sonra Cenk'e sarıldım. Bulut yoktu, sanırım transtan çıkamamıştı daha.

''N'abersiniz gençler!'' diyerek masaya kurulduğumda, ''Haberler sende kızım,'' diyerek gülümsedi, Miraç. ''Ne haberi oğlum iç güç işte haber maber yok,'' diyerek gülümsedim ve Miraç'ın yanaklarını sıktım, ''Çok özlemişim be!''

''Bizde özledik güzelim de kocandan fırsat bulup bir buluşamadın bizimle,'' diyerek alttan alttan laf sokmaya çalışan Cenk'e yapmacık bir şekilde gülümsedim, ''Eltim geldi görümcem geldi ne yapayım ya,'' diyerek kıkırdadım. Neden kıkırdadığımı anlamış olacak ki yüzü değişti birden. ''Görümcen çok tatlı biri,'' Kafasına ir tane şaplak atıp, 'bizim oğlan aşık olmuş,' dememek için kendimi zor tuttum. Miraç kahkahalarıyla söylemişti zaten, benim söyleyemediğimi.

''Kalk bakalım cadı,'' diyerek ayağa kaldırdı Miraç beni, ''Bilardo oynayalım biraz seninle.''

Sanırım biraz paslanmıştım, üst üste iki kere Miraç'la oynamış ve yenilmiştim. Yenilen ayı güreşe doymazmış gidip bir elde Cenk'le oynamış ona da yenilmiştim. ''Bitmişsin kızım sen'' diyerek kolunun altına aldı, Miraç beni. ''Deme öyle lan, idmana başlayacağım, size yenilmek yok'' diyerek kaşlarımı çattım. Masaya yeniden oturduğumuzda herkes kahvelerini yudumlamaya başlamıştı. Ne kadar huzurlu bir ortamdı burası böyle, çok özlemişim... Sessiz, kavga gürültü olmadan, kardeşlerimle mis ya.

''Selamun Aleyküm,''

O tanıdığım ve gıcık olduğum sesi duyunca ayar oldum ve çatılmış olan bakışlarımı masaya kurulan Alper'e çevirdim. Ne işi vardı bunun burada? ''Enişte bir rahat bırakmıyorsun, kardeş kardeş takılalım,'' diye sızlandı, Cenk. Alper bu sözlerle kaşlarını çatınca kıkırdadı, ''şaka yaptım be,'' diyerek omzuna vurdu.

''İşim erken bitince karımı alayım da öyle gideyim,'' dediğinde midem bulanmıştı, ne yapmacık bir hareketti bu böyle. Iyk! Bakışlarımı ona çevirmeden kahvemi içmeye devam ettim. ''Bugün beraber yemek yiyelim işte, babaanneme söylerim ben, hazırlar bir şeyler,'' diyerek telefonunu eline aldı Miraç. İkimizden de ses çıkmayınca onaylamış görünüyorduk sanırım.

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin